Türkiye’nin en karalık dönemlerinden biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi’nin bugün yıl dönümü. 12 Eylül’ün üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen ruhunun iktidarda olduğu aşikar… Siyasi partilerin ve siyasilerin 12 Eylül’e dair yapmış oldukları açıklamaları sizler için derledik.
SiyasiHaber
Türkiye'nin en karanlık dönemlerinden biri olan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi, gittikçe toplumsallaşan sosyalist güçleri, sendikaları ve güçlü bir çıkış yapan Kürt hareketini hedef aldı. Darbenin hedef ve amaçları darbe sonrası tüm hükümetler tarafından uygulandı. 12 Eylül üzerinden geçen 40 yılda hükümete gelen siyasi partiler ve koalisyonlar ne Darbe Anayasası’ndan vaz geçti ne de Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) gibi kurumlarından. 12 Eylül’ün mirası işkence, kötü muamele ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller gündemden düşmezken, Kürt sorununda çözümsüzlük süreklilik alan bir çatışma haline dönüştü.
Siyasi partilerin ve siyasilerin 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne dair yapmış oldukları açıklamalar:
HDP: AKP-MHP iktidarı 12 Eylül'ün ruhunu devam ettiriyor
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 12 Eylül askeri darbesinin 40'ıncı yıl dönümüne dair yazılı açıklama yayımladı. Darbenin üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen etkilerinin hissedildiği belirtilen açıklamada, "Halk iradesinin gasp edildiği, demokrasi ve insan hakları normlarının rafa kaldırıldığı, ülke yönetiminin cebir yoluyla ele geçirildiği bu darbe, 40 yıl geçmesine rağmen etkisi ve sonuçları bugün de hissedilen büyük bir yıkım ortaya çıkardı" diye belirtildi.
12 Eylül askeri darbeden sonra yaşanan hak ihlallerine yer verilen açıklamada, "12 Eylül askeri darbesinden sonra kamuda çalışan 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, DGM tarafından açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi. Yöneticilerin 'emri' ile haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı. 388 bin yurttaşa pasaport verilmedi, 30 bin kişi çalıştığı kurumlardan ihraç edildi, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi mülteci olarak yurt dışına gitmek zorunda kaldı, 300 kişi kuşkulu bir şekilde, 171 kişinin ise işkenceden öldüğü belgelendi. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu, 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi" hatırlatması yapıldı.
'Tek adam'
Açıklamanın devamında şunlara yer verildi: "12 Eylül askeri darbesi sonucunda ortaya çıkan bu tablo ve oluşan büyük insani maliyet, bugün de hakim kılınmaya çalışılan siyasi ve toplumsal atmosferi anlamak açısından elzemdir. Temel hak ve özgürlüklerin gasp edilerek, otoriter ve hukuk tanımaz bir yönetimin hakim kılınması ve bütün yetkilerin 'tek adam'da toplanması açısından, 12 Eylül darbesinin bugün daha katmerli bir şekilde devam ettirildiğini göstermektedir. Sadece yüzbinlerce gözaltı, işkence, tutuklama, sürgün, idam, faili meçhul ve yargısız infazlardan ibaret olmayan bu darbe, aynı zamanda Kürt halkının, Alevilerin, kadınların, emekçilerin maruz kaldığı adaletsizliğin, hukuk dışı uygulamaların devamlılığı; işçi haklarının gaspı, sendikasızlaştırma, sömürü, örgütlenme, toplantı ve gösteri hakkının gaspı, düşünce, ifade, haber alma ve iletişim özgürlüklerinin çiğnenmesinin yarattığı tahribatı göstermesi açısından da bugünkü AKP-MHP yönetiminin aynasıdır.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK): Kötülüğü yenecek, geleceği birlikte inşa edeceğiz
