Çilem Doğan, kendisini fuhuşa zorlayan eşini öldürdüğü için 15 yıl hapis cezası aldı. Ayşen Aksakal, geçtiğimiz aylarda Evrensel’de Çilem Doğan’ın ağzından savuma niteliğinde bir yazı yazmıştı. Yazının bir kısmı şöyleydi: ”O ölmese ben ölecektim Hakim Bey” idi.
Eşi tarafından fuhuşa zorlanan ve şiddete uğrayan, kendisini korumak için 33 yaşındaki kocası Hasan Karabulut’u tabancayla vurup öldüren Çilem Doğan’ın davasında karar verildi. “Yakın akrabayı öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanan Çilem Doğan’ın iyi hali göz önünde bulundurularak 15 yıl hapisle cezalandırıldı. Dava öncesi Adana Adliyesi’nde Çilem Doğan ile dayanışmak için toplanan kadın örgütleri bir basın açıklamasında bulundu ancak duruşma salonuna “yer yok” gerekçesiyle alınmadılar. Avukatların konuşmalarının ardından son sözlerini söyleyen Çilem Doğan; “Şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararları için. Başka bir seçeneğim kalmamıştı,” dedi.
Ayşen Aksakal, geçtiğimiz aylarda Evrensel'de Çilem Doğan'ın ağzından savuma niteliğinde bir yazı yazmıştı. Yazının bir kısmı şöyleydi:
‘‘Ben karakola şikayete gittiğimde, sığınma evine gitmek istediğimi söylediğimde polisler bana “seni bulur” diyorlardı. Devlet bunları engelleyemiyor, sistem bizi korumuyor. Benim bu halde olmamın sebebi, devlettir.
Defalarca şikayet ettim, koruma kararı verildi; ama beni koruyamadılar. Dayak yemeye ve ölüm korkusu yaşamaya devam ettim. Bu erkek düzeni, bu erkek egemen sistem, bizi koruyup kollamıyor. Sistem bizi korumuyor; fakat biz bunu yeneceğiz. Ne kadar çok kadın ölüyor! Son üç ayda 76 kadın öldürüldü. Bir gün ben de böyle olacaktım, ölecektim. Hikayelerimiz aynı, sadece ölen farklı.
Ölmemek için kendini savunan kadınların hikayelerini okudukça kendimi daha güçlü hissediyorum.
Sonuna kadar idare edebilmiş olmam, el aleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur. O utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur. İçimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum Hakim Bey. Ağlayamamam bundandır.
Ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var. Gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır. Yanında ben olayım. Can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
Bir de ne yalan söyleyeyim, hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim. O size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti. Kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti. Çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. Biraz yan gülmüşüm. Belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti. Karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.
Siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama. Oysa namus benimdir Hakim Bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.''
Ayşen aksakal'ın yazısına Dilara Gürcü ve Burçin Tetik şu yazıyla itiraz etmişti: http://www.evrensel.net/haber/275424/cilem-yasiyor