Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Avrupa Koordinasyonu, HDP Hakkari Milletvekili ve DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması için başlattığı açlık grevine ilişkin bir açıklama yayınladı.
Leyla Güven’in açlık grevi 65. gününe girerken, cezaevlerinde açlık grevine başlayan yüzün üzerinde siyasi tutuklu da ona eşlik ediyor. Konuya ilişkin açıklama yapan SYKP Avrupa Koordinasyonu ise, Güven’in bu eyleminin faşizme karşı bir direniş olduğunu vurguladı, İmralı’daki tecritin kaldırılması ve barış müzakerelerinin yeniden başlaması çağrısı yaptı.
Açıklamanın tam metni:
“Türkiye halkları savaşın, ekonomik krizin, dikta rejiminin hüküm sürdüğü bir coğrafyada bir kez daha zorlu bir süreçten geçiyor, demokratik siyaset zeminin tamamen ortadan kaldırılmak istendiği bir atmosferde, yeniden sandığa çağrılıyor. Demokratik hakların, çözüm siyasetinin, barış taleplerin görmezden gelindiği bu dönemde, Halkların Demokratik Partisi Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Leyla Güven’in, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı süresiz dönüşümsüz açlık grevi 65. gününe girdi. Güven ile birlikte Türkiye’nin dört bir tarafında cezaevlerinde açlık grevi direnişleri başladı. Bugün itibari ile cezaevlerinde en az 171 tutuklunun süresiz dönüşümsüz açlık grevinde.
Leyla Güven ve açlık grevinde olan siyasi tutukluların bu eylemi, Kürt Halk Önderi üzerindeki tecridi kırmayı hedeflediği kadar faşizme karşı direnmek ve seçimlerin demokratik koşullarda yürümesini de talep etmektedir. Güven, eylemini kararlılıkta sürdürürken açlık grevinin kritik günlerine yaklaşmış durumda. Ancak bir parlamenterin, bir kadının bu sessiz çığlığı karşısında devlet üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Leyla Güven’in talepleri bizim de taleplerimizdir. İmralı’da yaşanan tecrit aynı zamanda barış, demokrasi ve özgürlüğe karşı da bir tecrittir. Ve bu tecridin sonuçları sadece Abdullah Öcalan’a değil başta Kürt Halkı olmak üzere ülkemizin ve bölgemizin bütün halklarına etki etmektedir.
Türkiye halklarının barış ve özgürlük ihtiyacı, o topraklar üzerinde yaşayan tüm halkların özgürleşmesiyle karşılanacaktır. Kürt halkına karşı 40 yıldır sürdürülen savaşta yüzbinin üzerinde insanın hayatını kaybettiği, insanların bodrumlarda yakıldığı, öldürülüp günlerce sokak ortasında bırakıldığı, şehirlerde bombaların patladığı, işçilerin yıllarca mücadele ederek kazandıkları sendikal hakların hiçe sayıldığı, kadınların her gün katledildiği, halkın seçilmişlerinin, aydınlarının ve gazetecilerinin hapsedildiği bir ülkede, Leyla Güven’in mücadelesine sahip çıkmak, demokrasi ve barışı savunmak demektir.
Devlet tarafından dönemsel çıkarlar için defalarca boşa düşürülen barış süreçlerine bu defa Türkiye halkları sahip çıkmalı ve çözüm hedeflenerek Abdullah Öcalan’la müzakereler yeniden başlatılmalı, İmralı’daki tecrit kaldırılmalıdır.
Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit devam ettikçe savaş, çözümsüzlük, çatışma, kutuplaşma ortamı devam edecek, sadece Kürt halkının değil, ezilen, sömürülen, baskı ve tahakküm altında tutulan bütün insanların hakları gasp edilmeye devam edecek, doğa-kültür talanı fütursuzca sürdürülecektir.
Bir halk yok sayılırken ve yok edilmek istenirken, diğeri özgürleşemez. Bir halkın iradesi gasp edilirken, diğeri rahat bir nefes alamaz.
Bu nedenle bir kez daha haykırıyoruz; açlık grevinde geri dönüşsüz günlere gelen Leyla Güven ve hem cezaevlerinde hem de dünyanın farklı noktalarında açlık grevlerini sürdüren yoldaşlarımızın çığlıkları duyulmalı ve derhal Öcalan’la görüşmenin önü açılmalıdır.
Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber ya hiçbirimiz! “
SYKP Avrupa Koordinasyonu