GÜLFER AKKAYA yazdı: “O patriarka sağcı, solcu, liberal, dinci diye erkekleri ayırmıyor, aksine tüm bu ideolojilere sahip erkekler erkek egemenliğinde buluşuyorlar. Bu yüzden erkek egemen sistem yani patriarkaya düşmanız. Çünkü patriarka kadınlara düşman.”
GÜLFER AKKAYA
8 Mart gecesi Türkiye’nin birçok ilinde kadınlar sokağa indi. Taleplerini dillendirdi. İstanbul’da kadınlar “17. 8 Mart Gece Yürüyüşü”nü düzenledi. Yer 17 yıldır olduğu gibi yine İstiklal Caddesi idi.
Yine on binlerce kadın 8 Mart kadınların birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutlamak için bir araya geldi. Daha doğrusu gelmeye çalıştı. Çünkü 8 Mart günü İstiklal Caddesi polislerce her taraftan kapatılmıştı. Kadınlar 8 Mart’ın yapılacağı alana giremiyordu.
Tüm baskı ve zorluklara karşı kadınlar vazgeçmediler. 8 Mart gece yürüyüşünün başlayacağı noktaya geldiler.
Bildiğiniz festival havasında. Renkli kıyafetleri, olağanüstü güzel dövizleri, coşkulu sloganları, tililileri, düdükleri, makyajları ve şarkıları ile. Topuklu ayakkabıdan spor ayakkabıya, abiyeden kot pantolona, gelinlikten, maske ve peruklarla süslenmiş kıyafetlere dek.
Kutsal diye güzellemeler yapılan anneler elinden tutukları kız çocukları, bebekleri ile gelmişlerdi. Polisin baskısı kadınlarda birazcık bile moral ve neşe kaybına neden olmamıştı. Aksine kadınlar dirençli ve mutludular.
17 yıldır 8 Mart Gece Yürüyüşü güzergâhı olan buluşma yerinden Galatasaray Meydanı’na yürüyüş ve orada basın metninin okunması ile dağılma planlaması bu yıl olamadı. Çünkü polis yolu barikatlarla, tomalarla kapatmıştı. Kortejin önünde sıra sıra polisler, onların ardında tomalar.
Kadınlar Taksim Meydan ile Zambak Sokak’a dek devam eden alanda adeta sıkıştırılmıştı. O kadar kalabalık, sıkış tıkış haldeydik ki çoğu zaman neredeyse tek ayak üzerinde durduk ya da birbirimizin üzerindeydik. Nefes almak bile çok zordu.
Her yaştan kadın vardı. Üstelik çoluk çocukla gelmiş çok sayıda kadın da vardı. Çünkü 8 Mart kadınların ve onların kız çocuklarının günüydü. Kadınlar gelip yürüyecek, sloganlarını atacak, mutlu olacak ve gidecekti. Bunun için gelmişlerdi.
Saat 19.00’dan 20.45’e dek ezilecek kadar sıkışıklıkta o meydanda zulüm yaşadık. Ve tüm bu saatler boyunca polisin bu tavrını kalabalık slogan, ıslık ve çığlıklarla protesto etti. Yanındaki ile konuşmanın, telefonu duymanın mümkün olmadığı bir gürültü vardı eylem boyunca.
Kadınlar “Yürümeye geldik” diye yolu kapatan polisi protesto ediyor “Sokaklar bizim engelleyemezsiniz” diyor sürekli bir şekilde “Barkatı aç, aç, aç” sesleri yükseliyordu.
Barikat açılmadı, yanlarında çocuk olan kadınlara polis gaz, cop, plastik mermi ile müdahale etti. Kadınları tartakladı, ittirdi, cinsiyetçi küfürler etti, tehdit etti.
8 Mart Dünya Kadınlar Günün’de kadınları susturmak, uluslararası basında dahi yer alan İstiklal’deki o muhteşem fotoğrafı verdirmemek için seçim öncesi erkek iktidarın şiddetçi eli kadınları alanlardan uzaklaştırmaya çalıştı.
Kadınlar yılmadılar. “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” diyerek Sıraselviler Caddesi’nden Cihangir’e doğru ve oradan uzun süren bir yürüyüşü başlattılar.
Bu kadarla sınırlı kalmadı kadınların yaşadığı haksızlık ve uğradığı erkek şiddeti. Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı seçim mitinginde “Kadınlar ezanı ıslıkladı” dedi. “Bunlar İstiklal Marşı’nı da okumuyordur” diye de ekledi. 8 Mart’ta!
