HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, ”Elinizi ekmeğimizden çekin” başlıklık bir basın açıklaması yaptı. Hatimoğulları aynı zamanda ekmek zammı ve fırıncıların mağduriyetine dair meclise bir soru önergesi verdi. Açıklamada, ”İktidarın yanlış politikasının faturasını yoksullar, işçiler, emekçiler ödemeyecek. Siz ödeyeceksiniz” denildi.
Siyasi Haber
Halkların Demokratik Partisi Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları bugün mecliste '' Elinizi ekmeğimizden çekin'' başlıklı bir basın açıklaması yaptı. Hatimoğlulları, ekmek zammı ve fırıncıların mağduriyetine dair ise meclise soru önergesi verdi. ''AKP Genel Başkanı Erdoğa'ın “kriz/mriz yok'' sözlerine atıfta bulunan Hatimoğulları, ''Türkiye ağır bir ekonomik krizden geçiyor. Bu kriz ortamında hükümet; halkla esnafı, pazarcıyı karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Hazine ve Maliye Bakanı enflasyonun nedenini fırsatçılık, stokçuluk olarak açıklıyor. Örneğin ekmek zammıyla ilgili dönen tartışmada fırıncıyı mı suçlayacağız; yoksa bu ülkenin ekonomisini daha da batırdınız mı diyeceğiz? El insaf…Tabi ki bu ülkenin ekonomisinin daha da batmasına siz sebep oldunuz. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de adım adım tarımı bitiren, buğday dâhil olmak üzere birçok temel ürünün üretimini sınırlayan bu iktidar; buğdayda, ette ve daha birçok şeyde ülkeyi dışa bağımlı hale getirdi. Bu iktidarın hiçbir tarafı ne yerlidir ne de millidir. Sermayenin krizinin ve bu iktidarın yanlış politikalarının faturasını yoksullar, işçiler, emekçiler ödemeyecek. Bu fatura sizindir, siz ödeyeceksiniz.'' ifadelerini kullandı.
Açıklamanın tam metni:
Elinizi ekmeğimizden çekin!
Türkiye ağır bir ekonomik krizden geçiyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan “kriz/mriz yok” dese de mriz var mı bilmiyoruz ama krizin olduğu kesin. Efeli laflar bu ülkenin içine sürüklendiği yoksulluk girdabı gerçeğini değiştirmiyor. Dövizin, faizin, enflasyonun yükselişinin faturasını işçinin, emekçinin, yoksulun sırtına yüklemeyi hedefleyen bir iktidar her gün verdiği yeni demeçlerle krizi unutturabileceğini; her kesime tehditkâr tavırlarla bir nizam sağlayabileceğini zannediyorsa büyük bir yanılgı içinde demektir.
Osmanlı saraylarına taş çıkartan yeni saraylılar, devrin padişahları gibi tebdili kıyafet çarşı/pazar gezerlerse ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirler. Domates,
patates, soğan, yağ gibi bir evin olmazsa olmaz ihtiyaçlarının dudak uçuklatan fiyatlarını ayan beyan görürler. İşçiler, emekçiler, yoksullar zamları saraylarda, dev
şirketlerde karşılamadığı için; toplumda açlık, yoksulluk, geleceksizlik duygusu gittikçe derinleşiyor.
Bu kriz ortamında hükümet; halkla esnafı, pazarcıyı karşı karşıya getirmeye çalışıyor. Hazine ve Maliye Bakanı enflasyonun nedenini fırsatçılık, stokçuluk olarak açıklıyor. El insaf. Halk arasında yaygın bir deyim vardır. “Hırsızın hiç mi suçu yok?” Örneğin ekmek zammıyla ilgili dönen tartışmada fırıncıyı mı suçlayacağız; yoksa bu ülkenin ekonomisini daha da batırdınız mı diyeceğiz? El insaf…Tabi ki bu ülkenin ekonomisinin daha da batmasına siz sebep oldunuz.
Daha birkaç gün önce Ankara’da ekmek fiyatına yüzde 25’lik zam uygulanmasının akabinde Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklama ile ekmek fiyatlarındaki
zammın iptali, eski tarife olan 200 gram ekmeğin 1 TL’den satışının devam edeceği duyurulmuştur. Ekmeğin maliyetinin yükseldiği bu dönemde esnafın ekmeğe zam yapma ihtiyacı doğduğu gibi, vatandaşın ucuz ekmek alma gereksinimi vardır. Dolayısıyla bu çelişkili durum daha fazla sürdürülemez.
