06 Eylül 2014’te İstanbul Mecidiyeköy’deki eskiden Ali Sami Yen Stadı’nın bulunduğu alanda yapılan Torun Center inşaatındaki asansör içinde bulunan işçilerle birlikte 32’nci kattan zemine çakılmış ve 10 işçi hayatını kaybetmişti. Ercan Kılaguz, Torunlar Center’da 10 işçinin asansörün 32. kattan düşerek can vermesine tanık olan işçilerden biri. Kendisi de asansör operatörü olarak çalışan Kılaguz, iş cinayeti sonrası açılan davada 3. duruşmadır tanık olarak dinlenmedi.
Haber Merkezi – Ercan Kılaguz,10 kişinin can verdiği olay öncesi en az 100 kez benzer olayın yaşandığını ama gerekli önlemlerin alınmadığını anlattı. Bu durumu bilen patronların denetime geldiğinde asansörü kullanmadığına dikkat çeken Kılaguz, yargı sürecinde patronlar hakkında verilen takipsizlik kararından sonra aynı çalışma koşullarıyla inşaatın sürdürüldüğünü söyledi.
İnşaatta asansörden, iş güvenliğine ve patronların baskısına kadar her şeyin en kötüsünün yaşandığını belirten Kılaguz, hangi iş olursa olsun tedbir alınmadığını, önceliğin hep yapılan işin bitirilmesine verildiğini söyledi.
Kılaguz, “Bu durum kazaya davetiye çıkaran ciddi bir sorundu” dedi. Asansör operatörlüğüne geçtikten sonra, yaşadığı ve şahit olduğu asansör kazaları olduğunu anlatan Kılaguz, “Asansör 2 yıl içerisinde ortalama en az 100 kez düştü. Ama kısa mesafeli, 2. ve 3. katlardan düştüğü için ölüm yaşanmadı. Bir kez ben de içindeyken düştü ve ufak sıyrıklarla atlattım. Ancak tüm bu kazalara rağmen hiçbir zaman kalıcı bir çözüm getirilmedi” diye konuştu.
Her gün inşaatta bulunan 6 asansörden en az 2’sinin arıza yaptığı bilgisini veren Kılaguz, asansör firması Geda Majör’den de sık sık gelip gidenlerin olduğunu ama kalıcı bir çözüm üretilmediğini, geçici çözümlerle işin sürdürüldüğünü kaydetti.
Yaşanan bu sorunu defalarca blok şeflerine, proje müdürlerine, asansör firmasına bildirmelerine rağmen rutin tamir dışında bir şey yapılmadığını ifade eden Kılaguz, her tamir sonrası işçilere “Ciddi bir şey yok çalışmaya devam edin. Burada ölümcül bir kazanın meydana gelme durumu söz konusu değil” dendiğini belirtti
Kılaguz “Bütün güvenlik tertibatları olduğu gibi devrede. En pahalı asansörü kullanıyoruz. Düşse dahi paraşüt sistemi diye bir sistem var o devreye girer” dendiğini aktardı. Asansörün sürekli düşmesinin işçilerin psikolojisini bozduğunu söyleyen Kılaguz, geçim derdi nedeniyle işçilerin tüm olumsuzluklara rağmen çalışmaya devam ettiğini dile getirdi.
Kılaguz, Torunlarda çalışırken, hiçbir eğitim verilmeden ayak üstü “Buna basınca yukarı çıkıyorsun buna basınca aşağı iniyorsun. İşte bu da durdurma düğmesi” denilerek asansör operatörü yapıldığını dile getirdi.
Pek çok şeyi operatör olduktan sorarak öğrendiğini kaydeden Kılaguz’un, “Acil stop düğmesi devre dışı kalırsa, asansör aşağı düşmeye başlarsa ölümcül kaza riski oluşur mu? Burada bizim yapmamız gereken nedir?” sorusuna da aynı yanıt verilmiş: “En pahalı asansörü kullanıyoruz. Düşme anında asansör kendini kilitleyecek ve olduğu katta kalacak.” Acil stop düğmesinin defalarca devre dışı kaldığını yaşayarak gördüğünü aktaran Kılaguz, yaşadığı düşme olayında da stop düğmesinin çalışmadığını anlattı.