HDK, "12 Eylül küresel ölçekte bir hamlenin Türkiye'deki izdüşümüdür" başlıklı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Tek adam rejimi kuruluştan itibaren Anadolu halklar birlikteliğine karşı sürekli suç üretme pratiğine girmiş, varlığını ancak gerçekleştirdiği katliamlar silsilesi sağlayabildiğini göstermiştir. Rum, Ermeni katliamları, Kürtlere ve Alevilere uygulanan katliam ve asimilasyon politikaları inşa edilmek istenen homojen ulus kültürünün uygulamaları olmuştur. Türklük inşası, kültürel çoraklaşma pahasına, Anadolu ve Mezopotamya halklarının; Türkmen, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkes, Arap, Süryani, Keldani vd. halkların kırımı üzerine gerçekleştirilmiştir. Halen Türkiye'de yaşayan bir kimse vatandaşlık hukukuna dayanarak kendini güvende hissedememektedir. Tek adamlıkla güvencesizlik bir yönetim-iktidar modeline dönüştürülmüştür. Halkın seçme ve seçilme hakkı 10 yılda bir darbe uygulamaları ile göstermelik demokrasi boyutundadır. Meclisler kapitalizm inşasında birer birer lağvedilirken halkların zihninde kendi seçtiği meclise de güvenmeme duygusu uyandırmış, demokrasi inancı yok edilmiştir. Devlet suç işlemiş, 'beka sorunu' bahanesiyle tüm bu insanlık suçlarıyla yüzleşmekten uzak durmuştur. 12 Eylül rejim ve zihni ile mücadeleyi yoldaşlarımızdan ve Anadolu, Mezopotamya halklarının direnç kültüründen aldığımız gelenek ve güçle gerileteceğimize ve halkların demokratik geleceğini, tarihimizle yüzleşerek birlikte inşa edeceğimize güvenimiz tamdır. Kötülüğü yenecek, geleceği birlikte inşa edeceğiz"
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partsi (SYKP): 12 Eylül'de hayatını kaybeden bütün yoldaşlarımızı saygıyla anıyoruz
12 Eylül Askeri Darbesi'ne dair açıklamalarda bulunan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partsi (SYKP) Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, şu ifadeleri kullanıdı: "12 Eylül Askeri Darbesi’nin bugün 40.yıl dönümü. Bugün kurulmakta olan faşizmin kurumsallaşmasının temelleri bundan 40 yıl önce Kenan Evren tarafından atıldı. İşte o gün Kenan Evren tarafından atılan temeller bugün Recep Tayyip Erdoğan iktidarı tarafından sürdürülüyor ve onun tarafından artık neredeyse geri dönüşsüz bir şekilde kurumsallaştırılıyor. Bu sebeple, emekçilerin, aydınların, kadınların, gençlerin ve öğrencilerin en böyüyk görevi, hem 12 Eylül faşist darbesiyle hesaplaşmak hem de bugün kurumsallaşmakta olan faşizme karşı demokratik direniş cephesini kurmaktır. Bu vesileyle 12 Eylül'de hayatını kaybeden bütün yoldaşlarımızı saygıyla anıyoruz."
78’liler: Darbecilerle suç ortaklığını reddedelim
78’liler Girişimi, 12 Eylül askeri darbenin 40’ıncı yıl dönümü dolayısıyla Ankara’da Birleşik Metal İşçileri Sendikası Anadolu Şubesi’nde yapmış olduğu basın toplantısında söz alan 78’liler Girişimi Sözcüsü Ramazan Gezgin, Türkiye'nin 12 Eylül darbesiyle hesaplaşamadığını belirterek, “Türk tipi tekçi rejim, 12 Eylül rejiminin zemini üzerinde gelişti. Türkiye 12 Eylül darbesiyle hesaplaşamayınca, ne oldu, ne oluyor, açıklayalım. Meclis devre dışı edildi. Devleti Erdoğan sözcülüğünde, dar bir ‘derin/oligarşik muktedirler’ yönetiyor. İçeride ve dışarıda, anti Kürt, ‘beka’ aldatmacasıyla, hileli yönlendirmelerle, ayrıştırma, bölme, kayyım ve savaş politikalarıyla yürünüyor” dedi.
Yeşil Sol Part: Darbelere karışı sesimizi yükseltiyor ve mücadelemizi sürdürüyoruz
"12 Eylül bügün de iktidarda" başlığı ile yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 12 Eylül 1980’de ülkemiz, tarihinin en büyük, en kanlı, askeri darbesiyle sarsılmıştı. Yönetime el koyan askerler, sivil siyasetin bütün kurumlarını, başta meclis olmak üzere, sendikaları, demokratik kitle örgütlerini ve siyasi partileri kapatarak, hukuk dışı her türlü eyleme imza attı. Binlerce insan gözaltına alınarak, tutuklanarak işkenceden geçirildi ve hukuksuz olarak sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. Bu hukuksuz yargılamalar sonucunda, onlarca insan idam edilerek, binlerce insan uzun yıllar kötü koşullarda işkenceye tabi tutularak cezaevlerine kapatıldı. Bu ülkenin yetiştirmiş olduğu önemli sayıda akademisyen, öğretmen ve değişik mesleklerden binlerce insan da görevlerinden el çektirildi, kamudan tasfiye edildi. 12 Eylül askeri darbe sürecinde inşa edilen rejim ve darbe anayasası ile tüm demokratik kazanımlar bir çırpıda ortadan kaldırıldı. Korku, baskı ve zulüm hükümdar oldu.
