Merhaba,
Size bugün bir insanın, bir hayatın, bir mücadelenin hikâyesini anlatmak istiyorum. Adı Zeki Toplu. 1956 doğumlu, Konya’da yaşıyor. Onun hikâyesi yalnızca bir bireyin değil, aynı zamanda bu ülkede yaşayan yüzlerce, binlerce engelli yurttaşın ortak hikâyesi aslında.
1970 yılında, henüz 17 yaşında bir trafik kazasıyla ayağını kaybetti. Babasını yeni yitirmişti, annesi ve küçük kardeşlerinden başka kimsesi yoktu. Acının, kaybın ve yoksulluğun üst üste geldiği bir dönemde, yanlış tıbbi müdahalelerle protez süreci daha da zorlaştı. Yıllar boyunca kimi zaman bir hayırseverin desteğiyle, kimi zaman çevresinin yardımıyla protez ayağını yenilemeye çalıştı. Çünkü genç bir bedende büyüyen, uzayan kemikler; yıllar içinde yıpranan protezler her defasında değişmeyi zorunlu kılıyordu.
Bugün Zeki Bey 70 yaşında. Yıllardır kullandığı protez artık eskidi, çatladı, kırıldı. Düşüyor, yaralanıyor, ağrılar içinde yaşıyor. Doktorların tek söylediği şey net: “Protez mutlaka değişmeli.” Ama devletin ödediği katkı payı yalnızca 5 bin lira. Oysa yeni bir protez için gereken miktar 60 bin lira. Geriye kalan 55 bin lira ise, emekli maaşıyla evini zor geçindiren, işsiz çocuklarıyla ayakta durmaya çalışan bir insan için erişilmez bir hayal.
Burada durup sormak gerek: Bir insanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan bir tıbbi cihazın maliyeti neden bu kadar yüksek ve neden devlet desteği bu kadar düşük? Anayasa’da yazan “sosyal devlet” ilkesi, yalnızca kitaplarda mı kalmalı? Engelli bireylerin bağımsız yaşama hakkı, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmışken, Zeki Toplu neden hâlâ değneklerle yürümek zorunda?
Bugün Zeki Bey’in hikâyesi, yarın hepimizin yüzüne çevrilecek bir ayna olabilir. Çünkü mesele yalnızca bir protez değil; mesele adalet, eşitlik ve insan onurudur. Bir protezin bedelini ödeyemeyen yurttaşın hayatı, devletin vicdan terazisinde ne kadar ağır gelmektedir?
Bizler toplum olarak, bireylerin merhametine değil; hak temelli bir sosyal politika anlayışına ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü yaşam hakkı pazarlık konusu edilemez. Protez yalnızca bir “ayak” değil; onunla birlikte özgürlük, bağımsızlık ve insan onuru da ayağa kalkar.
Bugün bu satırları yazarken, Zeki Toplu’nun dile getiremediği o son cümleyi ben söylemek istiyorum:
“Ben yaşamımı onurlu bir şekilde sürdürmek istiyorum. Bunun için de devletin, toplumun ve bizlerin sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor.”
Ve soruyorum: Bir protezin bedeli 60 bin lira olabilir, peki ya insan onurunun bedeli nedir?