Meclis’te Yükseköğretim Kurumu ile ilgili yasa teklifinin 13’üncü maddesi üzerine konuşan Milletvekili Tülay Hatimoğulları, “Vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin kaldırılması hâlinde öğrencilere verilen bursların garantör üniversitelere ödenmeye devam etmesi yani burada öğrenciye değil, yine sermayeye ödeme yapılması anlamına gelir.” dedi
TBMM Genel Kurulunda AKP milletvekileri tarafından sunulan YÖK yasası kanun değişikliği yapılmasına dair Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesi üzerine konuşan Halkların Demokratik Partisi(HDP) Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, Bu konun teklifinin yine öğrenciyi değil sermayeyi koruduğunu ifade etti.
“YÖK 12 Eylül darbesinin ürünüdür”
YÖK’ün 12 Eylül darbesinin ürünü olduğunu belirten Hatimoğulları, şunları söyledi “YÖK 12 Eylül darbesinin ürünüdür ve bugün AKP'de aktif mücadele edenler bundan çok çektiği için mücadele etti ve bu anlamda ilerici, demokrat, aydın kesimlerin de desteğini aldı. Oysaki güç ele geçirildikten sonra aynı şey devam etti. Bakın, YÖK, üniversitelerin bilim, özgür bir akademi ve özerk bir bilim üretmelerinin önünde bir engel, askerî cunta mantığının, militarist zihniyetin bilimi, akademiyi belirlemesini ve kuşatmasını sağlamaktadır. YÖK, akademisyeni, öğrenciyi kuşatıyor ve otoriterlik kurmaktadır üstünde. Oysa ki şimdi, şu anda görüştüğümüz bu 212 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapan teklif değişiklik yapmak yerine bunu biraz daha katmerleyerek ileri taşımaktadır.” Dedi.
“Bilimle, akılla oynamaya devam ediyorsunuz”
Bilim’e düşman olduğunu belirten Hattimoğulları, “ İtaatkâr bir nesil yetiştirmek için ana sınıfından itibaren defaatle eğitimi değiştiren işler yaptınız. Defalarca, defalarca müfredat değişti, defalarca eğitim sistemi değişti, sınav sistemi değişti ama bir türlü kafanızdakini de oturtamadığınız için bu değişime ve aslında bilimle, akılla oynamaya devam ediyorsunuz. Adeta, bilimle uğraşıyorsunuz, biyoloji, kimya, matematik neredeyse düşmanınız hâline gelmiş, evrim teorisiyle uğraşıyorsunuz, hacamatçıların önünü açan işler yapıyorsunuz.” İfadelerini kulandı.
"Biz, bu suça ortak olmayacağız."
Son olarak KHK’lıların iharaç edilen Akademisyenlere değine Hatimoğulları, “Bakın, bu ülkenin onurlu, bu ülkenin demokrat akademisyenleri, araştırmacıları bir kampanyaya dâhil oldular ve savaşın devam ettiği, şiddetin devam ettiği bir dönemde dediler ki: "Biz, bu suça ortak olmayacağız." Bir cümle okumak isterim imzaladıkları metinden. "Kürt vatandaşlara ve oradaki tüm halklar için, Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de ağır silah kullanılarak şiddet uygulanmasına karşıyız." dediler, "Barış istiyoruz." dediler. Fakat ne yapıldı? Bunlar KHK'yle ihraç edildi. Ağzını açıp konuşan KHK'lerle ihraç edildi ve böylece akademi, bilim emekçileri açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, itibarsızlaştırmakla biat etmeye zorlandılar. Fakat biat etmediler, direnmeye de devam ettiler.” Dedi