Sinop Nükleer Karşıtı Platformu 5 Haziran Dünya Çevre günü için sermayenin kalkınma senaryoları adı altında yarattığı ekolojik krize karşı basın açıklaması gerçekleştirdi.
Sinop Nükleer Karşıtı Platformu tarafından 5 Haziran Dünya Çevre günü için basın açıklaması yapıldı.
Açıklamada doğanın talanına ilişkin vurgulamalar yapılırken verilen ekoloji mücadelesine değinilerek “kapitalizmin yarattığı ekolojik krizler derinleştikçe, gelecek için çözüm arayışları ekoloji politik perspektifi ile kapitalizme karşı yaşamın yeniden inşasını, dayanışmayı, toplumsal örgütlenmeyi sağlamaya mecburuz.” ifadeleri yer aldı. Yapılan açıklamada AKP iktidarı ve ortaklarının ekolojik talana dönük uygulamalarına karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği belirtildi.
Sinop NKP’nin açıklaması şöyle:
“Bu gün 5 Haziran Dünya Çevre Günü! Bundan 49 yıl önce; 1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, “5 Haziran Dünya Çevre Günü” olarak kabul edildi. Geçtiğimiz yıllarda, “İnsanları doğaya bağlama” teması ile temiz bir ortamın insanlığa sağladığı temiz gıda güvenliği ve gelişmiş sağlıktan, Ekonomik ve Ekolojik yaşamı sağlamaya, su temini ve iklim istikrarına kadar geniş faydalara dikkat çekilmişti.
“Covid-19 kapitalist sistemin yarattığı ekolojik krizlerden biridir”
Ancak; son 15 aydır küresel olarak yaşanan COVID-19 salgını ulusal ve bölgesel sınırları yerle bir ederek tüm gezegene yayıldı! Koronavirüs’ün yayıldığı ülkelerde devletler süreci tedavi edici yöntemleri, sokağa çıkma yasakları ve karantina ile yönetmeye; insanları bulundukları binalara, beton yapılarının içine ve bireyselliğe hapsederek aşmaya çalışmaktadırlar. Bedelini de yoksul halklar ödemektedirler. Sürecin başlamasından buyana Onbeş ayda ülkemizde 47.900’den fazla insanımız Covit -19 bulaşı nedeniyle hayatını kaybetti. Hastanelerimizin yoğun bakım üniteleri hastalarımıza yetmez oldu.
Ülkemizde Küresel Covid-19 salgını dolayısıyla toplumun; sosyal, psikolojik, ekonomik ve ekolojik açıdan büyük sıkıntılar yaşadığı bir dönemde; salgınla mücadele edemeyen, ekonomik çöküntü içinde çıkış bulamayan siyasal iktidar, çareyi salgını fırsata dönüştürmekte buldu. Yaşamakta olduğumuz salgın, aynı zamanda kapitalist sistemin yarattığı ekolojik ve ekonomik krizlerinden biridir.
Bu nedenle de, kapitalizmin yarattığı ekolojik krizler derinleştikçe, gelecek için çözüm arayışları ekoloji politik perspektifi ile kapitalizme karşı yaşamın yeniden inşasını, dayanışmayı, toplumsal örgütlenmeyi sağlamaya mecburuz.
“Sermayeden yana ekonomik paketler”
Ülkemizde toplumun beklentisinden uzak, tamamen sermayeden yana ekonomik paketler açıklandı. Siyasal İktidar Kanal İstanbul Projesi konusunda inatçı tavrını sürdürmektedir. SİT alanları ve tarımsal alanlar kullanıma açılıyor, Salda Gölü Millet Parkına dönüştürülmek isteniyor. Karadeniz bölgesinde yer altı varlıklarımız uluslararası şirketlere peşkeş çekiliyor, Siyanürle Altın madenciliğinin önü açılarak yaşam alanlarımız yok edilmeye çalışılıyor. Derelerimiz beşli çetenin isteği konusunda yağmalanmasına izin veriliyor. Ülkemizin tarihi değerleri kapitalizmin çıkarları uğruna yok ediliyor. Kıyılarımızda gereksiz ve yasalara aykırı yapılaşmalar sürdürülüyor. Ülkemizin Kuzeyinde Sinop İnceburun Yarımadasında Güneyde de Mersin/Akkuyu’da gelişmiş ülkelerin kendi ülkelerinde yapmak istemedikleri ama ülkemizde yapılmasını planladıkları Nükleer Santraları bize dayatmaktadırlar.