40 yıldır ne değişti?
12 Eylül koşullarında yaşamış olduğumuz hukuk tanımaz uygulamaları aratmaz işlerin, AKP eliyle yapılmakta olduğu bir dönemden geçiyoruz. Binlerce insan, hakkında mahkeme kararı olmaksızın KHK’lar ile kamudan ihraç edildi, halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanları görevden alındı, yerlerine kayyum atanarak halkın iradesi yok sayıldı. Askeri darbe dönemlerinde olabilecek ne varsa hepsi eksiksiz ve pervasız bir şekilde tek adam rejimi döneminde de yapılmaya devam ediyor. Biz, bütün bu tabloyu 40 yıl önce de yaşamıştık ve hala yaşıyoruz. Ne 12 Eylül’ün yarattığı mağduriyetler giderildi ne de OHAL dönemi ve sonrasında yaşatılan mağduriyetlere bir son verildi. Yeşil Sol Parti olarak; bu anlayışın yerine eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojik ve demokratik bir rejim inşa edilmeden, 12 Eylül ile hesaplaşmanın yapılamayacağını biliyor ve mücadeleye devam ediyoruz.
Türkiye İşçi Partisi (TİP): 12 Eylül ve onun çocuğu Saray Rejimi'yle mutlaka hesaplaşacağız
"12 Eylül askeri darbesinin üzerinden 40 yıl geçti ama darbeci anlayış, dincileşme, yasaklamalar, işçi haklarının gaspı, özelleştirmeler, muhalifler üzerindeki baskı ve tutuklamalar AKP iktidarıyla artarak sürüyor. 12 Eylül ve onun çocuğu Saray Rejimi'yle mutlaka hesaplaşacağız."
İnsan Hakları Derneği (İHD): 12 Eylül'ün 40.yılında ne darbe ne dikdatörlük
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin, 12 Eylül askeri darbesinin 40’ıncı yıldönümünde, darbe duyurusunun yapıldığı Elmadağ’da bulunan TRT Radyosu binası önünde yapılan açıklamada, "Darbeleri önlemek için yapılması gereken bellidir; darbe kurumlarını kapatmak, darbecileri ve bu vesile ile işlenen her tür suçu cezalandırmak, hak ve özgürlükleri evrensel ölçülerde genişletmek, baskıdan kurtarmak, demokratik ve özgürlükleri esas alan bir Anayasa yapılması, hak ihlallerine neden olan yasaların ve sonuçlarının kaldırılması, demokratikleşme yanında barışı sağlamak ve kurumsallaştırmak."
Türk Tabipler Birliği (TTB): 40 yıldır bitirilmeyen salgın
"40 yıldır bitirilemeyen, ülkeyi ve halkımızı kemirmeye devam eden salgın: 12 Eylül" başlıklı açıklamada, "12 Eylül 1980’de doğanlar, bugün 40 yaşında. O yıl tıp fakültesine girenler, bugün 33-34 yıllık hekim. Gençler böyle bir tarihi bilmiyor, yaşı uygun olanların önemli bir kısmı unuttu bile. Oysa 24 Ocak 1980 ekonomik kararlarının uygulanabilmesi ve benzer diğer ülkelerde olduğu gibi toplumsal yaşantının da bu uygulamalarla çelişmeyen hale getirilebilmesini hedefleyen askeri darbe, kendisinden sonra gelen iktidarlar aracılığıyla daha da geliştirildi" ifadelerine yer verildi. Artık demokrasi, adalet ve laiklikten söz etmenin mümkün olmadığına dikkat çekilen açıklamada, "Sağlık hizmetleri, eğitim, çalışma yaşamı da toplum yararı gözetilmeden yapılandırılmış durumda. Eşitsizlikler, yoksulluk ve yolsuzluk zaman içinde daha da arttı. Ancak, tarihsel olarak biliyoruz ki yaşadıklarımız da bunları savunan ve uygulayan iktidarlar da değişmez değildir. Aydınlık, sağlık ve barış dolu yarınlar, uluslararası hekimlik değerlerini yaşama geçirmek ve karanlık günleri geride bırakmak için Türk Tabipleri Birliği dün olduğu gibi bugün de 12 Eylül rejimine karşı çıkmaya devam edecektir" denildi.