Haber Merkezi – Şakran Cezaevi’ndeki siyasi kadın tutsaklar, aileleri aracılığıyla gönderdikleri mektupta, cezaevindeki adli tutsaklara yapılan işkenceleri anlattı. Cezaevinin adeta işkencehaneye dönüştüğünü belirten kadınlar, cezaevinde acilen inceleme başlatmasını istedi.
İzmir’deki Şakran Cezaevi’nde bulunan siyasi kadın tutsaklar, aileleri aracılığı gönderdikleri mektupta, bu kez cezaevindeki adli tutsaklara yönelik yapılan hak gasplarını ve işkenceleri anlattı. Mektupta, cezaevindeki adli tutsakların seslerini duyuramadıklarını belirten kadınlar, ağır müebbet hapis cezası almış olan adli tutsakların tutulduğu tek kişilik hücrelerin bulunduğu binaya götürüldüklerinde tanık oldukları işkenceleri bir bir anlatıyor.
Cezaevindeki A Blok’un tekli hücre kısmında tutulan mahkumların bir çoğunun ciddi psikolojik rahatsızlık yaşayan kadınlar olduğunu belirten siyasi kadın tutsaklar, Ş.Y. ve soyadını bilmedikleri Dilek isimli mahkumların ağır sinir krizi geçirmelerine ve ağır anti depresan ilaçlar kullanmalarına rağmen doktor gözetiminde tutulmaları gerekirken, tek kişilik hücrelerde tecrit edildiklerini belirtiyor.
Tedavi edilmesi gereken hasta kadınların sık sık gardiyanların şiddetine maruz kaldığını belirten siyasi kadın tutsaklar, mektuplarında, “Deli olarak tanımlanan bu mahkumlar, kaba şiddet ve çeşitli işkence yöntemleri ile sakinleştirilmeye çalışılıyorlar. Bu durum onlara daha ağır gelmekte ve şiddetli travma yaşamalarına neden olmakta. Oysa deli olarak tanımlanan bu insanların cezalandırılması da insan haklarına aykırıdır” ifadelerine yer veriyor.
Siyasi kadın tutsaklar, mektuplarında; cezaevinde 9 Mayıs 2014 tarihinde kendisini kaldığı tek kişilik odada asarak intihar ettiği iddia edilen şizofreni hastası Yeter Akçakoca’nın tekli hücrelerinin trajedisini gözler önüne serdiğine vurgu yapıyor. Akçakoca’nın ölüm nedenlerinin araştırılmasının da istendiği mektupta, “Aslında bu da incelenmesi gereken bir konu. Çünkü tekli hücrede kalan bir insanın ansızın sabah asılmış olarak bulunması da akıllarda şüphe yaratıyor. Her halükarda bu koşullar bu kadının ölümüne neden olmuştur” deniliyor.
Mektupta son olarak bu hücrelerde tutulan tutsakların, geceleri her saat başı kontrollü bir şekilde uyandırılarak sistematik işkenceye maruz bırakıldığı ifade ediliyor. Doktorların en ağır anti depresan ilaçlarla bu insanları uyutmaya çalıştığı halde sağlam raporu verilerek, tahliye olmalarına engel olunduğunun belirtildiği mektupta, cezaevinin hemen ön tarafında bulunan bloklara ise “tımarhane muamelesi” yapıldığı ifade ediliyor. Sorunları defalarca Adalet Bakanlığı’na mektupla ilettikleri halde hiçbir yanıt alamadıkları belirten tutsaklar, kamuoyuna konuyu gündeme taşıma çağrısında bulunarak, yetkilileri cezaevinde inceleme yapmaya çağırdı. (DİHA)