İstanbul trafiğinin yükünü azaltmayacağına ilişkin uzman raporları olmasına karşın binlerce ağaç kesilerek yapımına başlanan 3. Boğaz Köprüsü’nün inşaatında sona yaklaşıldı.
Yapımına 2013 yılında başlanan, resmi rakamlara göre 3 milyar dolar maliyetli 3’üncü köprü ve Kuzey Marmara Otoyolu projesinde çapraz halatlarla köprü kulelerine direkt bağlı tabliyelerin montajı tamamlanırken, iki yaka birbirine oldukça yaklaştı. Ortadaki tabliyeler de yerine asıldığında köprü tamamlanmış olacak.
Geçtiğimiz günlerde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), Danıştay 14’ncü İdare’nin 3’üncü Boğaz köprüsünün ÇED’den muaf tutulmasının yolunu açan kararını oybirliğiyle bozmuş, bu karar yüzbinlerce ağacın kesilmesine yol açan köprü projesi için iki yıl sonra ÇED sürecinin başlatılması gerektiğine işaret etmişti.
Ne olmuştu?
Diken'de yer alan habere göre, 3. Köprü inşaatına ilişkin mahkeme kararını ortaya çıkartan hukuki süreç özetle şu aşamalardan geçti:
Kuzey Marmara Otoyolu’nun Boğaziçi öngörünüm bölgesi içinde olan ve köprü ayakları ile devamını kapsayan kısmına ilişkin 1/5000 ölçekli nazım imar planları İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylanarak, Boğaziçi İmar Yüksek Koordinasyon Kurulu’na (BİYKK) gönderildi.
Planlar, BİYKK’nin 3 Aralık 2013 tarih ve 9 ve 10 sayılı kararıyla kabul edildi.
Güzergâhın devamı olan ve gerigörünüm alanında bulunan bölüm için ise, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylandı. Bu uygulamaya karşı TMMOB Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası’nın ortak olarak dava açtı.
Sürecin sonunda, 8. İdare Mahkemesi ‘Kuzey Marmara Beykoz Boğaziçi geri görünüm ve etkilenme bölgesi geçişi ile Sarıyer İlçesi Rumelifeneri Boğaziçi geri görünüm ve etkilenme bölgesi geçişlerine ilişkin 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı Değişikliği’nin iptaline karar verdi.
Mahkeme kararında Boğaziçi alanında kalan bölümlerde yapılacak planların 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği belirtti. Buna bağlı olarak, mahkeme Boğaziçi gerigörünüm ve etkilenme bölgesinde plan yapma yetkisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait olduğu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ise bu konuda hukuki yetkisinin olmadığı yönünde karar verdi.