Kazalar sıklaşmaya başlayınca işçiler tepki olarak, “Bizim can güvenliğimiz yok, biz korkuyoruz” diyerek 30-35 katı yürüyerek inip çıkmaya başlamış. Bunun üzerine “Sizin buradan yukarı çıkmanız ortalama yarım saat iş kaybı meydana gelir. Sabah yarım saat öğlen yarım saat yürüdüğünüzde bir saatlik bir iş kaybı olur. Biz bunu kabul etmiyoruz” denilerek işçilere baskı yapıldığını ifade eden Kılaguz, “İşçiler doğal olarak baskıyla tekrar binmek zorunda kaldı. Bazı işçiler korktukları için işi bıraktı. Bazıları ise işten çıkarıldı” dedi.
10 işçinin can verdiği iş cinayetini anlatan Kılaguz, bir gün öncesinde kazanın yaşandığı asansörün karşısındaki asansörün elektrik panosunda patlama meydana geldiğini, yangının işçilerin müdahalesiyle söndürüldüğünü söyledi. Patlama nedeniyle asansörün 21. katta kalmasına ölen 10 işçiden Hıdır Ali Genç’in de tanık olduğunu aktaran Kılaguz, Genç’in bu kazada sonra “Ben bu işi yapmak istemiyorum. Stajımı muhasebe yaptım. Asansörde çalışmak istemiyorum. Çünkü benim bilgim ve deneyimim yok” dediğini ama yine de asansörde çalıştırıldığını ifade etti.
Davanın soruşturma aşamasında patronlar hakkında takipsizlik kararı verilmesinden sonra da inşaatın devam ettiğini aktaran Kılaguz, çalışmanın 10 işçinin ölümünden önceki haliyle devam ettiğini belirtti. Kılaguz, “İçerde görüştüğüm birkaç arkadaşım var. Değişen bir şey yok. Bütün koşullar aynı. Asansörler aynı şekilde kullanılmaya devam ediliyor” diye konuştu.
Asansörde yaşanan sorunu şeflerine aktardıklarını ancak önceliğin hep işe verildiğini kaydeden Kılaguz, “Biz de biniyoruz diyerek bizi ikna etmeye çalışıyorlardı” dedi. Buna karşılık Mehmet Torun’un oğlu Yunus Emre Torun’un inşaata geldiğinde asansörü kullanmadığını, merdivenleri kullanarak inip çıktığını dile getiren Kılaguz, şöyle devam etti:
Yunus Emre Torun, asansörlerin bozuk olduğunu biliyordu. Yunus Emre Torun’un bir defasında blok sorumlusuna ve proje müdürüne, ‘Ben her geldiğimde bu asansörler niye bozuk? Niçin bu şekilde arıza var? Çözüm yok mu?’ dediğine şahit oldum.
Dava sürecine de değinen Kılaguz şunları söyledi:
Burada büyük bir ihmal var. Büyük bir cinayet işlendi. Buna kaza dememiz söz konusu değil. Ama burada herkes kendini aklama derdinde. Ölenler kimsenin umurunda değil. Tıpkı Torunlar hakkında takipsizlik kararı veren savcının umurunda olmadığı gibi veya devletin adalet mekanizmalarının umurunda olmadığı gibi. Adalet zenginden yana işliyor yine olan garibana, işçi sınıfına oluyor.
Tanık olmasına rağmen 3 duruşmadır tanıklığı dinlenmeyen Kılaguz, savcının da ifadesini almadığını aktardı. Olay sonrası ilk ifadeyi emniyete veren tanık işçilere de “Asıl ifadeyi savcıya vereceksiniz” denildiğini aktaran Kılaguz, olay günü savcıya ulaşmak istediklerini ama ulaşamadıklarını belirterek şunları söyledi:
Savcı hiçbir şekilde bizim ifademizi almadı. Savcı buharlaştı. Olay günü bulamadık. Daha sonrasında da ifademiz alınmadı. Savcı bizim ifademizi almadığı gibi emniyetteki yarım yamalak ifadeler tutanaklara geçirildi ve mahkemeye sunuldu. Oysa biz emniyette ifade verirken olayı açmak istedikçe bize ‘Siz savcılıkta ifade vereceksiniz. Burada çok detaya girmenize gerek yok’ dendi. Biz ne soruyorsak ona cevap verdik. Orada da adam akıllı ifade veremedik yani
Tanıklığı bir türlü dinlenmeyen Kılaguz, son duruşmada tutuklu 3 sanığın serbest bırakılmasına de tepkili. Kılaguz, sorumluların biran önce yargılanmasını istedi.
Kaynak: Evrensel