Uyguladığı, antidemokratik, gerici ve baskıcı politikalar ile sermayenin karşısında verdiğimiz mücadeleleri, bir tehdit olarak gören hükümet; siyasi mantığa sığmayan, ahlak dışı bir anlayışla halkların üstündeki Faşist baskıyı arttırmanın yanında Demokrasinin teminatı olan kurumlara saldırısını sürdürüyor.
Ekolojik kriz nükleer karşıtı mücadele!
Çernobil’de havamızı, Fukuşima’da suyumuzu kirleten çok zor ve yakıcı günlerden geçtik/geçiyoruz. Faşizm kurumsallaşıyor. Yerel halkın itirazlarına rağmen bir nükleer belası başımıza musallat edilmiş durumda. Türkiye’nin cennet köşelerinde; Akkuyu’da Nükleer Santral inşaatı devam ediyor, Sinop’ta ise yapılması planlanıyor. Yani Türkiye adım adım bir Nükleer bataklığa sürükleniyor. Siyasal iktidar Hayati önemdeki bu konuda karar alırken her türlü hukuksal süreçten kaçıyor. Nükleer santralleri Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine tabii kılan yargı kararlarını, dahası yaşamı yok sayıyor. Yargı kararlarının aksine Nükleer kazalara bile gerek kalmadan sadece atıkları ile yaşamı, tüm canlıları yüzlerce yıl radyasyonla yok edecek santrallara izin ve ruhsat süreçlerinde yasal muafiyetler tanımaya devam ediyor.
Değerli Basın Emekçileri Sevgili dostlar;
Dünyada varolan reaktörlerin hiç birinde Nükleer atık sorunu çözümlenememiştir. Çünkü bunun çözümü pahalı ve riskli bir iştir. Ülkemizde yapılması planlanan Akkuyu Nükleer ve Sinop Nükleer Güç Santralleri ile ilgili imzalanan ön anlaşmaların hiç birinde atıkların çözümünden söz edilmiyor.
Artık Türkiye Nükleer Santraller konusunda bir iç muhasebe yapmak zorundadır.
Değerli Basın Emekçileri Sevgili dostlar;
Sinop İli, Abalı köyü, İnceburun Yarımadası mevkiinde EUAŞ İnternational ICC Merkezi Jersey Adaları Türkiye Merkez şubesi tarafından yapılması planlanan Sinop Nükleer Güç Santrali ÇED Olumlu raporu veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hakkında Samsun 3. İdare Mahkemesine açmış olduğunuz davanın Bilirkişi incelemesi çalışmaları 07 Haziran 2021 Pazartesi günü İnceburun Yarımadasının içinde kyerleşik olan Sinop Üniversitesi Uygulama Otelinin bahçesinde yapılacağı ilan edilmiştir. Bilirkişi olarak görevlendirilen 15 bilim insanının 8 tanesine tarafsız olmadıkları ve Akkuyu Nükleere destek verdikleri ve Nükleer Santralleri savundukları, yandaş medya kanallarında Akkuyu Nükleeri övdükleri gerekçesiyle Yüce Yargı’yı olumsuz etkileyeceklerini düşünüyoruz. Bu nedenle itirazlarımız devam etmektedir.
Bilirkişi ve Mahkeme Heyeti 07 Haziran 2021 günü saat 11.00 de belirlenen alanda olacaktır. Bu nedenle ÇED Olumlu kararına karşı itiraz eden dostlarımızla birlikte 07 Haziran 2021 günü itirazlarımızı mahkeme önünde de ifade etmek üzere saat 10.00 da Uğur Mumcu meydanından Bilirkişi çalışmalarının yapılacağı Sinop Üniversitesi Uygulama Otelinin önüne birlikte gideceğiz. Nükleer karşıtı olan tüm Sinopluları bizimle birlikte Santral alanına gelmeleri için davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki biz çocuklarımıza ve torunlarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için alanlarda olacağız.
Nükleer Santrallere, Nükleer Teknoloji Merkezlerine, Nükleer Atık Depolarına, Termik Santrallere, HES ve Doğa Katliamlarına Hayır diyoruz.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde küresel sermayenin kalkınma senaryoları adı altında yarattığı tüketim çılgınlığına karşı sesimizi yükseltelim!
Biz Nükleer Karşıtları olarak; Ne Sinop’ta, Ne Akkuyu’da ne de Türkiye’nin bir başka yerinde Nükleer Santraller kurulmasına izin vermeyeceğiz.”