Partisinin Parlamento Kadın Grubu Toplantısı’nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: ‘Suriye’den, İdlib’den size bir iktidar hikâyesi çıkmaz. Suriye’den hikâye değil ancak ve ancak siz çıkarsınız ve çıkmak zorundasınız’
HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan Partisinin Parlamento Kadın Grubu Toplantısı’nda konuştu. Toplantıya çeşitli kentlerden gelen HDP’nin il ve ilçe örgütlerinden kadın yöneticileri, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ile sendika ve meslek örgütlerinin kadın temsilcileri de katıldı.
Gazetecilere yönelik baskılar, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’ya verilen hapis cezası, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle AKP Hükümeti’nin kadınlara yönelik politikalarına değinerek ‘erkek rejimlerin kadın düşmanı’ olduğunu belirten Buldan, AKP Hükümeti’nin Suriye ve mülteci politikalarıyla da ilgili etraflı değerlendirmeler yaptı.
‘İdlib’de yaşanan savaş halkların tercihi değildir’
Kaybetmeye yüz tutmuş AKP-MHP bloku iktidarlarını sürdürebilmek için savaş, yıkım ve talan politikasını olanca hızıyla sürdürmektedir. İçeride toplumla, kadınlarla mücadele halindeler, dışarıda Suriye’yle savaş içerisindeler. Evet, İdlib’te yaşanan savaş halkların tercihi değildir. Bu, iktidarın ayakta kalma çabasıdır. AKP İktidarı başından beri mezhepçi bir politikayla çeteleri destekleyerek Suriye’de yönetim değişikliğini hedefledi. Uluslararası güçlerin payandası haline gelerek Suriye iç savaşının derinleşmesinde rol oynadı. Amaçları; bir yandan kendi tekçi iktidarlarını ayakta tutmak, diğer yandan da Kürtlerin Suriye’de söz sahibi olmasını ve temsil edilmesini engellemektir.
'Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar versin'
Biz başından beri iktidarı her zaman uyardık. 'Bu savaşa son verin' dedik. 'Halklara daha fazla bedel ödetmeyin' dedik. 'Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar versin' dedik. Tezkerelere ‘hayır’ oyu verdik. Ancak iktidar HDP’lileri dinlemedi. Yanlış hesap bu kez Bağdat’tan değil İdlib’den geri döndü. Fakat bunu görecek bir göz ve akıl yok. Çıkmaları gereken yerde kalmaya devam ettikçe ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemekteler. İdlib’de battıkça soluğu Moskova’da alıyorlar. Moskova'yla, NATO'yla, Waşington'la bugüne değin sayısız görüşme yaptılar. Geçen hafta 30 erkek Moskova’da kafa kafaya vermiş halklar adına kararlar veriyorlar. Savaşı başlatanlar onlar, yani erkekler. Ölüme yol açanlar yine erkekler. Ama ölenler halklarımız yani bizlerin çocukları.
‘İdlib'den size iktidar hikâyesi çıkmaz’
2015’te, o dönemin tanığıyız, Dolmabahçe Sarayı'nda çözüm masasını devirdikleri için bugün Kremlin Sarayı'ndan çıkamıyorlar. Ama bu gerçeğin farkında değiller. Buradan AKP’ye hatırlatmak istiyorum: Suriye'den, İdlib'den size bir iktidar hikâyesi çıkmaz. Suriye’den hikâye değil ancak ve ancak siz çıkarsınız ve çıkmak zorundasınız. Türkiye'nin geleceği adına çocukların geleceği adına oradan çıkmak zorundasınız. Yol yakınken yapmanız gereken tek şey tüm varlığınızla Suriye’den derhal çıkmanızdır. Suriye’den elinizi çektiğiniz gün hem Suriye hem Türkiye hem de Ortadoğu rahatlayacaktır. Kürt düşmanlığından ve Kürtleri Suriye’de statüsüz bırakma politikasından artık vazgeçmelisiniz ve bir an önce demokratik çözümün önünü açmalısınız. Doğru olan yol Suriye’nin Suriye halklarına bırakılmasıdır. Ve eninde sonunda bu noktaya da gelecekler, bunu da biliyoruz. Çözüm ve barış ancak halklar arası diyalogla, toplumsal mutabakatla sağlanabilir. Suriye sorunu Suriye’de kurulacak masayla, Suriyelilerin kendi arasında başlatacağı diyalogla çözülebilir. Halkları dışlayan bir politikayla, Kürt karşıtı tutumla o masada hiç kimse oturamaz.
