Türkiyeli antisiyonist Yahudilerin sesi olan AVLAREMOZ gazetesinin dünkü haberine göre,Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği (IAGS – International Association of Genocide Scholars), oy çokluğu ile kabul ettiği kararda, İsrail’in eylemlerinin soykırım suçunun yasal şartlarını sağladığını açıkladı (Avlaremoz, kısa süre önce de, Yuval Abraham’ın +972 Magazine’de yayımlanan bir haber-yazısını çevirerek, ” İsrail ordusunun veri tabanı Gazze’de ölenlerin en az %83’ünün sivil olduğunu gösteriyor” diye duyurmuştu).
IAGS’in Gazze’deki Duruma İlişkin Kararı şöyle:
7 Ekim 2023’te Hamas tarafından gerçekleştirilen ve uluslararası suç teşkil eden korkunç saldırıdan bu yana, İsrail hükümetinin sistematik ve yaygın insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve soykırım işlediğini; bunların arasında Gazze’deki sivillere ve sivil altyapıya (hastaneler, evler, ticari binalar vb.) yönelik ayrım gözetmeyen ve kasıtlı saldırılar bulunduğunu; ve BM’nin resmi tahminlerine göre bu karar tarihi itibarıyla Gazze’de 59.000’den fazla yetişkin ve çocuğun öldürüldüğünü,
Bu suçların, binlerce kişinin enkaz altında gömülü ya da ulaşılamaz durumda kalmasına ve büyük ihtimalle hayatını kaybetmesine yol açtığını,
Bu bombardıman ve diğer şiddet eylemlerinin 143.000’den fazla kişiyi yaraladığı ve birçoğunu sakat bıraktığını,
İsrail hükümetinin Filistinlilere yönelik eylemlerinin işkenceyi, keyfi gözaltıları, cinsel ve üreme temelli şiddeti; sağlık çalışanlarına, insani yardım görevlilerine ve gazetecilere yönelik kasıtlı saldırıları; ve nüfusun hayatta kalması için gerekli olan gıda, su, ilaç ve elektriğin kasıtlı olarak engellenmesini içerdiğini,
İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki 2,3 milyon Filistinlinin neredeyse tamamını defalarca zorla yerinden ettiğini ve bölgedeki konut altyapısının yüzde 90’ından fazlasını yıktığını,
Bu suçların sonuçlarının tüm ailelerin ve çok kuşaklı Filistin topluluklarının yok edilmesi olduğunu,
İsrail’in okulları, üniversiteleri, kütüphaneleri, müzeleri ve arşivleri –Filistinlilerin kolektif varlığının ve kimliğinin devamı için hayati olan kurumları– yok ettiğini,
İsrail’in 50.000’den fazla çocuğu öldürdüğünü veya yaraladığını ve bir grubun önemli bir kısmının bu şekilde yok edilmesinin soykırım teşkil ettiğini; Gambiya v. Myanmar davasında altı ülkenin (Kanada, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda ve Birleşik Krallık) Uluslararası Adalet Divanı’na sundukları ortak beyanla vurguladığını, (bu beyanda “çocukların Soykırım Sözleşmesi tarafından korunan grupların önemli bir kısmını oluşturduğu, çocukların hedef alınmasının da bir grubu kısmen ya da tamamen yok etme niyetinin göstergesi olduğu; herhangi bir grubun varlığının çocuklara bağlı olduğu, çünkü çocukların yok edilmesi durumunda grubun kendini yeniden üretemeyeceği” ifade edilmiştir.)
