SEÇTİKLERİMİZ-“Yasağın kalkmasıyla, Sur içinde Lalebey Mahallesini geziyordum. Günlerdir Sur kapısında polis bariyerleri önünde merakla bekleyen kalabalık, yasağın kalkmasıyla evlerine koşmuştu. Büyük Sur göçünün ardından boş kalan sokaklarda yeniden insanlar görmek beni sevindiriyordu. “
Yasağın kalkmasıyla, Sur içinde Lalebey Mahallesini geziyordum. Günlerdir Sur kapısında polis bariyerleri önünde merakla bekleyen kalabalık, yasağın kalkmasıyla evlerine koşmuştu. Büyük Sur göçünün ardından boş kalan sokaklarda yeniden insanlar görmek beni sevindiriyordu. Gün boyu süren yıkıntı temizliğine ara veren kadınlar kapı önlerinde oturmuş, hasar tespit yapıyorlardı; mahallede kimin evinin hasarı daha fazla, kimin ne eşyası çalınmış…Günler süren yasağın kalkmasına en çok çocuklar seviniyor, yıkıntıların arasında bisiklet sürüyor, saklambaç oynuyorlardı. Fotoğraf çekerken bir kadın bana doğru yaklaştı ve hikayesini anlatmaya başladı; “Evim ne halde görsen anlarsın. Yasak gelince annemi yanıma aldım, ona bir ev tuttum. Şimdi annem evini bu halde görse kahrolur. Ona anlatamıyorum.” Yeni evin kirasını ödediği için de evden çıkamıyordu. Zaten annesinin eski evlerinin halini görmesini de istemiyordu. Evini neden terkettiğini sordum. “Herkes gidince bende çıktım. Çocuklarım korkuyordu seslerden. Ama yapamadım. Bizim paramız yok, kira veremem ki ben. Burada tandır var, ekmeğimi yapıyorum. Kira vermiyorum. Annem her gün beni evime götür diyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Eve gelip temizlik yaparım, yavaş yavaş eşyalarımı taşırım, zaten yasak gelice apar topar çıktık Sur’dan. Çok eşya götüremedik.”
Her halinden çıkmazda olduğu hissediliyordu. Yaşlı annesi, evin bu halini görmesin diye çabalıyor ve çaresizce evin içinde dolaşıyordu. Bir poşetin içinde bir perde getirmişti, ama büyük bölümü zarar gören evde perdeyi asacak bir pencere kalmamıştı. Hikayesini anlatırken sanki yeniden yaşıyordu. Sonra yeniden dışarı çıktı ve yaşlı komşusuna “xalti te çikir?” (Teyze sen ne yaptın?) dedi. Yaşlı kadın da güldü. Polisin baskın yaptığı evinde, kapı kilidinin göbeği kırılmış, kapıyı açmaya çalıyordu. Gülerek “Ne yapayım, eve bi bakayım dedim ama kapıyı açamadım.” dedi. Yan komşusunun kızı duvardan atlayıp kapıyı açtı. Kendi aralarında gülüşmeye başladılar. Çünkü onlara kalan sadece buydu. Birkaç gün önce, ilk yasaktan sonra Sur’dan Bağlar’a göç etmek zorunda kalan üç ailenin yaşadığı bir gecekonduya misafir olmuştum. Maddi imkanları yeterli olmadığı için, üç aile güçlerini birleştirip bu eve taşınmıştı. Onlar da gülerek yasaklı bölgede kalan evlerine yeni aldıkları eşyalarının taksitlerini hala ödediklerini anlatıyordu. Filiz teyze “Çamaşır makinesini sadece bir kere kullandım, güle güle bombalasınlar.” diyordu. Belki de gülmek, gerçekten devrimci bir eylemdi ve onlar yaşananlara kahkahalarla gülüyorlardı…
(Bu yazı, duvarinotesi1.org'da yayınlanmıştır)