Adana Fırıncılar Odası’nın raporuna göre bir çuval unun fiyatı 70 TL’den 105 TL’ye, 1 koli mayanın fiyatı 45 TL’den 60 TL’ye, 1 kg susamın fiyatı 8.5 TL’den 18 TL’ye, yakıt için kullanılan fındık kabuğunun kilosu 35 Kuruş’tan 60 Kuruşa, mazotun litresi 5 TL’den 6.5 TL’ye çıkmış bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde tesislerde kullanılan elektriğe ise %18 oranında zam yapılmıştır. Bir toplumun en temel ihtiyacı olan ekmeğin hammaddesindeki fiyat artışını dahi durduramayan iktidarın sadece ekmek zammındaki 25 kuruşu geri çekmesi çözüm değildir. Kısmen de olsa şimdiki çözüm başta ekmek olmak üzere bütün temel gıda ürünlerinin maliyetini düşürmek, vatandaşın karnını doyurabilmesini sağlamak olmalıdır. Bunun için devlet bu ürünlere sübvansiyon uygulamalıdır.
Bugün ekmek zammı ve fırıncıların mağduriyeti üzerine bir soru önergesi verdik. Ticaret Bakanı’na sorduğumuz sorularda hem ekmeği vatandaşa ucuz olarak
ulaştırabilmek, hem de fırıncıları mağdur etmemek için çalışma yürütüp yürütmediklerini sorduk. Sorularımızda ayrıca şu an sizlerle paylaştığımız öneriler de
mevcuttur.
Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de adım adım tarımı bitiren, buğday dâhil olmak üzere birçok temel ürünün üretimini sınırlayan bu iktidar; buğdayda, ette ve daha birçok şeyde ülkeyi dışa bağımlı hale getirdi. Bu iktidarın hiçbir tarafı ne yerlidir ne de millidir. Sermayenin krizinin ve bu iktidarın yanlış politikalarının faturasını yoksullar, işçiler, emekçiler ödemeyecek. Bu fatura sizindir, siz ödeyeceksiniz. Devlet her gün konkordato ilan ederek iflasını devlet garantisi altına almak isteyen büyük işletmeleri değil, küçük üreticileri ve esnafı koruma altına almak zorundadır. Yoksulun konkordatosu intihar mı olmalı? Çocuğuna pantolon alamadığı için intihar eden baba bu iktidarın yüreğini sızlattı mı acaba?
Değerli halklarımız! Türk, Kürt, Arap, Çerkez… Fark etmez. Aç ve açıkta kalınca midemiz aynı sancıyı çeker, tenimizse aynı üşür. Fransa Kraliçesi’nin 18. yüzyılda
yoksulluktan dolayı sokağa dökülen insanlar için “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözleri 21. yüzyıl Türkiye’sinin saraylarında yankılanıyor. Bizler diyoruz ki
“Çekin elinizi ekmeğimizden.”
Hatimoğulları'nın Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın cevaplaması için meclise sunmuş olduğu soru önergesi:
1. Toplumun temel gıda maddesi olan ekmek, vatandaşlara uygun fiyatla ulaşmalıdır. Tüketicinin ve küçük esnafın bu mağduriyetini gidermek için Bakanlığınızın yaptığı bir çalışma var mıdır? Var ise bu çalışmanın içeriği nedir? Yok ise neden?
2. Geçen yıldan bu yana ekmeğin hammaddelerine ciddi oranda zamlar gelmiştir; Adana Fırıncılar Odası’nın raporuna göre bir çuval unun fiyatı 70 TL’den 105 TL’ye, 1 koli mayanın fiyatı 45 TL’den 60 TL’ye, 1 kg susamın fiyatı 8.5 TL’den 18 TL’ye, yakıt için kullanılan fındık kabuğunun kilosu 35 Kuruş’tan 60 Kuruşa, mazotun litresi 5 TL’den 6.5 TL’ye çıkmış bunun yanı sıra geçtiğimiz günlerde tesislerde kullanılan elektriğe ise %18 oranında zam yapılmıştır. Bakanlığınız hammadde fiyatlarındaki artışı engellemek amacıyla bir çalışma yürütmekte midir? Bu çalışmanın içeriği nedir? Böyle bir çalışma yok ise temel gıda maddelerindeki fiyat artışı nasıl engellenecektir?
3.Bakanlığınızın ekmeğin imalatında kullanılan maddelerin tamamını sübvanse ederek hem küçük esnafı –fırıncıları – mağdur etmeyen hem de vazgeçilemez bir tüketim maddesi olan ekmeğin insanlara daha ucuza ulaştırılmasını sağlamak amacıyla bir ekonomik programı var mıdır? Yok ise neden?
4. Halk ekmeklerinin düşük fiyatla vatandaşa ulaşması Belediyelerin destekleri sayesinde mümkün olduğu bilinmektedir. Bakanlığınız tarafından verilecek sübvansiyon ile ülke genelinde fırıncılar arasındaki haksız rekabetin ortadan kaldırmasına dönük bir çalışmanız var mıdır? Bu haksız rekabet ortamı için alınan önlemleriniz nelerdir?