AKP-MHP iktidar bloğu, Libya tezkeresini muhalefete rağmen oy çokluğuyla Meclis’ten geçirdi. Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), konuya dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, ”AKP’nin Libya adımı Türkiye’yi savaş çemberine atmaktır. Bu daha çok ölüm, yıkım, göç, tecavüz, doğa talanı demektir.” ifadeleri kullanıldı.
AKP-MHP iktidar bloğu, Libya tezkeresini muhalefete rağmen oy çokluğuyla Meclis’ten geçirdi. Tezkerenin kabul edilmesinin ardından tartışmalar ve tepkiler devam ediyor.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Libya tezkeresinin kabul edilmesine dair bir açıklama yaptı. Açıklamada, ''Libya savaş tezkeresi Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika halklarının, emekçilerin, ezilen ve sömürülenlerin vicdanında kabul göremez. AKP’nin yayılmacı siyaseti Türkiye, Suriye, Irak, İran’da yaşayan Kürt halkıyla kopuşmayı derinleştiren; bölgede de Arap halkları başta olmak üzere tüm halklarca nefretle yâd edilen bir kara sayfa olarak tarihte yerini alacak. AKP’nin Libya adımı Türkiye’yi savaş çemberine atmaktır. Bu daha çok ölüm, yıkım, göç, tecavüz, doğa talanı demektir. Ülkemizde ve bölgede barışı haykırma, ezilen, sömürülen tüm kesimlerle dayanışma, ortak mücadele alanlarını örme/büyütme görevi önümüzde durmaktadır.'' ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın tam metni:
Libya tezkeresi AKP'nin yeni savaş oyunudur
AKP-MHP faşist iktidar bloğu Irak ve Suriye tezkeresinden sonra şimdi de Libya tezkeresini muhalefete rağmen oy çokluğuyla Meclis’ten geçirdi. Libya tezkeresinin öncesinde ön hazırlık niteliğinde Akdeniz Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması, akabinde Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşmaları imzalandı.
Saray iktidarı Neo-Osmanlıcı politikaları hayata geçirmek amacıyla Libya adımını atıyor. Bu tezkere Suriye müdahalelerinde olduğu gibi Libya’da da siyasal, askeri ve ekonomik hegemonya kurma/derinleştirme adımıdır. Suriye’den Fas’a kadar Müslüman Kardeşler yani İhvancı çizginin uç verdiği her yerde Saray iktidarı destekçi/körükleyici konumundadır.
Libya’daki kardeş kavgasında Türkiye taraf tutmamalıdır
Libya’da NATO’nun müdahalesiyle Kaddafi devrildikten sonra çatışmalar durmaksızın devam etti. Libya’da şu an Libya Temsilciler Meclisi (Hafter güçleri) ve İhvancı Trablus Ulusal Mutabakat Hükümeti (Serrac güçleri) arasındaki çatışmalar derinleşmiş durumda. Saray iktidarı yıllardır İhvancı çizgiye askeri, siyasi, istihbari destek vermekteydi. Son yaptığı anlaşmalarla ve tezkereyle bunu resmi hale getirmiş oluyor.
İktidar bu yanlış tarafgirliği “Trablus Hükümeti AB’nin meşru gördüğü hükümettir” zemini üzerinden kuruyor. AB’nin hakemliğinde Fas’ın Süheyrat kentinde gerçekleşen Süheyra Anlaşması hayat bulmadı. Çünkü Libya Temsilciler Meclisi’nden onay almamış, ulusal birlik konferansları gerçekleşmemiş, en önemlisi çatışmalar hiç bitmemiş.
Doğu Akdeniz’deki gelişmeler daha büyük gerilimlere gebe
Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervleri emperyalist güçlerin iştahını kabarmış durumda. Saray iktidarı bu alanda pastayı büyütmek için Libya’da kalıp kalmayacağı henüz belli olmayan Trablus Hükümetiyle ilişkileri geliştirmek istiyorlar. Saray iktidarının attığı yanlış adımlar Akdeniz havzasında Türkiye’yi iyice yalnızlaştırıyor. Mısır’da toplanan Gaz Formu’na Türkiye hariç bütün ülkeler katıldı. Saray iktidarı gaz arama ve sondaj faaliyetlerini yürütürken başından beri askeri tehditlerle bu süreci ördü.
