Son dönemde siyasete döneceği iddia edilen eski Başbakan Tansu Çiller, “Bir merkez sağa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bunun kurulmasına yardımcı olabilirim. Bunun başını çekebilirim” dedi.
Son dönemde siyasete döneceği iddia edilen eski Başbakan Tansu Çiller, telefonla katıldığı yerel bir televizyon programında gündeme dair konuştu.
CHP, DEVA, DP, SP, Gelecek Partisi ve İYİP’ten oluşan “Altılı masa” hakkında konuşan Çiller, “Cumhurbaşkanı adayını belirlemekte bir araya gelemeyen ve bir aday çıkaramayan o iradeyi bölüşürken kavgaya düşen bir irade nasıl olacak da bir araya gelip de Türkiye’yi böyle bir ortamda idare edecek?” dedi.
Çiller “Altılı masa” hakkında şunları söyledi:
“Türkiye’nin önüne koydukları o 6’lı masayla, 6’lı koalisyonlarla bir yere gitmenin mümkün olmadığını biliyorum. Bakın, Türkiye’nin yüzde 6,5 doğal bir büyüme oranı var. Nedir bu büyüme oranı? Tek başına iktidarlar olduğu zaman, Türkiye 6,5 büyümüş. Ne olmuş, arada darbeler olmuş. O zaman 3,1’e düşmüş. Ama koalisyonlar döneminde Türkiye’nin büyüme oranı 2,8. Darbelerin de altında. İki veya üç partili koalisyonlardan bahsediyorum. Yüzde 80 veya yüzde 90’da iki parti. O bile kimlerin ne olacağını ne yapacağını bilemeyen bir ortam oluşturuyor.
Şimdi aralarında daha henüz bir Cumhurbaşkanı adayı çıkaramamışlar. Birisi çıkıyor iradesini koyamıyor. O irade altı parçaya bölünmüş. Hepsi farklı bir şey düşünüyor. Yani daha Cumhurbaşkanı adayını belirlemekte bir araya gelemeyen ve bir aday çıkaramayan o iradeyi bölüşürken kavgaya düşen bir irade nasıl olacak da bir araya gelip de Türkiye’yi böyle bir ortamda idare edecek?”
‘Merkez sağın kurulmasında başı çekebilirim’
Bir süredir siyasete dönmek için kimi temaslarda bulunduğu iddia edilen Çiller, “Hiçbir kişisel ikbal veya sandalye dileğim yok. Allah şahidimdir. Nasıl olsun ki? Benim için bunların hepsi geride kalmış” dedikten sonra siyasete dönebileceğine dair sinyal verdi.
Çiller’in konuya dair açıklaması şöyle:
“Türkiye’nin başına neler gelebileceğini görüyorum. Onun için bir merkez sağa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bunun kurulmasına yardımcı olabilirim. Bunun başını çekebilirim. Bu kapıyı açık tutmak için mücadele verebilirim. Ben karar da vermedim. Milletim karar versin.
Bana çok ısrar edildi şu ana kadar gel diye? Ben dedim ki niye geleyim? İyi gidiyor işler. Türkiye rahat, büyümesi iyi. Bir ihtiyaç olacak ben bu ihtiyaca cevap verdiğimi göreceğim ve Türkiye çok büyük bir tehlike altında göreceğim. Şimdi bütün bunlar bir araya gelince benim bu ülkenin bana verdiklerinden sonra, bana verdikleri tecrübelerden sonra eğer benim üstümde bir vebal, görev varsa bunu yerine getirmekten kaçmamalıyım. Ama böyle bir talebim, isteğim yok. Heyecanım Türkiye için. Türkiye bölünmesin.
Çekoslovakya’ya yaptıklarını daha dün biliyorsunuz. 27 üyeli Avrupa Birliği nereden geldi? Bunlar bölünen ülkelerden geldi. Bu ülkeleri bilinçli böldüler. Şimdi Ortadoğu’da bölünme noktasında hedef olan maalesef ülkemiz. İşte bütün bunlar içerisinde zor bir karar beni bekliyor. Daha o kararı vermedim. O kararı kendim için kesinlikle vermezdim. Ama ülke için böyle bir ihtiyaç varsa ne olduğum da hiç önemli değil. Türkiye yeter ki yanlış adımlar atarak kendine altılı koalisyonlara, HDP’nin ipine bağlı olarak bir çoğunluğu zar zor elde etmelere, doğru dürüst bir kişinin çıkıp da adayım diyemediği o iradeyi kendinde bulamadığı bir ortamda hangi iradeyle Türkiye’yi idare edecekler. Bütün bunlar beni kısaca dehşete düşürüyor.”