Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından Ahmed El Şara yönetimindeki güçlerin sürekli saldırısına ve kışkırtmalarından maruz kalan Aleviler, son olarak 23 Kasım Pazar akşamı Suriye’nin Humus kenti yakınlarındaki Zeydal kasabasında bir çift evlerinde öldürülmüş halde bulunması, olayın arkasında Alevilerin olduğu iddia edilmesi, Bedevi aşiretlerine mensup gençlerin çoğunlukla Alevilerin yaşadığı mahallelerde evlere, arabalara ve dükkanlara yönelik saldırı eylemleri gerçekleştirmesi üzerine tüm bu saldırıları protesto etmek için sokağa çıktı.
Alevi toplumunun dini önderlerinden Şeyh Gazal Gazali, mezhepsel, dini ve etnik unsurlara seslenerek, hakikat kelimesini yükseltmek, Suriye halkına karşı uygulanan katliam makinesini ve her türlü terörizmi durdurmak ve Beşşar Esad rejiminin devrilmesinden sonra tutuklanan, çoğunluğu askeri personel olan tutukluları serbest bırakmak için barışçıl gösteriler ve oturma eylemleri yapılması çağrısında bulundu.
Sosyal medyadan da desteklenen çağrı ile gösteri alanlarına toplanan Aleviler, “Suriye halkı birdir” ve “Dinle dünya, dinle… Alevi halkı diz çökmeyecek” sloganları attı, “Tutukluların serbest bırakılmasını” talep eden pankartlar taşıdı.
Hükümet gösterileri engellemek için çağrıya uyanların tutuklanacağı ve çatışmaların çıkacağı yönünde tehdit içeren mesajlar yayınlayıp, açıklamanın son on saniyesinin Şeyh Gazal Gazali’nin sesi olmadığı bahanesiyle barışçıl eylem çağrısını engellemeye çalıştı. Bunun üzerine Alevi İslam Konseyi, açıklamayı Şeyh’in el yazısıyla, mührü ve imzasıyla basılı olarak yayınlamak zorunda kaldı.
Hükümet yanlısı silahlı bir grubun, Alevilerin gösterisine hakaret ederek saldırması üzerine güvenlik güçleri ateş açtı.
Lazkiye ilinin medya ilişkileri sorumlusu Nureddin el-Brimo, Reuters’a yaptığı açıklamada, güvenlik güçlerinin rakip protestocuları dağıtmak için havaya ateş açtığını, kimliği belirsiz saldırganların da sivillere ve güvenlik güçlerine ateş açtığını söyledi. Can kayıplarına ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Alevilere yönelik mezhepsel temizlik
Beşşar Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye’deki Alevi bölgelerinde birçok Alevi kadın ve kız çocuğunun kaçırıldığı, kaçırma olaylarına fidye talepleri olduğu ve ciddi bir soruşturmanın yürütülmediği iddia ediliyor. Bu iddialara mezhepsel temizlik ve toplu intikam suçlamaları da eşlik etmeye başladı. Yetkililer ise sistematik bir hedef gösterme iddialarını reddediyor ve bazı aileleri kaçırma hikayelerini uydurmakla suçluyor.
Reuters’ın yaptığı bir incelemeye göre, Mart ayından bu yana sosyal medya, kayıp Alevi kadınların ailelerinden gelen ve onlar hakkında bilgi isteyen çok sayıda çağrı ve videoyla dolup taşıyor ve neredeyse her gün yeni vakalar ortaya çıkıyor.
BM Suriye Soruşturma Komisyonu, bu yıl artan ihbarların ardından Alevi kadınların kaybolması ve kaçırılması vakalarını araştırdığını, komisyonun sözcüsü, soruşturmalar tamamlandığında BM İnsan Hakları Konseyi’ne bir rapor sunacaklarını açıkladı.
Suriye hükümeti konuya ilişkin yorum talebine yanıt vermeyi reddetti.
Ahmed eş-Şara, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şikayet edildi
Radio France, Cuma günü, 23 Mayıs’ta, Suriye’nin çeşitli mezheplerinden isimlerin yer aldığı “Fransız-Alevi İttifakı”nın, Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar iddiasıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) şikayet ettiğini bildirdi.
Dava dosyasında, çeşitli Suriye azınlıklarından binlerce sivilin hayatını kaybettiği katliamları belgeleyen fotoğraf kanıtları da yer alıyor.
