Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    17 Eylül 2025

    Taylan Kulaçoğlu yaşamını yitirdi

    16 Eylül 2025

    Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

    16 Eylül 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

      15 Eylül 2025

      Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

      15 Eylül 2025

      Erken seçim, hemen şimdi!

      14 Eylül 2025

      Tek yol birlikte mücadele

      13 Eylül 2025

      Çıkış Yolu: Emek, Özgürlük, Demokrasi Cephesi

      11 Eylül 2025
    • Seçtiklerimiz

      Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

      17 Eylül 2025

      Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

      16 Eylül 2025

      Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

      15 Eylül 2025

      Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

      14 Eylül 2025

      Geç faşizmin hızı, yeni konjonktür ve sosyalist strateji

      9 Eylül 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Özgürlükçü Gençlik: Gençliğin sürece dahil olması tercih değil zorunluluktur

      15 Eylül 2025

      Gençlik Devirecek: Gençler, barışın seyircisi değil, doğrudan öznesi olmalıdır

      14 Eylül 2025

      SGDF: Gençliğin ve Kürt Halkının Talepleri Buluşturulmalı

      14 Eylül 2025

      Yeni Demokrat Gençlik: Gençlik, örgütlü mücadelenin parçası olmadan sürece katkı sunamaz

      13 Eylül 2025

      Öğrenci İnisiyatifi: Gençlik yalnızca “barış isteyen” değil, “barışı inşa eden” bir konumda olmalıdır

      12 Eylül 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Popülizm, faşist sağ ve liberaller

    Popülizm, faşist sağ ve liberaller

    Siyasi Haber25 Eylül 2017
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    SEÇTİKLERİMİZ- Ümit Akçay’ın Duvar’daki yazısı: “Son dönemde “popülizmin yükselişi” olarak kodlanan sürecin özünde, merkez liberal siyasetin geniş kitlelerin gözünde yaşadığı itibar kaybı yatıyor. Kurumlara duyulan güvensizlik, terörün yükselişi ve yabancı düşmanlığı geleceğe yönelik umutların da tükenmesine sebep oluyor.”

    ÜMİT AKÇAY


    Almanya seçimleri, sosyal demokratların ve Hristiyan demokratların tarihsel gerilmesi karşısında faşist sağın zaferi ile sonuçlandı. Seçim sonuçlarının Almanya ve Avrupa siyasetine olası etkileri üzerine uzun değerlendirmeler yapılacak. Bu yazıda, son dönemde giderek gündeme gelen sağ popülizmin yükselişinin ekonomik temellerine işaret edeceğim. Böylelikle, ekonomi ve siyaset gibi birbirinden bağımsız gibi duran alanlar arasındaki bağlantıları kurduğumuzda, sorun tespitinde, çözüm önerilerinde daha isabetli ve sonuç alıcı olabileceğimizi açıklamaya çalışacağım. Yazıda tartışılmasını umduğum şu argümanı ileri sürüyorum: Sağ popülizmi doğuran nedenleri ortadan kaldırmadan bu hareketlerle yapılacak mücadele, çoğu zaman kaybetmeye mahkûm.


    Sosyal bilimlerin krizi


    Siyasal sistemleri, ekonomik sistemlerden kopuk bir prosedürler ve yasalar bütünü olarak ele almak, modern siyaset bilimi ve ekonominin en temel özelliklerinden biri. Akademik düzeyde bu ayrıştırma, analiz edilmek istenen şeyin bazı özelliklerinin öne çıkarılmasıyla ve bazı temel soyutlama yöntemleri yardımıyla yapılıyor. Ancak analiz düzeyinde gerekli olan soyutlamalar içeriksiz soyutlamalara dönüşerek, ayrıştırılan sosyal gerçekliğin yeniden birleştirilmesi, çoğu zaman göz ardı ediliyor.


    Bir başka ifadeyle, açıklanmak istenen parçanın bütünle ilişkisini yeterince kurmadan yapılan analizler sonucunda, sosyal gerçekliğe ait küçük bilgi parçalarından oluşan bir puzzle ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun yöntemsel ve kurumsal pek çok nedeni var, detaya girmiyorum. Ekonomi ile siyaset arasındaki ayrışma, her iki bilim dalındaki araştırmacıların öznelerinin de ayrıştırılmasına neden oluyor. Sonuçta, siyaset bilimciler devletle, iktisatçılar piyasalar ile ilgilenir hale geliyor.


