Sur’da aralarında çocuk, yaşlı ve yaralıların da bulunduğu onlarca aile ile katledilme tehdidi altında bulunuyor. Aileler acilen yaşam koridoru açılmasını talep ediyor.
Sur'da aralarında çocuk, yaşlı ve yaralıların da bulunduğu onlarca aile ile katledilme tehdidi altında bulunuyor. Sur'da mahsur kalanlardan biri olan Emine Abiş'in yeğeni Birgül Çağırıcı, halası ile en son yaptığı görüşmede, kendisine "Çocuğum ile birlikte bu bodrumda öleceğiz. Bu son konuşmamız olabilir" dediğini aktardı. Sur'da mahsur kalan Hülya Erkaplan'ın babası Recep Erkaplan ise kızının yanlarında içecek su dahi olmadığını ve durumlarının çok kötü olduğunu ifade ettiğini aktararak, saldırıların derhal durdurulmasını istedi.
Sokağa çıkma ysağının 83'üncü gününe girdiği Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, sabah saatlerinde başlayan saldırılar gün içerisinde şiddetlenirken, aralarında çocuk, yaşlı ve yaralılarında bulunduğu 200'e yakın sivil bodrum katlarında mahsur kalmış durumda. Saldırıların şiddetlendiği ilçede, bodrum katında mahsur kalan ve her alan ölüm ile yüz yüze olan ailelerden biri de aralarında 3 çocuğun da bulunduğu Abiş ve Tosun ailesi.
Yıllardır Hasırlı Mahallesi'nde ikamet eden Emine Abiş, eşi Cengiz ve 7 yaşındaki çocukları Talat Abiş ile birlikte saldırıların başladığı ilk günden bu yana tank ve top atışlarına rağmen Sur'dan ayrılmadı. Devlet güçlerinin saldırıları nedeniyle evleri yıkılan Abiş ailesi, Remziye Tosun ve 9 yaşındaki çocuğu ile birlikte bir binanın bodrum katına sığınmak zorunda kaldı. Sur'da ailesi ile mahsur kalan Emine Abiş, sık sık yakınlarını telefonla arayarak durumlarının kötüye gittiğini ve her an ölebileceklerini aktararak, durumları hakkında bilgi veriyor.
'Bu son konuşmamız olabilir'
Emine Abiş'in yeğeni Birgül Çağırıcı, halası ile telefon üzeri görüştüğünü ve çatışmalardan dolayı yerle bir olan sokakları tanımakta güçlük çektiğini aktardığını söyledi. Halası ile görüşmelerini anlatan Çağırıcı, "Halam ile en son dün görüştüm. 1 dakikalık bir görüşmeydi. Aşırı top ve silah seslerinden dolayı konuşamıyordu. Bana bir bodrum katında mahsur kaldıklarını ve dışarıya çıkamadıklarını söyledi. Ses tonu bayağı tedirgindi. Cizre'deki vahşet bodrumlarının bir benzerinin Sur'da yaşanabileceği kaygısını taşıyordu ve 'çocuğum ile bu bodrumda öleceğiz. Bu son konuşmamız olabilir' diyordu" şeklinde konuştu.
'Can güvenliğimiz yok nasıl çıkalım'
Yakınlarının "can güvenliğine" ilişkin Valilik ve emniyete dilekçe yazdıklarını ifade eden Çağırıcı, "Valilik ve emniyet bize 'telefon numarasını verin, biz onlara ulaşacağız ve farklı bir yere gelmelerini söyleyeceğiz, onları oradan alırız' diyorlar. Ancak bunlara rağmen can güvenliklerini sağlamıyorlar" diyerek tepki gösterdi. Valilik ve emniyetle yaptıkları konuşmaları halasına ilettiğini belirten Çağırıcı, halasının ise kendisine "Burada sürekli havan topu atılıyor ve evler yıkılıyor. Biz top atışlarından dolayı bodrumdan çıkamıyoruz, nasıl farklı bir yere gidebiliriz ki? Üstelik can güvenliğimizi de vermiyorlar" yanıtını verdiğini aktardı.
Cizre'de "vahşet bodrum"larında mahsur kalan yaralıları kurtarmak üzere giden barış annelerinin polislerin saldırısına maruz kaldığını hatırlatan Çağırıcı, "Beyaz bayraklarla çıktıkları zaman ölmeyecekleri anlamına gelmiyor. Yani can güvenlikleri yok ve vermiyorlar da" diye belirtti.
'İkinci bir Cizre vakası yaşanmasın'
Çağırıcı, ikinci bir Cizre vakasının yaşanmaması için sıkıyönetim uygulamalarının derhal durdurulması gerektiğini kaydererek, "insani yaşam koridoru"nun açılarak mahsur kalan ailelerin çıkartılmasını istedi. Sur'da mahsur kalan yurttaşlardan biri de 25 yaşındaki Hülya Erkaplan. 11 Aralık'ta ikinci sıkıyönetim uygulamaları ilan edilmeden önce yaşlı yengesinin durumunu sormak için kızının Sur'a gittiğini belirten baba Recep Erkaplan, kızının saat 16.00'da tekrar sıkıyönetim uygulamalarının ilan edileceğini bilmediği için mahsur kaldığını söyledi. Yengesinin evinin tank ve top atışlarından dolayı yıkıldıktan sonra kızının bir bodruma sığınmak zorunda kaldığını, yengesinin ise o esnada bir aileyle Sur'dan çıktığını aktaran baba Erkaplan, kızıyla en son 3 gün önce görüştüğünü aktardı.
Baba Erkaplan, "Kızım bana yanında 7-8 tane kadın, yaklaşık 10 tane çocuk ve 3 yaralının olduğunu söyledi. Bir bodrumda mahsur kaldıklarını, yanlarında içecek su bile olmadığını ve durumlarının çok kötü olduğunu aktardı" diyerek durumları hakkında bilgi verdi. Baba Erkaplan, kuşatma ve soykırım saldırılarının bir an önce sonlandırılmasını istedi. (DİHA)