Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşgenel Başkanı Tuncay Yılmaz, Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesini değerlendirdi.
Bu sabah saat 09.20’de Hatay'ın Yayladağı İlçesi'ne yakın bir noktada, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait F16 uçakları, Rusya’ya ait bir uçağı düşürdü. Türkiye Rus uçağının hava ihlali yaptığını ve uyarıldığını belirtti. Rusya ise Rus uçağının hava ihlali yapmadığını belirtti. Putin ise yaptığı açıklamada, ‘‘Sırtımızdan vurulduk, bu Türkiye ve Rusya ilişkilerini etkileyecektir.’’ dedi.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşgenel Başkanı Tuncay Yılmaz, Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesini değerlendirdi.
Tuncay Yılmaz’ın değerlendirmesi şöyle:
‘‘Türkiye (ve asıl olarak ABD-NATO) Rus uçağını düşürerek hem bölgeye hem dünyaya önemli mesajlar verme çabasında. NATO’nun jandarması TSK’nın uluslararası güç dengesindeki yeri düşünüldüğünde Rus uçağının Pentagon onayı olmadan düşürülmesi imkansız.
Şayet bizim “Başkumandan” yüzde 49.5’in gazına gelip böyle bir şey yaptıysa -ki bu çok zor!- bunun bedelini ağır ödetir ağabeyleri. Pentagon onayı olmadan bu vuruş çok zor. Çünkü Rus uçağını vurduğu iddia edilen F-16’ıların ateş sistemleri doğrudan Pentagon kontrolünde.
Peki bu hamleden çıkartılacak sonuçlar neler olabilir? ilk sonuç bölgede yakın zamanda istikrarlı bir sürece geçişin beklenemeyeceğidir. İkinci sonuç başta ABD, NATO güçlerinin Rusya’nın bölgede yükselen hegemonyasına sınır çizme niyetinde olduğudur. Üçüncüsü; her ne kadar Viyana toplantılarından bir yumuşak geçiş süreci kararı çıksa da, geçişin hiç de yumuşak olmayacağıdır.
Erdoğan İncirlik anlaşmasıyla ABD’ye tam teslimiyet çizgisine girerek Türkiye’yi Batı-Doğu Bloku çatışmasının basit bir aparatı yapmıştır. İktidarını korumak için her türlü kaosu göze alan Erdoğan, bu durumu sürdürebilmek için neler yapabileceğini de ortaya koymuş oldu. Elbette koruduğu sadece iktidarı değil aynı zamanda suç ortağı İslamcı çetelerdir.
IŞİD Musul’da ve Suriye’de Türkmenleri katlederken sesini çıkartmayan Tayyip, söz konusu Rusya ve İslamcı Türkmenler olunca aslan kesildi. Şimdiki dengelere bakarak Türkiye’nin Ortadoğu’da kaybettiğini, oynayacak taşı kalmadığını düşünmek yanlış olur. Türkiye kirli mekanizmalarını, ilişkilerini ve tarihsel birikimini harekete geçirerek daha da ısınan bölgede yeniden rol yakalamak istiyor.
Rusya bunun sadece Türkiye’nin hamlesi olmadığının farkında ve cevabını ona göre hazırlayıp, karşılık verdi. Bölgeyi ateş topuna çeviren emperyalistler Viyana’dan çıkan yumuşak geçiş planına sadık kalmazsa baharda savaşın çapı büyüyecektir.
Ve elbette bu tablo içinde Rojava’nın, PYD’nin bölge halkları için anlamı çok daha büyümektedir, ne yapılması gerektiğini işaret etmektedir. Bu anlamıyla Rojava devriminin perspektifi sadece Türkiye’nin ve IŞİD'in değil bölgede başka bir alternatif istemeyen emperyalistlerin de hedefidir.
Kürtlerin, Sosyalistlerin ve demokratik güçlerin görevi Ortadoğu halklarının ortak mücadele araçlarını Bahara kadar hazır etmektir. Ne Koalisyon güçleri ne de Rusya, bölge halklarının gerçek kurtuluş partneri olamaz. Bu güçlere oynayan ya onlara benzeyecektir ya da kaybedecektir.’’