    Bu iki alanın en çok yakınlaştığı, yatırım politikası, para politikası ya da istihdam politikası gibi siyasa (policy) oluşumu üzerine çalışan iktisatçılar ve siyaset bilimciler dahi, ekonomi politikalarının oluşumundaki sınıfsal bağlantıları ya da bunların içinde şekillendiği küresel konjonktürü çoğu zaman gözardı edebiliyor.


    Sonuçta karşımıza bir yanda ekonomi alanında yaşanan anormallikler, diğer yanda da siyasi alanda yaşanan sıra dışı olaylar çıkıyor. Birbirinden kopuk gibi görünen bu iki alan arasındaki ilişkileri kurmak, hatta bir adım daha atıp bir belirlenim ilişkisi olduğunu ileri sürmek ise çoğu zaman bunu yapan araştırmacıya “determinist” ya da “indirgemeci” suçlamasının yöneltilmesi ile sonuçlanıyor. Bu sorunlu zeminden hareketle şu tespiti yapabiliriz sanırım: Sosyal bilimlerin güncel krizi, son dönemde yükselen popülizm üzerine yapılan akademik ve siyasi tartışmalarda kendini gösteriyor.


    Popülizmin yükselişi


    Son dönemde “popülizmin yükselişi” olarak kodlanan sürecin özünde, merkez liberal siyasetin geniş kitlelerin gözünde yaşadığı itibar kaybı yatmakta. Kurumlara ve kurallara olan güvensizlik, uzmanların, akademinin ve teknokratların itibar kaybı, küresel düzeyde terörizmin yükselişi, yabancı düşmanlığı ve evrensel değerlerden uzaklaşma gibi gelişmeler, farklı coğrafyalardaki geniş toplum kesimlerinin geleceğe dair umutlarının tükenmesine eşlik ediyor.


    ABD’den Britanya’ya, Fransa’dan Polonya’ya, Almanya’dan Avusturya’ya, Hindistan’dan Rusya’ya ve Türkiye’ye kadar genişlikteki bir coğrafyada farklı yoğunlukta da olsa gözlenebilecek ortak bir gelişme bu. Dünyanın farklı coğrafyalarında, benzer zamanlarda ve birbiriyle ortak özellikleri olan bu hareketlerin yükselişini nasıl açıklayacağız? Basitleştirmek adına, bu ülkelerin ortak olarak deneyimlediklerinin ne olduğu üzerinde durarak açıklamaya başlayabiliriz.


    Daha fazla neoliberalizm


    Ortak zemin şu: 2008 krizi sonrası, krizden çıkış için uygulanan politikaların, krizi doğuran politikalardan köklü bir şekilde ayrışmamış olması. Bu zemin, kısmi ekonomik toparlanma yaşanması durumunda dahi siyasi krizleri derinleştirebiliyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa’daki gelişmeleri aktarırken bu duruma değinmiştim: 2008 krizi sonrası krizin faturasının emekçilere kesilmesi ve zenginlerin daha da zenginleşmesi, toplumsal hoşnutsuzlukları artıran en önemli gelişme oldu. Buna ek olarak 1970’lerden beri uygulanan ekonomik modelin, emeğin örgütlenme kapasitesinin ve toplumsal gücünün kırılmasına dayalı olması nedeniyle, ortaya çıkan hoşnutsuzluğu örgütleyebilecek bir sol özne bir türlü ortaya çıkamıyor.


    Bu benzer ekonomik zeminde Avrupa ve ABD’nin ortak olarak deneyimlediği bir başka gelişme, Ortadoğu’daki savaşın etkilerinin gerek IŞİD saldırılarıyla gerekse de savaştan kaçan mültecilerin kendi ülkelerine sığınmasıyla yaşanıyor. Zaten ekonomik nedenlerle geleceğe dair umutları büyük ölçüde gölgelenen geniş toplum kesimlerinin gözünde Ortadoğu’daki savaş, terörizm ve mülteci dalgaları arasındaki neden sonuç ilişkileri hızlıca görünmez hale geliyor ve “yabancılar”, bu kesimlerin yaşadıkları tüm olumsuzluklar için kolayca toplan bir nefret objesi haline gelebiliyor. Tabii ki faşist sağın yıllardır süren uykusundan uyanmaya başlaması ve solun yapısal güçsüzlüğü, bu durumu kolaylaştırıcı faktörler olarak işliyor.