‘Bir de utanmadan Avrupa’dan daha fazla para istiyorlar’
Mültecilerin yaşadığı dram, savaş politikalarının ağır bir sonucudur. Mülteciler zorla, tehditle ülkeden gönderilmekte, Türkiye’den gitmeleri için ırkçı saldırılar organize edilmektedir. Karşı taraftan ateş açılmakta, mülteciler vurulmakta, sınırın bu tarafından da gaz bombası atılmaktadır. Çoluk çocuk, kadın botlarla adeta ölüme gönderilmektedir. Bu yaşananlar tam bir insani krizdir. İnsanlığın ayaklar altına alındığının bir göstergesidir. Yıllarca ‘şu kadar mülteciye baktık’ diyerek övünen AKP iktidarı, şimdi gidenleri saymaktadır. 'Ne kadar kovduk' diye her gün sayı veriyorlar. İnsanları ölüme göndermekle övünen bir iktidar var karşımızda. Sınırda yaşananlar insanlık değerleriyle ulus devletlerin dayandığı insanlık dışı politika arasındaki uçurumu tüm dünyaya göstermiştir. Ulus devlet faşizmi her yerde aynıdır. Bir de utanmadan Avrupa’dan daha fazla para istiyorlar, mültecileri şantaj olarak kullanıyorlar. Şu an hala Brüksel’de para koparmanın peşindedirler.
‘Mültecileri kirli pazarlıklarınıza alet etmeyin’
Buradan iktidara çağrı yapıyorum; mültecileri zorla, tehditle göndermekten vazgeçin. Mültecileri kirli pazarlıklarınıza alet etmeyin. Avrupa’ya da seslenmek istiyorum: Kapılarınızı insanlığa açın. Mültecilere derhal açın. Mültecilere acil insani yardımı derhal yapın. Yunanistan halkının mültecilerle dayanışmak için yaptığı demokratik gösteriler insanlık adına umut vericidir. Yunan halkının mültecileri sahiplenen bu dayanışmasını biz de buradan selamlıyoruz. Yunanistan’daki bu dayanışma tüm Avrupa’da ve Türkiye’de de yaygınlaşmalıdır. Halklar arası dayanışmayla, birlikte yaşamla bu krizleri hep birlikte çözebiliriz. Dünyanın her yeri tüm insanlığın ortak yaşam alanıdır. Dünya hepimizin ortak evidir. Sınırların bir önemi yoktur. Her yurttaş dünyanın her yerinde yaşama hakkına sahiptir.
‘Barışa sahip çıkmak ortak geleceğimize sahip çıkmaktır’
Savaşa karşı toplumsal karşı duruşu daha da güçlendirmemiz gerekmektedir. Yoksulluğun nedeni savaştır. İşsizliğin nedeni savaştır. Gittikçe artan şiddetin nedeni yine savaştır. Çürümenin nedeni savaştır. Toplum kendisine ağır bedel ödeten bu savaş politikalarına karşı çıkmalıdır. İktidardan hesap sormalıdır ve barışı savunmalıdır. Barışa sahip çıkmak ortak geleceğimize sahip çıkmaktır. İşte bunun için 'savaşa hayır' seslerini daha güçlü olarak dillendirmeliyiz. İnsanlık dışı tecride mutlaka karşı çıkmalıyız. Irkçılığa, ayrımcılığa, şiddete, adaletsizliğe karşı çıkmalıyız. Çözümü ve barışı engelleyen tüm politikalara hep birlikte karşı çıkmalıyız.”