Asya Erdal yazdı: “Gökkuşağımızın tek bir rengini daha karanlığa vermemek için, hatırlıyor ve hatırlatıyoruz. Kör vicdanlı bu homofobik nefret düzeni yıkılana kadar bekleyecek gözyaşımız”
Asya Erdal
1998 Kasım’ının ıssız bir gecesinde Boston’daydı kadın. Rengarenk ruhundaki sevgi ve umuttan tılsımlarını kırdılar onun, göğsünde kaldı yirmi bıçak yarası. Rita Hester’dı adı. Cesedi ancak 28 Kasım günü evine giren polislerce bulundu. Gençti, siyahiydi ve transgenderdi. Yani kör kalabalıklarca onu yok saymak için vardı herkesin bir sebebi. Ama birileri susmadı. Ölümün karşısında yaşamı büyütenler susmadı ve gecenin içinde sokaklara anlattılar yirmi yerinden yaralı ebem kuşağını. Tarih 4 Aralık 1998’di ve adına düzenlenen mumlu yürüyüş o güne kadar ki en büyük nefret karşıtı eylem oldu.
İşte o günden sonra göğsünden yaralı bu kadın transfobi ve nefret karşıtı mücadelenin sembol ismi oldu. Ve Rita Hester’ın katledilişinin ardından Kasım’ın 20’si her yıl Dünyanın pek çok yerinde Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü olarak pek çok panel, eylem ve etkinliğe ev sahipliği yapar oldu.
20 Kasım’da Rita’nın çığlığını yeniden hatırlarken, nefretin zulmu altında son nefesini veren tüm dostların acısı ve öfkesi göğsümüzün içinde hala sıcak. Ve bu gün sizlere bu sıcağın içinden, bir çocuğun ve bir yarım ömrün hikayesini yeniden anlatacağız. Size ömrümüzden Rita’nın sonbahara açılan çığlığı gibi geçen bir Temmuz suskunluğunu anlatacağız.
Tarih 2014 yılı, İzmir’de bir evin balkonunun demirlerinde asılı bir çocuk bedeni. İnsan hayal edemez on yedisinde bir ince beden asılı Temmuza. Adı Okyanus.
Babasının, "As kendini de kurtulalım hepimiz" dediği bir çocuktu Okyanus. Bir baba bunu yapar mı demeyeceğim, yapar. Çünkü nefret insana herşeyi yaptırır. Tam da bu yüzden sadece bugün değil, hayatın her anında nefret ile mücade büyük aciliyet taşıyor. Çünkü nefret susmayınca balkon demirlerinde salıncaklar yerine çocuklarımızın ince boyunları duruyor.
Bugün Okyanus kendini balkon demirlerinden asalı 4 yıldan uzun zaman oluyor. Bugün Rita cinayeti işleneli yirminci defa dönüşünü tamamlıyor dünya. Ama hatıraları hala aklımızda. Çünkü biliyoruz ki biz geride kalanlar unutursak nefret kazanacak. Çünkü biz biliyoruz ki nefretin karşısında dostlarımızın çalınan ömürlerince duramazsak bu ceberrutların heteroseksist çağı bütün renklerimizi soldurana kadar durmayacak. O yüzden şimdi ve daima buradayız!
Okyanus ve diğerleri için, gökkuşağımızın tek bir rengini daha karanlığa vermemek için, hatırlıyor ve hatırlatıyoruz. Kör vicdanlı bu homofobik nefret düzeni yıkılana kadar bekleyecek gözyaşımız. Evet bu gün nefret mağduru dostlarımızı anıyoruz lakin anmamız yas makamında değil isyanın çargahındadır.