Kuşadası’nda yaşadım yaklaşık on yıl. Şu bildiğiniz, sahilleriyle parlatılan, yaz gelince kalabalıkların bastığı ama her kış yalnızlaştırılan yerlerden biri. On yıl boyunca o tepeleri, o ormanları, o kuş seslerini izledim birer birer kaybolurken. Bir gün sessizce dozer girdi bir yamaca, sonra vinç geldi, sonra tabelalar: “Lüks Konutlar”, “Deniz Manzaralı Yaşam”, “Lüks Konutlar”. Yaşamı sattınız.
Ve şimdi olan oldu. O ormanda doğmuş, o tepeleri yurt bilmiş yaban domuzları aç kaldıkları için şehir merkezine indi. Hayatta kalmak istediler. Bu kadar basit. Ve birileri, hala içinde biraz vicdan kalmış insanlar, yemeklerini paylaştı onlarla, bir kap su bıraktı. Ne yaptı Kuşadası Kaymakamlığı? Para cezası kesti hemen. Her biri neredeyse bir asgari ücretin yarısı değerinde. Suç ne ? Aç bir canlıya yemek vermek.
Şimdi size soruyorum: Aç kalmış bir hayvanı doyurmak mı suç, yoksa onu aç bırakacak kadar doğal ortamını yok etmek mi?
Kuşadası Belediyesi, ve Aydın Büyükşehir Belediyesi, siz de buradasınız. On iki yıl önce o tepeler hâlâ yemyeşildi, hâlâ doğaldı. Şimdi oralarda dört katlı rezidanslar, siteler… O yapıların ruhsatlarını kim verdi? Doğanın göbeğine yol açarlarken hangi projeye ‘uygundur’ dediniz? O domuzların ormanını kim parselledi?
Ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı… Uzun adıyla gösterişli, ama içerikte doğaya dair hiçbir koruyucu tarafı kalmamış bir kurum. Nerede bu bakanlık? Sadece şehircilik mi kaldı? Çevre dediğiniz şey betonun, asfaltın, taş ve maden ocaklarının, siyanürlü atık havuzlarının altına mı gömüldü?
Bu canlıların aç kalışı sizin yüzünüzdendir. Bu vebal sizindir. Onlar şehre inmek zorunda kaldıysa, sebebi sizin iklim, çevre ve ekonomi politikalarınız, sizin açgözlülüğünüz, sizin vizyonsuz yapılaşma ve yerin altını üstüne getirme aşkınızdır. Hayvanların doğal yaşam alanlarını isgal ve tahrip ettiniz, sonra da onları “şehre iniyor” diye suçladınız. Hadi oradan!
Ve şimdi utanmadan, bu hayvanlara bir kap yemek uzatanları cezalandırıyorsunuz. Açlıkla boğuşan bir canlının yanına gitmiş, ona üç lokma ekmek vermiş birini… Sizin vicdanınızdan ne kaldı geriye? Kapanlarla kıstırıp ‘doğaya salıyoruz!’ Yalanı mı söylüyorsunuz, yoksa sessizce imha mı ediyorsunuz?
Yaban domuzunun günahı ne? Aç kalmak mı?
Yoksa sizin önüne geçemediğiniz talan düzenine tanık olmak mı?
Bu hayvanları şehirden sürmeye çalışmayın. Çünkü şehir dediğiniz yer çok önceden beri onların toprağıydı. Siz çaldınız. Şimdi suçlu arıyorsanız aynaya bakın.