SYKP Avrupa yayımladığı açıklamada, son on yıl boyunca dünyanın geri kalanıyla AB arasında ve AB’nin güneyi ve kuzeyi arasında doğan çelişki ve gerilimlerin yol açtığı olağanüstü sonuçlara işaret edilirken, özellikle savaş ve göç konusunda yaşanan kuralsızlıklara dikkat çekildi . AB’nin taraf olduğu çatışmalar, özellikle Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşları dolayısıyla barış konusunun başat meselelerden biri haline geldiği vurgulanan açıklamada, yükselen militarizm ve kaynakların giderek daha büyük ölçüde silahlanmaya tahsis edilmesi eleştirildi.
Seçimler için üç ölçüt
SYKP Avrupa açıklamasında Avrupa Parlamentosu seçimleri için oy kullanılırken özellikle üç başlığa dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Seçime giren partilerin Avrupa Ortak İltica Sistemi’ndeki (CEAS) yıkıcı değişikliklere ilişkin aldıkları tutumun en önemli kriterlerden biri olduğu belirtilen açıklamada İsrail’in Filistin’de sürdürdüğü soykırım savaşına yaklaşım, Rusya- Ukrayna savaşına ve onun neden olduğu militarizasyona karşı takındıkları tutumun oy vermek için belirleyici kriterler olması gerektiğine dikkat çekildi.
Türkiyeli ve Kürdistanlı göçmenlere özel çağrı
SYKP Avrupa’nın yaptığı açıklamada Türkiyeli ve Kürdistanlı bir göç geçmişinden gelen Avrupalı seçmenlere özel olarak seslenilerek AP’ye gönderilecek vekillerin despotik, Kürt, Alevi, emek, kadın, doğa, ve LGBTİQ+ düşmanı Erdoğan rejimiyle yakın işbirliği içinde olmamaları gerektiği işaret edildi. Türkiye’deki faşizm ve sömürgecilik pratiklerine ortak olan Avrupa partileri karşısında tutum alınması çağrısında bulunuldu.
SYKP Avrupa’nın yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Haklar ve Özgürlükler için oy kullanalım
Avrupa Birliği (AB) seçimleri başladı. Önümüzdeki dört gün boyunca AB üyesi ülkelerde seçme hakkına sahip olan herkes, yaşadıkları ülkelerden Avrupa Parlamentosu’na (AP) gidecek vekilleri belirlemek için oy kullanabilecek.
Avrupa Parlamentosu (AP) kararları bağlayıcı olmamakla birlikte, Avrupa Birliği’nin yasama organı olarak Birlik politikalarının belirlenmesinde temelli bir role sahip. Birlik pratikte, yürütme organı olan Avrupa Komisyonu tarafından yönetilse de AP üyeleri mevzuatın şekillendirilmesi, onaylanması ve Avrupa Komisyonu’nun denetlenmesi bağlamında belirleyici bir güç sahibi. Dolayısıyla Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonucu, AB’nin temel haklara yönelik yaklaşımını doğrudan etkileyebilecek önemde.
AP seçimleri için yaşadıkları ülkede oy kullanma hakkı olan Türkiye ve Kürdistan’dan göç yoluyla gelen seçmenler de oy kullanacaklar. Doğal olarak AP’ye gönderecekleri milletvekillerini seçerken siyasal, ekonomik, kültürel ve felsefi ölçütlerle hareket edecekler. Ancak seçmenlerin, 2024 seçimlerinde oy kullanırken siyasal partilerin davranışlarında iki kere düşünmelerini gerektirecek sapmaların ortaya çıktığını gözden kaçırmamaları gerekiyor.
Son on yıl boyunca AB üyesi ülkelerin izledikleri küresel politikaların da sonucu olarak, dünyanın geri kalanıyla AB arasında ve AB’nin güneyi ve kuzeyi arasında doğan çelişki ve gerilimlerin yol açtığı olağanüstü sonuçlar, özellikle savaş ve göç, Avrupa siyasetindeki birçok yerleşik kabulü geçersizleştirdi. Avrupa medeniyetinin demokrasi cilası kazınırken, insan ve mülteci hakları, önceki on yıllarda akla bile gelmeyecek ölçüde erozyona uğradı, aşındı, yıprandı ve çiğnenmeleri kural haline geldi. AB’nin taraf olduğu çatışmalar, özellikle Rusya-Ukrayna ve İsrail-Filistin savaşları dolayısıyla da eski kıta bir kez daha barış hakkının egemen devletlerce yaygınlıkla ve sinikçe çiğnenmesinin kural halini aldığı bir militarist iklim altına girerken, kaynaklar giderek daha büyük ölçüde silahlanmaya tahsis edilmeye başladı.
Bu koşullar Türkiyeli ve Kürdistanlı bir göç geçmişinden gelen Avrupalı seçmenlerin AP seçimlerinde oy kullanırken lafla iş, görünüşle gerçek arasında dikkatli bir ayrım yapmalarını, seçimlerinin bir bumerang gibi kendilerini vuracak sonuçlar üretmesinden kaçınmalarını sağlayacak temel değerlerden hareket etmelerini gerektiriyor.
Bu açıdan en önemli üç genel ölçütün ilki geçtiğimiz dönemde göçmenler ve mülteciler de dahil olmak üzere azınlık haklarının daraltılması ve hatta yok edilmesiyle sonuçlanacağı kesin olan Avrupa Ortak İltica Sistemi’ndeki (CEAS) yıkıcı değişikliklere ilişkin aldıkları tutum olacaktır. İkincisi, İsrail’in Filistin’e yönelik işgalci politikaları ve Gazze’deki soykırım savaşına dair takınılan tutumdur. Üçüncüsü ise Rusya Ukrayna arasında devam ede gelen savaşa ve bunun yarattığı militarizasyona yaklaşımdır. Türkiyeli ve Kürdistanlı göç geçmişinden gelen seçmenler oylarını kullanırken, partilerin bu üç hususta nasıl tavır aldıklarını dikkatle incelemelidirler. Yeni iltica yasasını destekleyen, İsrail’in Gazze soykırımından yana tutum alan, Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın devamından yana tutum alıp militarizmi büyüten politikaları savunan güçlerin karşısında saf tutmaları en tutarlı tercih olacaktır.
Öte yandan, Türkiye ve Kürdistanla kültürel, sosyal ve politik aidiyetleri hala önemli ölçüde süre giden seçmenlerin, despotik, Kürt, Alevi, emek, kadın, doğa, ve LGBTİQ+ düşmanı Erdoğan rejimiyle yakın işbirliği içinde, Türkiye’deki faşizm ve sömürgecilik pratiklerine ortak olan Avrupa partileri karşısında tutum almaları elzemdir. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı, demokrasi, eşitlik, özgürlük, hukukun üstünlüğü ve insan hakları için çaba gösteren partilerin AP seçimlerinden başarıyla çıkmasını sağlayacak doğrultuda oy kullanmaları kendi gerçeklikleriyle tutarlı bir seçim olacaktır.
Özcesi Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Avrupa Örgütü, Türkiye ve Kürdistan göç geçmişinden gelen seçmenleri Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, enternasyonalist, emek, barış, insan, doğa, göçmen, mülteci, kadın ve LGBTQ+ haklarından yana, Türkiye’deki otokratik rejimle iş birliğini reddeden, özgür ve eşit emekçilerin dünyası için mücadele eden politik güçleri desteklemeye, demokrasinin, eşitliğin ve özgürlüğün Avrupası için oy kullanmaya çağırıyor.