Özel güvenlik şirketleri ve selefi cihadist çetelerin savaştırıldığı bir dönem yaşanıyor
Saray Libya’da savaşan Rusya’ya bağlı Wagner güçlerine karşın Saray, SADAT güçlerini gönderebileceğini vurguladı. Türkiye’de paramiliter güçleri geliştiren, içerde ve dışarıda kullanılabilecek bir güç olarak örgütleyen anlayış kabul edilemez.
Bunun yanı sıra Saray, Libya’da savaşmak üzere Suriye Milli Ordusu içinden, Sultan Murad, Ahrar el Şam’a bağlı savaşçıları Libya’ya gönderiyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre Saray’ın da içinde bulunduğu organizasyonla Libya’da savaşmak üzere Afrin’de dört merkez oluşturulmuş durumda. İktidar selefi/cihadist çeteleri de savaşlarda kullanılacak bir yedek güç haline getirmiş durumda. AKP’nin iddiası IŞİD, El Nusra ve uzantısı örgütlenmeleri bitirmek. Bu tezkerenin gerekçelerinden biri olarak da bu gösterilmiş durumda. Oysa Libya hamlesi ve bu güçleri Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya bu şekilde sevk etmek IŞİD, El Nusra vb. örgütlerin önünü açmak, bölgeye yaymak, oralardan yeni güç devşirmektir.
Bölgesel güç ve oyun kuruculuk rolü insan kanı üzerinden yapılamaz
AKP Libya hamlesini “Osmanlı mirası, milli çıkar, bölgede oyun kuruculuk, denklem bozucu” gibi yaklaşımlarla açıklamaya çalışmaktadır. Oysa Suriye’deki deneyim göstermiştir ki şu an bütün komşularıyla kavgalı, diyaloglardan uzak, gerginlik hattından beslenmeyi ümit eden, uluslararası güçlerin ayrılıklarını şantaj malzemesi haline getiren bir tarzla yol alınamaz. Kurulan oyun bir savaş oyunudur. Dış siyaset insan canını, doğayı, halkları yok sayarak yapılmaz.
Bu tezkere Türkiye’deki ekonomik krizi, yoksulluğu derinleştirir
AKP iktidarının attığı adımlar ekonomik krizi, yoksulluğu derinleştiriyor. S-400 ve F-35’in ülkeye maliyeti 6 milyar dolar. Rusya ve ABD arasında sarkaca dönen AKP iktidarının, bu kadar ödeme yapılan/yapılacak olan silahları kullanıp kullanmayacağı da henüz belli değil. Libya’yla yapılan Güvenlik ve Askeri İşbirliği Anlaşması’nda Libya’ya gönderilecek personel, lojistik desteğin maliyetinin Türkiye’ye ait olduğu da açıkça belirtilmiştir.
Yurttaşın “açız aç” dediği yerde, Cumhurbaşkanı mermi fiyatını ortaya atabilecek kadar savaş ve şiddeti savunuyor. Güvenlik, savunma, askeri harcamalar yoksulluğu arttıran önemli kalemlerdendir. Bu kabul edilemez. "Savaşa değil; eğitime, sağlığa, asgari ücrete, EYT’liye, işsize, emekçiye, çiftçiye, küçük esnafa bütçe” diyoruz.
Vicdanlar bu savaş tezkeresini onaylamıyor
Libya savaş tezkeresi Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika halklarının, emekçilerin, ezilen ve sömürülenlerin vicdanında kabul göremez. AKP’nin yayılmacı siyaseti Türkiye, Suriye, Irak, İran’da yaşayan Kürt halkıyla kopuşmayı derinleştiren; bölgede de Arap halkları başta olmak üzere tüm halklarca nefretle yâd edilen bir kara sayfa olarak tarihte yerini alacak.
AKP’nin Libya adımı Türkiye’yi savaş çemberine atmaktır. Bu daha çok ölüm, yıkım, göç, tecavüz, doğa talanı demektir. Ülkemizde ve bölgede barışı haykırma, ezilen, sömürülen tüm kesimlerle dayanışma, ortak mücadele alanlarını örme/büyütme görevi önümüzde durmaktadır.