SYKP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, İstanbul’da düzenlenen ve 55 Suriyeli aşiret ve kabilenin katıldığı “Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu” toplantısına ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklamada, Suriye’nin en gerici güçlerinin Türkiye eliyle yeniden canlandırılmak ve IŞİD’in yerine ikame edilmek istendiğine dikkat çekildi.
SiyasiHaber
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları tarafından, 13 Aralık tarihinde İstanbul’da toplanan, 55 Suriyeli Arap ve Türkmen aşiret ve kabile temsilcilerinin katıldığı “Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu” toplantısına ilişkin yapılan açıklamada, iktidarın yeni bir çıkış arayışında olduğu ve Suriye’nin en gerici güçlerini yeniden canlandırmak istediğinin altını çizdi.
İktidarın Suriye’deki savaş boyunca başta Katar ve Suudi Arabistan olmak üzere birçok ortak proje yürüttüğü ve bu projelerin bir bir çöktüğü hatırlatılan açıklamada, bu projeden de sonuç beklenmesinin hayalden öteye gidemeyeceği belirtildi.
Toplantının devamının 25 Aralık’ta Hatay’ın Samandağ ilçesinde yapılacak olmasının Samandağ halkını gerdiği ve sinir uçlarına baskı yapmak anlamına geldiği belirtilen açıklamada, Arap Alevileri, Hristiyan ve Ermenilerin yoğun olarak ve bir arada yaşadığı Samandağ’da böyle bir toplantı yapılacak olmasının provokasyon anlamına geldiği kaydedilirken, “Bizler Suriye’de demokratik çözümden yanayız. Aşiret ve kabileler Arabistan’da bile barınamama sinyali verirken onları Suriye halklarını korumaya layık görmeniz komiktir. Samandağ’ı aşiret ve kabilelerin üssü haline getirmeyi hedeflemek orada yaşayan insanlara hakarettir ve yok saymaktır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
CNN Türk muhabiri Göksel Göksu’nun 13 Aralık tarihli “Aşiretler İstanbul’da görüştü, anlaştı” başlıklı özel haberine göre 55 Suriyeli aşiret ve kabile (Arap-Türkmen) temsilcisi “Suriyeli Aşiretler ve Kabileler Yüksek Kurulu” olarak iki gün devam eden toplantı düzenlediler. Aynı haber kaynağına göre "Suriyeli aşiretler ve kabileler, Suriye dokusunun birliğini, istikrarın destekçisi ve evlerinden edilenlerin yeniden dönmesinin garantörüdür" başlığıyla toplanan aşiret ve kabile liderleri "Safların birleştirilmesi, PYD/PKK ile mücadele, Beşar Esad rejimi ve destekçilerinin yıkılması" başlıklarını konuştular. Yüksek Kurul Başkanı Rafi Ukla Raco Rusya ve İran’ın saldırgan güçler olduğunu, ÖSO ile ortak kuracakları ulusal ordunun PYD/PKK, Rusya, İran ve DEAŞ karşısında ortak tavır alacağını; safları birleştirmeyi, rejim destekçilerini yıkmayı hedeflediklerini ifade etti.
Kurultay sonunda genel sekreterlik oluşturma kararı alındı. Bir sonraki toplantıyı 25 Aralık’ta Samandağ’da yapmayı kararlaştıran Suriyeli Aşiret ve Kabileler Yüksek Kurulu kararlarını hayata geçirmek amacıyla hukuki, siyasi ve askeri heyetlerin faaliyet göstereceği bir yürütme ofisi oluşturacaklarını duyurdu.
Suriyeli Aşiret ve Kabileler Yüksek Kurulu 2017’nin başında Urfa’da kurulmuştu. İstanbul toplantısıyla genişletme kararı aldıkları ve bu bileşimi, Suriye’de iyice geriletilen IŞİD’in yerine ikame etmek istedikleri ortadadır.
