Öğretim üyelerini kamu görevinden çıkarma yetkisinin YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’ndan alınarak rektörlere verileceği belirtildi. Bu durumun akademik çevrelerde tepkiyle karşılanacağı vurgulandı.
Medikal Akademi adlı internet sitesinde Dr. Erkin Göçmen'in kaleme aldığı yazıda, konuya dikkat çekilerek, YÖK'ün bu kararının "akademik çevrelerde yeri yerinden oynatacak nitelikte" olduğu ifade edildi.
Söz konusu yazıda şu ifadeler yer aldı:
"YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın 20 Kasım 2015 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan açıklamaları, üniversitelerde deyim yerindeyse yeri yerinden oynatacak ifadeler içeriyor olmasına rağmen kimseden ses çıkmaması anlaşılır gibi değil. Oysa 'müjdesi verilen' yeni yasal düzenleme ile öğretim üyelerini kamu görevinden çıkarma yetkisi, YÖK Yüksek Disiplin Kurulu’ndan alınarak rektörlere veriliyor. Bu durumun öğretim görevlilerinin hukuk güvenliğini ve akademik özgürlüklerini ne ölçüde tehdit edeceği ise tartışmasız derecede açık."
Soruşturma ve karar verme yetkisi aynı mercide toplanıyor
Hazırlanan yeni Yükseköğretim Disiplin Yasası Taslağına göre, üniversitelerde rektör ve dekanlar dışındaki akademik ve idari personele ilişkin disiplin işlemlerini yürütme ve karar alma yetkisi üniversitelere bırakılıyormuş. Haberde, tasarının bu hükmü, YÖK’ün 12 Eylül döneminden bu yana elinde bulundurduğu önemli bir yetkiyi devretmesi şeklinde olumlu bir kurgu içinde sunuluyor. Oysa, gerçek böyle değil, bu düzenleme son derece sakıncalı sonuçları beraberinde getirebilecek unsurlar içeriyor.
Soruşturma ve karar verme yetkisi aynı mercide toplanıyor
Zira, getirilmesi düşünülen yeni düzenleme ile akademik personeli kamu görevinden çıkarma yetkisi de YÖK Yüksek Disiplin Kurulundan alınarak rektörlüklere veriliyor. Böylece rektörlükler, bir öğretim görevlisinin kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin disiplin soruşturmasını yapma ve buna göre karar verme yetkisini elinde topluyor.
Yetki rektörlerde olacak!
"Milliyet’te yer alan habere göre, haber YÖK Başkanı ile yapılan bir mülakata dayanıyor, söz konusu tasarı yasalaşırsa akademik personel için kamu görevinden çıkarılma yani özcesi ve anlaşılır şekliyle üniversiteden atılması konusunda yetkili merci rektörlükler olacak. Bu yetki ister rektörlük bünyesinde oluşturulan bir heyete isterse bizzat rektöre verilsin sonuç değişmeyecek. Mevcut üniversite kültürü içinde rektörler sonuçta bir öğretim görevlisini şöyle ya da böyle üniversiteden atabilme yetkisine sahip olacak.
Burada YÖK Yüksek Disiplin Kurulunun adil bir karar verip vermeyeceğine nasıl güveneceğiz gibi bir soru da akla gelebilir. Şüphesiz bunu uzatmak mümkündür. Mahkemelerin, Yüksek Yargının da aynı şekilde davranması ihtimaldir. Ancak söz konusu olan bir ilkedir. Bir kamu personelinin görevine son verecek heyet, bu kamu personelini suçlayan merci olamaz."
"12 Eylül yasası kaldırılıyor" cilası
"YÖK Başkanının açıklamalarına bakılırsa bu yeni düzenlemenin bir 12 Eylül uygulamasına daha son verileceği cilasıyla kamuoyuna sunulacağı anlaşılıyor. Böylece, sanki daha demokratik, daha çağdaş bir düzenleme yapılıyormuş gibi bir imaj oluşturulması amaçlanıyor. Memlekette belli kavramlar kullanılarak akıllar esir alınıyor. 12 Eylül uygulaması yaftasıyla aslında tarih içinde oluşmuş kazanımlar ortadan kaldırılmak isteniyor. Eğer mesele 12 Eylül ise bu dönemde yapılan Anayasada, kamu görevlilerine savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez kuralı yer alıyor. Şimdi YÖK nasılsa bir 12 Eylül yasası diye buna da karşı çıkıyor mu?"