    Sonuçta karşımıza, ekonomik eşitsizliklerden ve bunların beslediği sosyal korkulardan türeyen ve karşılıklı olarak birbirini besleyen milliyetçiliklerin yükselişi çıkıyor.


    Daralan seçenekler: Sağ ve faşist sağ


    Bu siyasi kilitlenme, siyasi seçenekleri daraltarak seçmenleri sağ ile faşist sağ arasında seçim yapmaya zorluyor. Kısacası, 2008 krizi sonrasında neoliberal düzenin siyasi temsilcisi olan merkez siyasetin dünya genelinde çökmesi sonrasında, mevcut ekonomi politikaları sürdürmek daha sağ siyasi çizgilerin iktidarı ile mümkün olabiliyor.


    Ancak ekonomi politikalarındaki değişmezliğin siyasi dengenin giderek daha sağda kurulmasına yol açması, siyasi krizi daha da derinleştiriyor. Daha kötüsü, kendini besleyen bu kriz, sağ popülizmi doğuran nedenleri ortadan kaldırmadan çözülebilecek gibi görünmüyor. O nedenle, liberal merkez seçenekler var olanı vadetmeye devam ettiği sürece, yükselen sağ popülizmlerle yapılacak mücadele, çoğu zaman kaybetmeye mahkûm.


    Sağ ve sol popülizm


    Tam da bu nedenle sağ popülizm ile sol popülizmi eşitleyen analizlere şüpheyle yaklaşmak gerekiyor. Bunun nedeni, sağ popülizmlerin ekonomik taleplerine bakıldığında bazılarında ulusalcı ekonomi politikalarını görebiliyoruz ancak piyasa sistemini ve kapitalizmi sorgulayan ve bunun ötesine geçmeye çalışan bir perspektif görmek mümkün değil. Bunun aksine, sol popülizmlerin alamet-i farikası mevcut piyasa sistemini sorgulamaları ve daha eşitlikçi bir sisteme yönelmeleridir.


    Her ne kadar sol popülizmin içeriği net olmasa da, en azından ekonomik eşitsizlikleri azaltıcı ve sosyal adaleti öne çıkaran bir programla oluşturulabilecek bir basınç, sağ popülizmlerin gelişmesine olanak sağlayan ekonomi politikalarının değişmesine yardımcı olabilir. Kısacası, liberaller yükselen faşist sağa karşı bir şey yapmak istiyorlarsa, işe ekonomi politikalarını değiştirmekten başlamalılar. Tabloyu daha da karamsar hale getiren, bunun pek olası görünmemesi.


    Fırsat buldukça bu tartışmayı sürdüreceğim.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    17 Eylül 2025

    Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

    16 Eylül 2025

    Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    15 Eylül 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Yunus Emre Özel

    Gençliğimizi çalanlardan hesap soracağız!

    Elif Gamze Bozo

    Dilin Gücü: “Engelli” mi, “özel gereksinimli” mi?

    Ekim Veyisoğlu

    Erken seçim, hemen şimdi!

    Tuncay Yılmaz

    Tek yol birlikte mücadele

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Siyasi Haber

    Yurtta grev, dünyada grev: Alpkan Birelma ile 2023 Uluslararası Grev Raporu üzerine

    Çiğdem Toker

    Zeytin katliamı kanuni olsa da gayrimeşrudur

    Akdoğan Özkan

    Dünyaya kaos havası ufaktan yerleşirken

    Ümit Akçay

    Güney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Metal işçisi yoksullaşıyor

    14 Eylül 2025

    AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan TSE’deki grev 60 gün yasaklandı

    13 Eylül 2025

    İzmir’de DİSK/Genel-İş yöneticileri gözaltında: “Erdoğan’a hakaret” suçlaması

    12 Eylül 2025
    KADIN

    Kadın avukata komşu tacizi: “Evimde yalnız kalmaya korkuyorum”

    14 Eylül 2025

    Ağustos ayında 28 kadın katledildi, 25 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti

    6 Eylül 2025

    Eline, beline sahip çıkmayanlar itibardan olacaklar

    3 Eylül 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.