İsrail hükümet yetkililerinin, savaş kabinesi bakanlarının ve üst düzey ordu mensuplarının “yok etme niyeti”ni açıkça beyan eden açıklamalar yaptığını; Gazze’deki Filistinlileri toptan düşman ve “insan hayvanlar” olarak nitelediğini; Gazze’ye “azami zarar verme”, “Gazze’yi dümdüz etme” ve “Gazze’yi cehenneme çevirme” niyetlerini dile getirdiklerini,
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, mevcut ABD Başkanı’nın Gazze Şeridi’ndeki tüm Filistinlilerin zorla sürülmesini ve geri dönüş hakkının reddedilmesini öngören planını onayladığını; BM İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki Soruşturma Komisyonu Başkanı Navi Pillay’in ise bunun etnik temizlik anlamına geldiğini söylediğini,
Tarım alanlarının, gıda depolarının, fırınların kasıtlı olarak yok edilmesi ve gıda üretimini engelleyen diğer şiddet eylemlerinin, insani yardımların engellenmesi ve kısıtlanmasıyla birlikte, Gazze’de Filistinlilerin açlığa mahkûm edilerek yaşanmaz koşulların kasıtlı şekilde dayatıldığını gösterdiğini,
21 Kasım 2024’te Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında, 3 Mart 2021’de başlatılan ve 13 Haziran 2014’ten bu yana Filistin topraklarında işlenen suçlara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, en az 8 Ekim 2023’ten itibaren Gazze Şeridi’nde sivillerin aç bırakılması, sivillere yönelik saldırıların kasten yönlendirilmesi, cinayet ve zulüm suçlamalarıyla tutuklama emri çıkardığını,
İsrail’in 7 Ekim saldırısına ve ardından gelen rehin alma olaylarına verdiği yanıtın yalnızca bu eylemlerden sorumlu Hamas grubuna değil, tüm Gazze halkına yöneltildiğini,
Uluslararası Adalet Divanı’nın Güney Afrika v. İsrail davasında Ocak, Mart ve Mayıs 2024’te aldığı üç geçici tedbir kararında, İsrail’in Gazze’deki saldırılarının soykırım teşkil etmesinin makul olduğunu tespit ettiğini ve İsrail’in soykırıma doğrudan ve açık kışkırtmaları önlemek ve cezalandırmak ile Gazze’deki sivillere insani yardım sağlanmasını temin etmek için tüm imkânlarını seferber etmesini emrettiğini,
Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Forensic Architecture, DAWN, B’Tselem ve İnsan Hakları İçin Hekimler gibi önde gelen uluslararası hukuk örgütleri ve BM organlarının, ayrıca İşgal Altındaki Filistin Topraklarında İnsan Hakları Özel Raportörü’nün kapsamlı araştırmalar yürütüp İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğini teyit eden raporlar yayımladığını,
İsrailli, Filistinli, Yahudi ve diğer akademisyenlerden; Holokost ve Soykırım Çalışmaları ile Uluslararası Hukuk alanında çalışan uzmanların İsrail hükümetinin ve ordusunun eylemlerinin soykırım teşkil ettiği sonucuna vardığını,
Uluslararası sivil toplumun, devletleri Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye teşvik ederek ve destekleyerek soykırımı önleme sorumluluğu taşıdığını,
Bir gruba karşı alınan sözde güvenlik önlemlerinin çoğu zaman kitlesel katliam ve soykırım için bahane olarak kullanıldığını ve bu vakada da aynı şekilde işlediğini,
Bütün bunları dikkate alarak, Uluslararası Soykırım Bilimcileri Derneği (IAGS):
İsrail’in Gazze’deki politika ve eylemlerinin, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin (1948) II. Maddesi’nde tanımlanan soykırım suçunu oluşturduğunu ilan eder.
İsrail’in Gazze’deki politika ve eylemlerinin, uluslararası insancıl hukukta ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsü’nde tanımlandığı üzere savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olduğunu ilan eder.
İsrail hükümetini, Gazze’deki Filistinlilere karşı işlenen soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suç niteliğindeki tüm eylemleri – çocuklar da dahil sivillere yönelik kasıtlı saldırılar ve öldürmeler; aç bırakma; insani yardım, su, yakıt ve nüfusun hayatta kalması için gerekli diğer unsurların engellenmesi; cinsel ve üreme temelli şiddet; ve zorla yerinden etme – derhal durdurmaya çağırır.
İsrail hükümetini, Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği geçici tedbir kararlarına uymaya çağırır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin taraf devletlerini, yükümlülüklerini yerine getirmeye, Mahkeme ile işbirliği yapmaya ve hakkında tutuklama emri çıkarılan kişileri teslim etmeye çağırır.
Tüm devletleri, İsrail ve Filistin bağlamında uluslararası hukuktan, özellikle Soykırım Sözleşmesi’nden, Silah Ticareti Antlaşması’ndan ve uluslararası insancıl hukuktan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyi sağlayacak politikalar izlemeye aktif biçimde teşvik eder.
İsrail hükümetini ve diğer tüm Birleşmiş Milletler üyelerini, Gazze halkına demokrasi, özgürlük, onur ve güvenlik sağlayacak bir onarım ve geçiş dönemi adalet sürecini desteklemeye çağırır.
28 Temmuz 2025 itibarıyla güncellenmiştir
31 Ağustos 2025’te kabul edilmiştir
Kararın İngilizce orijinal metni için bkz: Genocide Scholars