Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Adalet mi, disiplin mi? 11. Yargı Paketi ve Çocuk Hakları

    21 Ekim 2025

    Rojin ve Hakan için adalet çağrısı

    21 Ekim 2025

    Bahçeli’den Kıbrıs’a ilhak çağrısı: “82’nci il Kıbrıs olsun”

    21 Ekim 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Adalet mi, disiplin mi? 11. Yargı Paketi ve Çocuk Hakları

      21 Ekim 2025

      Ötekiyi yemek: Arzunun nesnesi olarak Roman kadını

      17 Ekim 2025

      Adaletin DNA’sı: Rojin Kabaiş dosyasında görülmeyen gerçekler

      15 Ekim 2025

      Egzotikleştirilen ayrımcılık ve rıza suistimali olarak: “Çingene pembesi”

      13 Ekim 2025

      Dicle’nin kıyısında, bir kitabın sayfaları arasında

      12 Ekim 2025
    • Seçtiklerimiz

      TBMM komisyonu, neden ekoloji örgütlerini dinlemedi?

      20 Ekim 2025

      Türkiye’de ekonomik planlama neden başarısız oldu?

      20 Ekim 2025

      Hakan Tosun cinayetinin anatomisi: Fosil faşizminin çıplak yüzü

      18 Ekim 2025

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      KKTC liderlik seçimleri

      15 Ekim 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

      16 Ekim 2025

      ‘Kadıköy Kültür Evi hem nefes aldığımız hem de birlikte söz kurduğumuz bir yer’

      10 Ekim 2025

      Herkes için Onurlu Bir Barış

      5 Ekim 2025

      Beyza Üstün: Sadece halklar değil tüm canlılar, ekosistemler özgür olmalı

      1 Ekim 2025

      David Adler: İsrail ablukasının normalleştirilmesine direnmeliyiz

      28 Eylül 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Nasıl planlamalı?

    Nasıl planlamalı?

    ÜMİT AKÇAY Evrensel için yazdı: 20. yüzyıldaki planlama deneyimlerinin bıraktığı miras, günümüzün ihtiyaçları çerçevesinde yeniden ele alınmayı bekliyor. Konunun teknik yanları dışında politik ekonomisi, çeşitli hegemonya projeleri bağlamındaki ekonomi politik tasavvurların ne olacağı ve mevcut çoklu krizler karşısında neler yapılabileceği tartışması, çeşitli boyutlarıyla planlamayı yeniden gündeme almayı zorunlu kılıyor.
    Ümit Akçay23 Haziran 2025
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Günümüzde içinden geçmekte olduğumuz çoklu kriz konjonktürü karşısında sanayi politikasının geri dönüşünün tartışıldığı ya da küreselleşmenin sınırlandığı yeni bir uluslararası düzenin ortaya çıkmaya başladığı bir ortamda, 20. yüzyıldaki ekonomik planlama deneyimlerinin eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmesi kritik bir önem taşıyor. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde fırsat buldukça çeşitli ülkelerdeki planlama deneyimlerinin ilginç yönlerine değinmeye çalışacağım. Dolayısıyla bu yazı, planlama tartışmalarına giriş niteliğinde bir başlangıç yazısı olsun.

    Birinci Dünya Savaşı

    Planlamanın bir ekonomik araç olarak görülmeye başlanmasını esas olarak Birinci Dünya Savaşı’na kadar geri götürebiliriz. Savaşın sürdürülmesi için yapılması gerekenlerin, o dönem hakim olan serbest ticaret ve ‘Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ paradigması dahilinde mümkün olmadığı kısa sürede ortaya çıktığında, devletin ekonomide daha aktif rol alması bir fikir olmaktan çıkıp zorunluluk halini almıştı. Çeşitli ülkeler, savaş harcamalarını finanse etmek ya da düzenlemek ve ekonominin askerileştirilmesi ya da askeri amaçlar etrafında yeniden düzenlenmesi için devlet gücünü ekonomik seferberlik amaçları için kullanmaya başlamıştı.

    Buna paralel olarak savaş, geleneksel imparatorlukların çözülmesini ve ulus devletlerin hakim siyasi örgütlenme birimleri haline gelmesini getirdiği ölçüde, devletlerin ekonomik rollerinin yeniden tanımlanması da gündeme geldi.

    Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan bir başka gelişme de Ekim Devrimi idi. Sovyetler Birliği’nin kurulması, bir yanıyla kapitalizme alternatif bir sistemin ilk kez büyük bir ülkede iktidara gelmesi nedeniyle kritik bir dönüm noktasıydı. Diğer yanıyla da ekonomik planlamanın sosyalist versiyonunun hayata geçtiği bir örnek olarak, sonraki dönemdeki planlama deneyimleri için bir referans noktası oluşturdu.

    İki savaş arası

    İki savaş arasında yaşananlar ve özellikle de 1929 Büyük Buhranı, 20. yüzyıl başındaki liberal hegemonyanın çökmesine neden oldu. Bu dönemde temel sorun dünya ticaretinin neredeyse durma noktasına gelmesi, dönemin hakim uluslararası para sistemi olan altın standardının çöküşü ve korumacılık önlemlerinin giderek artmasıydı. Buna ek olarak Batıda emek hareketinin giderek yükselmesi, işçi sınıfının iktidar potansiyelinin artması ve buna karşı faşist hareketlerin gelişmesi, iki savaş arası dönemi şekillendiriyordu.

    Bir başka ifadeyle liberalizmin krizi bir yanda sosyalizmin doğuşunu getirirken, diğer yanda yükselen faşizmleri ortaya çıkardı ve iki savaş arası dönem hemen hemen tüm ülkelerde devletin ekonomiyi yönlendirmede başat bir güç olarak ortaya çıkmasını beraberinde getirdi.

    Bu ortamda savaşlar ve krizlerle kesilen uluslarararası ticaret sonucunda daha önceden ithal edilen malların yurt içinde üretilmesini öngören yeni ekonomi politikaları giderek daha fazla önem kazanmaya başladı. Türkiye’de 1930’lu yıllardaki devletçilik uygulamasını bu bağlama yerleştirebiliriz. Türkiye’deki devletçilik bazı özgün yanlar barındırmasına rağmen iki savaş arası dönemin hakim karakteristiği düşünüldüğünde istisna değil genel eğilimlerle uyumluydu.

    İkinci Dünya Savaşı sonrası

    Planlamanın ekonomi politikasında ana akım bir uygulama haline gelmesi İkinci Dünya Savaşı sonrasına denk gelir. Bu dönemdeki planlama deneyimlerini üç kategoride değerlendirebiliriz.

    İlki, 1945 sonrasında, Batı Avrupa için gündemde gelen ‘yol gösterici’ kapitalist planlamadır. Bir yandan Marshall yardımlarının uygulanması sırasında gündeme gelen, diğer yandan da Fransa örneğiyle daha da pekişen ‘yol gösterici’ planlama, esas olarak kapitalizmin onarılması amacını güdüyordu. Bu genel amacı somutlayan ise, savaş döneminin yıkıntılarını onarmak ve Avrupa’nın yeniden imarı için uygulanan bir politika çerçevesinin geliştirilmesi oldu.

    Bu dönemde, batı Avrupa’daki kapitalist planlama uygulamalarına, doğu Avrupa’daki sosyalist planlama deneyimleri eşlik etti. Bu uygulamaları ikinci kategori olarak ele alabiliriz. Özellikle sosyalist ülkeler arasında kurulan Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi (Council for Mutual Economic Assistance, COMECON), planlama uygulamalarının teknik olarak yaygınlaşmasında etkili oldu.

    Bu yazıda açmak mümkün değil ama COMECON içindeki tartışmaların, oldukça ilginç özellikler barındırdığını hatırlatmak isterim. Örneğin planlamanın ulusal ölçekte mi, yoksa blok ölçeğinde mi yapılacağı tartışması dönemin en kritik tartışmalarından biridir. Bu bir yanıyla sosyalist düzende uluslararası iş bölümünün nasıl düzenlenebileceği konusundaki tartışmaları içerirken, diğer yanıyla bir ölçek olarak ulusal planlamanın sınırlarını gösterir. Örneğin COMECON içindeki hakim iş bölümüne göre Polonya, Macaristan ve Çekoslovakya, sanayide uzmanlaşırken Balkanlardaki sosyalist ülkelerin ve Yugoslavya’nın tarımda uzmanlaşmaya yönlendirilmesi ve buna yönelik gelişen itirazlar, blok içinde çatlakların oluşmasına kadar gitmiştir.

