Hatay’da HDP, SYKP ve EMEP yöneticilerinin olduğu yaklaşık 30 kişinin 18 Ocak sabahı evleri basılarak gözaltına alınmasına tepki gösteren meslek örgütleri, dernekler ve STK temsilcileri tarafından yapılan basın açıklamasında operasyonların cadı avına dönüştüğü belirtildi.
Gözaltıların hayretle karşılandığı belirtilen açıklamada, OHAL’in ilçe halkının tamamını ‘şüpheli’ haline getirdiği ve operasyonlarla baskı ve şiddet uygulayarak muhalif eğilimlerin etkisiz hale getirmesi istenir iken öbür taraftan da muhalif eğilimleri yasaklarla kışkırtarak gayri kanuni yapılar ve hareketler olarak lanse edip, idari makamların keyfiliğini örtme girişimi olarak algılandığı vurgulandı.
Samandağ Eğitim-Sen Temsilciliği Cüneyt Kayıkçı, Samandağ Kalkındırma Derneği Başkanı Orhan Cabir, Hatay Eczacılar Odası Samandağ Temsilcisi Erkan Düzce, Atatürkçü Düşünce Derneği Samandağ Şube Başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu, Samandağ Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Temsilcisi Gül Oruç, Samandağ Terziler Odası Başkanı Cuma Sahillioğulları, Samandağ Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı, Samandağ İnşaat Mühendisleri Odası temsilcisi Fethullah Çiftçi, Samandağ Küçük Sanayii Koop. Başkanı Mahmut Hocaoğulları, Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Kurtuluş Okur, Samandağ Şoförler Odası Başkanı Mustafa Terzi, Samandağ Bakkallar Odası Başkanı Necdet Aslan, Samandağ Halkevi Başkanı Seyfi Altın imzasıyla yayınlanan basın metninin tamamı şöyle:
Tüm halkımız tarafından lanetlenen 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde bir takım tedbirler alınmıştır.
Ancak bir yandan bu çerçevede kolluğun ve adli makamların genişletilen yetkiler ile gözaltına alınanların beş gün avukatları ile dahi görüştürülmemeleri, uzun gözaltı süreleri ve yersiz olarak tutuklamaya sevkler, sadece gözaltına alınan insanları, iş, aile, sosyal ve siyasi çevrelerini üzmekle kalmıyor, tüm bu gelişmeleri yakından izleyen halkımız arasında derin endişeye neden olmaktadır.
Özellikle ilçemizde yapılan operasyonlarda darbe teşebbüsü veya terörle alakası olmadığına inandığımız hemşerilerimizin tutuklanmış, gözaltına alınmış olmalarının, devletin ve demokrasimizin darbe ve terörle mücadelesi olmadığı; ülke geneline de yayılan toplumsal ve siyasi muhaliflere karşı başlatılan bir cadı avına dönüştüğü kanısını ve endişesini yaratmıştır. Her görüş ve eğilim farklılıklarına takılmadan, yasal zeminde kurulmuş, meşruluğu olan herhangi bir dernek veya partinin, sadece ve sadece üyesi veya yöneticisi olmak dışında fiilleri bulunmayan kişilerin gözaltına alınmalarını hayretle karşılıyoruz. Bu tutum kişisel hak ve hürriyetlerle bağdaşmaz, hukuk devletine yakışmaz.
Arama gözaltı ve tutuklamalara karşı bu insanların dostları ve yakınları ile kaygı ve endişelerimizi dile getirmek, için yapılmak istenen basın açıklamasının da idari makamlar emri ile kolluk tarafından engellenmek istenmesinde izlenen yöntem de halkı kuşku ve endişeye sevk etmiştir. Yani olağanüstü hal yetkileri ile asayiş tesis edilmemiş ilçe halkının tamamı terör şüphelisi haline getirilmiştir.
Yani bir taraftan baskı ve şiddet uygulayarak muhalif eğilimlerin etkisiz hale getirmesi istenir iken öbür taraftan da muhalif eğilimleri yasaklarla kışkırtarak gayri kanuni yapılar ve hareketler olarak lanse edip, idari makamların keyfiliğini örtme girişimi olarak algılanmıştır.
Biz aşağıda imzaları bulunan kişi ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak adli ve idari makamlara sesleniyoruz. Olağanüstü hal çerçevesinde olsun olmasın darbe ve terör çerçevesinde tüm adli ve idari süreçlerin seri ve adil olarak yürütülerek sonuçlandırılmasını talep ediyoruz.
Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasının beklendiği şu günlerde sıradan bir basın açıklamasına karşı alınan önlemlerin boyutu, halk oylaması sürecinin de sağlıklı yürütülemeyeceği endişesi yaratmaktadır. Halkın adli ve idari süreçlere güveninin sürdürülmesi ancak hukuk güvenliğinin seri şekilde sağlanması ile mümkün olacaktır.