Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul seçimlerinin yenilenme kararının gerekçesini, iptale karşı olan adaylar da şerh sebeplerini açıkladı. YSK Başkanı Sadi Güven, iptal kararına karşı çıkmasının gerekçesini, “seçimin iptalini gerektirir tespit olmadığını ve kurulun kararına katılmadığını” ifade ederek belirtti.
YSK, Türkiye'nin günlerdir beklediği 250 sayfalık gerekçeli kararını bugün yayımladı.
YSK Başkanı Sadi Güven, muhalefet şerhinde "sandık kurullarının usulsüz teşekkülünün tam kanunsuzluk gerekçesi sayılamayacağını" kaydetti. Diğer YSK üyeleri de benzer şekilde sandık kurulu teşekkülünün seçim iptal gerekçesi yapılamayacağını, AKP'nin bu durumun seçimi nasıl etkilediğine ilişkin somut delil sunmadığını kaydetti.
YSK üyesi Cengiz Topaktaş'ın 16 Nisan referandumunu referans verdiği şerhi ise dikkat çekti.
Gerekçeli kararda 13 bin 729 oy farkının olduğu dikkate alındığında, 754 sandık kurulu ve sandık kurulu başkanlarının yasaya aykırı bir şekilde memur olmayan kişilerden seçilmesi “bu kurulların iş ve işlemlerine itibar edilemeyecek olması” seçimin sonucuna “müessir gelişme” olarak yorumlandı.
Oy kullanma hakkı olmamasına karşın oy kullandığı tespit edilen kişi sayısının 706 olarak belirtildiği kararda, ayrıca 108 sandıkta sayım döküm cetvellerinin imzasız ya da mühürsüz olması nedeniyle de seçim sonucunun “güvenilirliğinin ciddi biçimde zedelendiği” kaydedildi.
YSK Başkanı Sadi Güven ise muhalefet şerhinde “Sayın çoğunluk ilçe seçim kurullarınca bir kısım sandık kurullarının, kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeni ile seçimin iptaliyle yenilenmesine karar vermiş olup katılmak mümkün olmamıştır” dedi.
“İtiraz iki gün içinde yapılmalıydı”
Sadi Güven, sandık kurulu üyesi olabilecek kişilerin listesinin mülki idare amiri tarafından yerleşim adresi esas alınmak suretiyle ilçe seçim kurullarına gönderildiğini, İlçe Seçim Kurulu Başkanı’nın sandık kurulu başkanlarını bu kamu görevlileri arasından ad çekme usulü ile seçildiğini anımsattı. Güven, sandık kurullarının teşkiline dair en geç 2 gün içinde şikayette bulunabileceğinin altını çizerek “Bu şikayetin yapılmamış olması sandık kurulunun teşekkülüne karşı itiraza engel değildir. Ancak, bu itirazın teşekkülünden itibaren iki gün içinde il seçim kuruluna yapılması şarttır” dedi.
“Sandık kurullarının usulsüz oluşması tam kanunsuzluk halini oluşturmaz” diyen Güven, “Sandık kurullarının kuruluşuna ilişkin işlemlerin kesinleşmesinden sonra bu kuruluşa karşı yapılacak itirazlar seçimden sonra o seçimlerin iptali için tek başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülemez” dedi. Güven, son olarak şunlar kaydetti:
5 kişisi siyasi parti temsilcisi olup 7 kişiden oluşan sandık kurulunda siyasi partili üyelerle birlikte görev yapan usulsüz atanmış sandık kurulu başkanının 31 Mart 2019 günü yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin maddi hatalar giderilip geçersiz oyların tamamının yeniden sayılması karşısında tek başına seçimin neticesine tesir ettiğine ilişkin seçimin iptalini gerektirir tespit olmadığından sayın çoğunluğun seçimin iptali ile yenilenmesine ilişkin kararına katılınamamıştır.
Topaktaş, YSK’nin 16 Nisan kararını anımsattı
YSK üyesi Cengiz Topaktaş da “sandık kurulunun kamu görevlisi olması”nın iptal neden olup olmadığının tartışmalı olduğunu kaydetti ve bu durumun seçim sıhhatine “halel getirmeyeceğini” kaydetti.
Topaktaş’ın şerhinde dikkat çekici nokta ise 16 Nisan 2017 referandumuna işaret etmesiydi. Mühürsüz oy pusulalarının ve zarflarının mühürlü olmamasının iptal gerekçesi olarak gösterilmesine ilişkin Topaktaş, referandumda YSK’nin mühürsüz pusulaların geçersiz sayılmasının seçmen iradesine olumsuz etki edeceği kararı aldığını anımsattı. Topakkaş, “Sonuçlar birden fazla aşamadan geçerek ortaya çıktıktan sonra, üstelikte kanuna uygun olmayan şekilde oluşturulan sandık kurullarının yaptığı işlemlerin yok sayılması gerektiğine dair kanuni bir düzenleme de bulunmamasına rağmen, oy sayım ve döküm işlemlerini yok sayarak, seçimin iptali ve yenilenmesi kararı ile seçmenlerin iradesi yok sayılmıştır” dedi.
