Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin çağrısıyla Ankara, İzmir ve İstanbul’da yapılan basın açıklamalarında, cezaevlerinde yaşam mücadelesi veren Kemal Özelmalı, Özgür Azad İnci ve Cemil İvrendi’nin serbest bırakılması istendi. İnsan Hakları Derneği (İHD) şubelerinin öncülüğünde gerçekleşen açıklamalarda, ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmeyen mahpusların sağlık hakkının engellendiği vurgulandı.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi’nin 581’inci haftasında gerçekleştirilen açıklamada, Sincan 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kemal Özelmalı’nın durumu gündeme taşındı. Açıklamayı yapan İHD Ankara Şubesi Yöneticisi Barış Barışık, 30 yıla yakındır tutuklu olan Özelmalı’nın Wernicke–Korsakoff Sendromu, Alzheimer, böbrek yetmezliği ve çeşitli kronik hastalıklarla yaşamını sürdürdüğünü belirtti. Barışık, “Temel ihtiyaçlarını dahi tek başına karşılayamıyor. Cezaevi koşullarında kalması yaşam hakkını tehdit ediyor” diyerek tahliye çağrısında bulundu.
İzmir’de ise İHD Şubesi, Konak eski Sümerbank önünde “Hasta mahpuslar ölüyor, susma suça ortak olma” pankartı açarak basın açıklaması yaptı. Şube yöneticisi Mustafa Kızartıcı, Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tecrit altında tutulan Özgür Azad İnci’nin ağır psikiyatrik rahatsızlıklarına dikkat çekti. Kızartıcı, “Psikoz ve şizofreni tanısı bulunan İnci, 2007’den beri ilaç kullanıyor. Tek kişilik hücrede tutulması hastalığını derinleştiriyor. Bu koşullar insan haklarına aykırı” ifadelerini kullandı.
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu da Beyoğlu’nda düzenlenen 709’uncu “F Oturması”nda Cemil İvrendi’nin sağlık durumuna dikkat çekti. İHD üyesi Ümit Tekay Dişli, kalp, hipertansiyon, kolesterol, astım ve anal fistül hastası olan İvrendi’nin çok sayıda ameliyat geçirdiğini belirterek, “İvrendi’nin infazı bitmesine rağmen tahliyesi engelleniyor. Bu keyfi uygulamaya derhal son verilmeli” dedi.
Üç şehirde aynı anda yapılan açıklamalarda ortak vurgu, ağır hastalıklara rağmen hapishanede tutulan mahpusların yaşam hakkının tehdit altında olduğu yönündeydi. İnsan hakları savunucuları, “Hasta mahpusların tahliyesi, devletin hem hukuki hem vicdani sorumluluğudur” mesajını verdi.