    Kalkınma planlaması, kapitalist (yol gösterici) ve sosyalist (merkezi) planlama yanında bir üçüncü kategori olarak görülebilir. Arka planını modernleşme teorisinden alan kalkınma planlaması, esas olarak İkinci Dünya Savaşı sonrasında sömürgeciliğin tasfiyesinin ardından ortaya çıkan yeni ulus devletlerin, Soğuk Savaş ortamında birbiriyle rakip iki sistem arasında hangi sistemi seçecekleri sorusuna Batı tarafından geliştirilmiş bir yanıt olarak görülebilir.

    Bu anlamıyla kapitalist planlamanın hemen tüm temel özelliklerini taşır. Ancak Batılı ülkelerdeki uygulamalardan farklı olarak, amaç sadece ‘yeniden imar’ değil yapısal dönüşüm, yani tarımın hakim olduğu bir üretim yapısından sanayinin hakim olduğu bir üretim yapısına geçiştir. Bu anlamıyla daha iddialı olan kalkınma planlaması, sanayileşme hedefini önüne koyar ve kalkınmayı ekonomik büyümeyle değil yapısal dönüşümle tanımlar.

    Kısacası, 20. yüzyıldaki planlama deneyimlerinin bıraktığı miras, günümüzün ihtiyaçları çerçevesinde yeniden ele alınmayı bekliyor. Konunun teknik yanları dışında politik ekonomisi, çeşitli hegemonya projeleri bağlamındaki ekonomi politik tasavvurların ne olacağı ve mevcut çoklu krizler karşısında neler yapılabileceği tartışması, çeşitli boyutlarıyla planlamayı yeniden gündeme almayı zorunlu kılıyor. Kapatırken bu yazı vesilesiyle bir okuma önerisi yapayım. Barış Alp Özden ve Mine Erder tarafından derlenen ve yeni çıkan ‘Türkiye Ekonomisi: Politikalar, Tarihsel Gelişim ve Yapısal Dönüşüm’ kitabında yer alan, Oktar Türel Hoca’yla beraber Türkiye deneyiminin bazı temel özelliklerini tartıştığımız ‘Kalkınma Planlaması, 1960-1980’ makalemizi önerebilirim. Bu önemli konuyu çeşitli boyutlarıyla tartışmaya devam edeceğim.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    TBMM komisyonu, neden ekoloji örgütlerini dinlemedi?

    20 Ekim 2025

    Türkiye’de ekonomik planlama neden başarısız oldu?

    20 Ekim 2025

    Hakan Tosun cinayetinin anatomisi: Fosil faşizminin çıplak yüzü

    18 Ekim 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Elif Gamze Bozo

    Adalet mi, disiplin mi? 11. Yargı Paketi ve Çocuk Hakları

    Cumur Ülker

    Ötekiyi yemek: Arzunun nesnesi olarak Roman kadını

    Ömer Bölüm

    Adaletin DNA’sı: Rojin Kabaiş dosyasında görülmeyen gerçekler

    Cumur Ülker

    Egzotikleştirilen ayrımcılık ve rıza suistimali olarak: “Çingene pembesi”

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Mehmet Horuş

    TBMM komisyonu, neden ekoloji örgütlerini dinlemedi?

    Ümit Akçay

    Türkiye’de ekonomik planlama neden başarısız oldu?

    Şebnem Oğuz

    Hakan Tosun cinayetinin anatomisi: Fosil faşizminin çıplak yüzü

    Siyasi Haber

    Ilan Pappe: Filistinliler hâlâ etnik temizlik ve soykırımla karşı karşıya

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    KESK’lilerin Ankara yürüyüşüne polis engeli: “KHK’ler gidecek, biz kalacağız”

    16 Ekim 2025

    Tekstilde işten çıkarılan işçiler açlıkla boğuşuyor

    15 Ekim 2025

    KESK’in Ankara’ya yürüyüşü sürüyor (GÜNCELLENDİ)

    15 Ekim 2025
    KADIN

    Ercan Jan Aktaş: “Pınar Selek’siz barış olmaz”

    20 Ekim 2025

    EŞİK: “11. Yargı Paketi, ahlak bekçiliğini yasalaştırma girişimidir”

    19 Ekim 2025

    CHP’li Cem Avşar: “aile yılında kaç kadın cinayeti işlendi?”

    16 Ekim 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.