Topaktaş, gerekçeli kararda sayım döküm cetvelleri ve tutanaklardaki usulsüzlerin iptal gerekçesi olarak yer aldığını fakat YSK’nin kısa kararında yalnızca “sandık kurulu teşekkülü”nün bulunduğunun altını çizerek, “İptal sebebi olarak kısa karardan da anlaşılan bir konuda, karşı oy gerekçesi yazmaya gerek görülmemiştir” ifadelerine yer verdi.
“YSK’nin itiraz eden yerine delil toplaması seçim hukukuna aykırı”
YSK üyesi Kürşat Hamurcu ise kurul çoğunluğunun görüşlerine katılmamasını üç maddeyle sıraladı:
- “İtiraz edenin, itiraz dilekçesinde iddialarını ispata yarar şekilde, somut, açık ve doğrudan ulaşılabilir kanıtlarını bildirmesi gerekirken, Yüksek Seçim Kurulu’nun 23/04/1991 tarihli ve 267383 Muh. numaralı ara kararı ile itiraz eden adına resen araştırma yaparak delil toplama görevi üstlenmesi, yasal düzenlemelere ve seçim hukukun temel prensiplerine uygun düşmemiştir.”
- “Tahmini ve farazi gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukuki uyarlık bulunmamaktadır.”
- “Seçim hukukuna egemen olan serbest, genel oy, eşit, tek dereceli, gizli oy, açık sayım ve döküm ilkelerinin hangisinin kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı tarafından ihlal edildiği, hiçbir şekilde ortaya konulmamıştır.”
İddia sahibinin ispat yükümlüğü var fakat somut delili yok
YSK üyesi Yunus Akın ise idari işlemlerin kesin ve uygulanmasının zorunlu olduğunu, sandık kurulu başkanlarının belirlenmesinin de idari nitelikte olduğunu belirterek “[AKP’nin] itiraz dilekçesinde; bu belirleme işleminin seçimin sonucuna esaslı bir etkide bulunduğu kanıtlanamadığı takdirde birçok işlemin uygulanması ile beliren seçim sonucunun, tek bir işlemdeki şekil sakatlığı nedeniyle ortadan kaldırılması hukuka aykırıdır” dedi.
Akın, AKP’nin “Sandık Kurulu Başkanının kamu görevlisi olmasının seçimlerin tarafsızlık içinde yapılmasının teminatı olduğu” iddiasına ilişkin, “Sandık kurul başkanının kamu görevlisi olmasının seçimlerin tarafsızlık içinde yapılmasının teminatı olduğu iddiasının kabulü halinde Kanunun önceki haline göre kamu görevlisi olmayan başkanların görev aldığı tüm seçimlerin bu teminattan yoksun gerçekleştirildiği ve tarafsızlık ve dürüstlük ilkesinin sadece kamu görevlilerine has bir özellik olduğu gibi bir sonuç çıkar ki, kanun koyucunun böyle bir amaç ve düşünce ile hareket ettiği düşünülemez. Bu nedenledir ki, kanun koyucunun, seçim günü işlemlerinin düzen içinde yapılması konusunda kamu görevlisi başkanın belirli bir yeterliliğe sahip olabileceği amaç ve düşüncesiyle bu değişikliği yaptığının kabulü zordur” dedi.
Akın, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının seçim iptal gerekçesi olarak kabul edilmesine ise şu şekilde itiraz etti:
“Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının görev yaptığı sandıklarda kullanılan oyların geçersiz sayılması ve bu nedenle geçersiz sayılan oyların toplamının seçim sonucuna tesir etmesi durumunda seçimin iptal edilebilmesi için, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının her birinin, oy verme gününde yaptıkları işlemlerde yanlı davrandıkları, seçmenin iradesine etki ettikleri, Kanun ve Genelge hükümlerine aykırı işlem yaptıkları, gizli oy açık sayım ilkesine uymayan tutum ve davranışlar sergilediklerinin somut delil ve gerekçelerle kanıtlanması gerekmektedir.”
Akın, kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanlarının seçim sonucuna etki ettiğine ilişkin iddialara ilişkin “ispat yükü”nün itiraz edene ait olduğunu fakat buna rağmen seçime etki eden davranışlara itiraz edildiğine dair “bir belge sunulmadığı gibi, itiraz dilekçesinde de sandık numarası ve isim belirtmek suretiyle somut bir olayın mahiyetinden bahsedilmemiştir” dedi.
Sandık kurulu teşekkülü nedeniyle oyların geçersiz olduğuna ilişkin herhangi bir kanun değişikliği olmadığını belirten Akın, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptal talebinin ‘öngörülebilirlik’ ilkesi gereği de reddi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Akın, sandık kurulu teşekkülün ilçe seçim kurullarının sorumluluğunda olduğunu, bu sorumluluğun seçmene yüklenemeyeceğini, bu nedenle sandık kurulu teşekkülü nedeniyle oyların geçersiz sayılması talebinin reddedilmesi gerektiğini belirtti.
YSK’nin gerekçeli kararının tam metnine ulaşmak için tıklayın.