Dediğinin hemen ardından kadınlara yasaklanan İstiklal Caddesi’nde ellerinde bayraklarla dinci erkekler yürüdü.
Tüm bu yaşananlar akıllara Gezi zamanındaki Kabataş yalanını anımsattı. Ve her kesimden kadınlar; feminist, Kürt, Alevi, Müslüman, sosyalist, demokrat, liberaller dahil, toplumun her kesiminden insandan bu yeni bir komplo mu, aman dikkat uyarıları yükseldi.
Oysa 8 Mart ertesinde ülkenin cumhurbaşkanından kadınlara kulak veren, kadınların sorunlarına yönelik olumlu bir konuşma ve tutum beklenir. Olmadı. Olmadığı gibi kadınlar hedef gösterildi. Ertesi gün tüm yandaş medya “Ezan ıslıklandı” diye başlık attı.
“Kadınlar ne yazık ki her çağ ve coğrafyada adeta çeşitli ideolojilerin çarpışma aracı olmuş. Günümüzde de bir yanda kadını ekonomik bir meta olarak görenler, bir yanda terörist emellere alet edenler, bir yanda dindarlıklarını kendilerinden çok kadınlarının durumuyla ölçenleri görebiliyoruz.”
Bu satırlar Kadın ve Demokrasi Deneği (KADEM) Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’a ait. 8 Mart Dünya Kadılar Günü için “Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi”nde yaptığı konuşma.
17. 8 Mart Gece Yürüyüşümüze karşı “Kadınlar ezanı ıslıkladı” şeklindeki ideolojik çarpıştırmaya karşı ne yazık ki KADEM’den hala bir açıklama gelmedi.
8 Mart Gece yürüyüşleri 17 yıldır bağımsız feministlerce düzenleniyor. Bu nedenle sağdan soldan erkeklerin hedefinde. Çünkü kimsenin ideolojisinin bayraktarlığını yapmıyor, kadınların erkek egemenliğinden kurtuluşunun ideoloji olan feminizm bu gecenin sesi, sözü, rengi.
Ve kadınlar hiç kimsenin dinine, diline, ırkına karşı değil. Kadınlar kadınları bu kimlikler üzerinden ayrıştırmaz. Aksine kadınları çok yakından ilgilendiren bu kimlikleri kadınlar görür ve öyle politika yapar.
Feministler patriarkaya düşman ve onu yıkacaklar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Ve o patriarka sağcı, solcu, liberal, dinci diye erkekleri ayırmıyor, aksine tüm bu ideolojilere sahip erkekler erkek egemenliğinde buluşuyorlar. Bu yüzden erkek egemen sistem yani patriarkaya düşmanız. Çünkü patriarka kadınlara düşman.
8 Mart eylemine ilişkin bu çarpıtmanın arkasında politik kaygılar da var. Kadınlara eşitlik, özgürlük, iş, ekmek, adalet, yaşama hakkı vermeyen… Kadınların kazanılmış hakları olan nafaka hakkını gasp etmeye, İstanbul Sözleşmesini yok etmeye, Kadınları ve Aileyi koruyan 6284 sayılı yasayı kaldırmayı amaçlayan iktidar kadınlara karşı yine nefreti, eşitsizliği ve ayrımcılığı örüyor. Toplumu en hassas yerinden kaşıyor. Çünkü seçimler öncesinde yan yana gelen on binlerce kadını tehlike olarak görüyor. Kadınların karşılarına elleriyle beslediği dinci-milliyetçi erkekleri koyuyor.
Koyuyor ama bu da sokakları kadınlara yasaklamaya çalışırsanız bakın sokaklar kimlere kalıyor, onu gösterdi.
Hiçbir komplo, hiçbir çarpıtma, hiçbir hedef gösterme kadınların haklı taleplerinin üzerini örtemez, kadınları evlere kapatamaz, susturamaz. Kadınlara 8 Mart’ta uygulanan hukuksuzluğun ve şiddetin üzerini örtemez.
Diyoruz ki; 8 Mart Gece Yürüyüşünde kadınları bizzat tartaklayan, kadınlara cinsiyetçi küfürler eden polisleri yargılayın.
Ve 8 Mart’ı yasaklamaya çalışmaktan vazgeçin.