Yılan hikâyesine dönen Cenevre 2 Konferansı ertelendikçe erteleniyor. Savaş süreçlerinde anlaşmaları, sahada devam eden askeri, siyasi ve ekonomik dengeler belirler. Cenevre 2’nin sürekli ertelenmesinin altında yatan sebepler bunlardan bağımsız değildir. ABD ve müttefiklerinin Suriye muhaliflerine her anlamda desteklerini arttırmalarına rağmen, muhalefetin parçalı duruşu, yerli halkı hükümet karşısında örgütleyememesi, savaşın vekâleten devam etmesi emperyalist güçlerin bir anlamda planlarını bozdu. Bunların yanı sıra ABD; yaşadığı ekonomik kriz, Rusya-İran-Çin karşısında zayıf durması gibi nedenlerle Ortadoğu’daki politikalarda taktiksel değişimler yapmak durumunda kalmaktadır. Cenevre 2’nin her ertelenişi, taraflar arasındaki pazarlıkların yeniden yapılanması anlamı taşıyordu.
Bu süreçte kim kazandı?
Cenevre 2’nin ertelendiği süreçlerde daha çok toparlanan hükümet ordusu, kendileri için stratejik olan Halep, Kalamun gibi bölgeleri önemli oranda muhaliflerin denetiminden çıkardı. Cenevre 2’ye kadar her iki taraf kozlarını en üst boyutta kullanacak. Bu durumda şiddet daha da artabilir. Muhalifler arasında kimi çözülmelerin başlamış olması Esad’ın lehinedir. Esasen Ortadoğu’daki genel gelişmelerin ABD’nin istediği yönde yeterince ilerlememesi Esad’ın elini güçlendirmiştir.
Muhaliflere bölgede en ciddi desteği veren Türkiye bu süreçte yeniden formatlandı. Katar, Suriye ile ilişkilerini yeniden düzenleme eğilimine girdi ve Lübnan ile İran’a heyet gönderdi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile görüşen heyet; Doha’nın Lübnan, Şiiler ve özellikle Hizbullah ile olan tabii ilişkilerine geri dönmek istediğini bildirdi. Katar’ın bu adımı, Mısır’daki Müslüman Kardeşler Cemaati yönetiminin devrilmesi, Suriye dosyasının Katar’dan alınarak Suudi Arabistan’a verilmesi, Katar’ın Libya ve Tunus’taki rolünün geriletilmesinin ardından atıldı (El-Ahbar, İ. Emin).
ABD, Suriye’den sonra saldırmayı düşündüğü ülke olan İran’la şu an için anlaşma yolunu seçmiş görünüyor. Nükleer program üzerine 5+1 ülkeleriyle anlaşmaya varan İran, bu süreçten en başarılı çıkan ülkedir. Anlaştıkları maddelere uyulup uyulmayacağını zaman gösterecek olsa da, İran’ın masaya güçlü oturması onun bölgedeki konumunu güçlendirmiştir.
Bu gelişmeler Cenevre 2’nin de önünü kısmen açmıştır. Ancak Arabistan bu anlaşmadan ve Cenevre 2 sürecinden oldukça rahatsız. Arabistan hâlâ Suriye ve akabinde İran’a saldırı yapılmasının hayallerini kuruyor. Suriye işgalinin en önemli finansörü ve destekçisi olan Arabistan, ABD’ye yeni Suriye politikasından dolayı basınç uygulamak için bu ülkeyle ilişkilerini sorgulayabileceği tehdidini savuruyor. ABD ile ilişkilerinin esastan sarsılma olasılığı yakın zamanda gözükmese de memnuniyetsizlik öne çıkmıştır. Arabistan’ın bu tutumunu mezhepçilikle açıklamak yetersiz kalabilir. Körfez ülkelerinin lideri konumunda olan Arabistan, birçok konuda tek muhatap olmak isteğindedir. “Artık zafer aşamasındayız” diyen Beşşar Esad şu an kendi topraklarında Arabistan ile savaştıklarını ifade etti. Bu algı da gittikçe artmaktadır.
Cenevre 2 muamması
22 Ocak 2014’te yapılması planlanan Cenevre 2 Konferansı için kollar tekrar sıvandı. Suriye ve bölgedeki diğer gelişmelere bakınca bu sefer gerçekleşme olasılığı daha güçlü görünüyor. Dağınık muhalefetin esas belirleyenlerinden, 27 Aralık’a kadar bu süreçte yer alıp almayacaklarını açıklamaları, yer alacaklarsa katılımcı heyetlerini belirlemeleri bekleniyor. Rusya ve ABD’li heyetler 20 Aralık’ta görüşecek. İran her halükârda Cenevre 2’ye katılacak. Hayatı normalleştirme atakları yapan Suriye hükümeti ise bağımsızlıklarına müdahale edilmediği sürece her türlü anlaşmaya hazır olduklarını ifade ederek katılım sağlayacak. Rusya 2014’teki seçimlerde Esad’ın yeniden seçilmesini isteyerek katılacak. Suriye savaşı sürecinde Rojava başarısıyla bölgede en önemli figür haline gelen Kürtler Cenevre 2’de nasıl yer alacak? PYD, bir türlü gerçekleşmeyen Kürt Ulusal Konferansı için çaba harcarken, Barzani engeller oluşturdu. Kürt Konferansı tıpkı Cenevre 2 gibi defalarca ertelendi. PYD ile eşit koşullarda masaya oturmak istemeyen KDP, PYD’yi saf dışı bırakarak Kürt iradesini Cenevre 2’de tek başına temsil etmek istiyor. Ancak bölgedeki açık bir başarı kazanan PYD’nin Cenevre 2’ye katılmasının engellenmesi mümkün görünmüyor.
Türkiye gelinen noktada uyguladığı olağanüstü başarısız dış politikası ile zaten bölgedeki inisiyatifini çoktan kaybetmeye başlamıştı. İran’ın bölgede muhatap alınışı, öne çıkışı Türkiye’yi geriye attı. Cenevre sürecinde etkisiz eleman konumuna gelen Türkiye, yeni alınacak kararları yerine getirmeye dönük bir değişimi önüne koymak durumunda kalacaktır. Bu süreç Türkiye için, ABD tarafından işletilmeye başlamıştı.
Cenevre 2’den beklenen, müzakereler yapılarak Suriye’de silahların susmasıdır. Bu konuda yol alınabilecek mi? Muhaliflerin bir kısmının katılımı yeterli olacak mı? Arabistan ikna edilebilecek mi? El Kaide üzerinde ne kadar yaptırım uygulanabilecek? Esad’ın kalma talebi nasıl karşılanacak? Silahlar susacak mı? Son derece karmaşık bir denklem oluşturan Suriye sürecinde Cenevre 2 kısa sürede silahları susturamayacak gibi gözüküyor.