Astana ve Cenevre görüşmeleri devam ederken; Rusya ve Türkiye arasında ilişkiler bu kadar gelişkinlik göstermişken bu kurulun İstanbul’da toplanması hayırlara vesile olamaz. Suriye’nin en gerici güçleri Türkiye eliyle yeniden canlandırılmak isteniyor. Bu planın başka ortakları var mıdır şu an bilmiyoruz.
İktidar Suriye savaşı başladığı günden beri en gerici güçlere destek vermeyi bir görev addetti. Eğit-donat projesi, Antakya Operasyon Odası gibi Katar ve Suudi Arabistan ile ortaklaşa yürüttüğü birçok proje vardı. Bu projeler bir bir çöktü. İktidar belli ki yeni bir çıkış arayışında. Ancak bu projeden sonuç beklemesi hayalin ötesini geçemez.
25 Aralık’ta Suriyeli Aşiret ve Kabileler Yüksek Kurulu gibi ne düğü belirsiz ve Suriye’nin en gerici güçlerini Samandağ’da toplamak bambaşka bir problemdir. Samandağ Arap Alevileri, Hristiyan ve Ermenilerin yoğun yaşadığı bir ilçedir. Farklı etnik ve dini kökenlerin kardeşçe ortak yaşam sürdüğü nadide yerleşim yerlerinden biridir. Hatay’da yaşayan Arapların (Alevi/Sünni) Suriye’de akrabaları vardır. Şairin deyimiyle tavukları birbirine karışmış. Arap Alevilerin en yoğun yaşadığı bölgelerden biri olan Samandağ’da gerici-savaşçı mollalar ile hangi mesaj verilmek istenmektedir? Bu gelişme hükümetten bağımsız mıdır? Uçan kuştan haberdar olan iktidar bilerek mi bunun önünü açıyor? Samandağ’da Arap Aleviler/ Hristiyanlar/ Ermeniler üzerinden nasıl bir provokasyon örülüyor? Seküler yaşamda ısrarcı olan bu halkların sinir uçlarına bu kadar yüksek bir basıncın uygulanmasındaki amaç nedir? Hatay ve özelde Samandağ halkı bundan dolayı oldukça gergindir.
11 Mayıs 2013’te 52 kişinin yaşamını kaybettiği, 155 kişinin yaralandığı Reyhanlı katliamı dün gibi hafızalarda. Reyhanlı katliamı havuz medya tarafından Arap Alevileri’nin gerçekleştirdiği bir katliam olarak servis edildi. Büyük bir provokasyon örülüyordu. Dönemin Başbakanı “52 Sünni vatandaşımız şehit oldu.” dedi. Katliamı daha sonra el Nusra üstlendi. Ölenler insandır. Sünni, Alevi, Musevi, Hristiyan; Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Pers… fark etmez. Hepsi Hatay’ın, Antakya’nın, Türkiye’nin en nihayetinde dünyanın bağrından kopup gitti. Ve bizi ilgilendiren ölüme karşı yaşamı savunmaktır. Bir daha asla aynı olayı yaşamak istemeyecektir.
Buradan yetkililere sesleniyoruz: Türkiye’yi karanlığa sürükleyen savaş politikasından vazgeçin. Komşularımızı Arap-Kürt- Fars-Ermeni diye ayırmadan sahici komşuluk ilişkilerine dayalı politikalar hâkim olsun istiyoruz. Komşu ülkenin iç işlerine karışmak icraatta gördüğümüz gibi sizlerin iç işlerini karıştırmaktadır. Bizler Suriye’de demokratik çözümden yanayız. Aşiret ve kabileler Arabistan’da bile barınamama sinyali verirken onları Suriye halklarını korumaya layık görmeniz komiktir. Samandağ’ı aşiret ve kabilelerin üssü haline getirmeyi hedeflemek orada yaşayan insanlara hakarettir ve yok saymaktır. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.