Her yıl toplanan konferans Atlantiğin iki yakasının dünyaya bakışı açısından önemlidir. Trump yönetiminin Avrupa ile ilişkisinin renginin daha net ortaya çıkacağı bir konferans olacağı için bu yıl çok özeldir.
Trump’ın yardımcısı JD Vance, konferans konuşmasına katılımcıları şaşırtan bir girişle başlıyor. “Bugün konuşmak istediğim şeylerden biri de elbette ortak değerlerimiz.”
“Elbette bu konferansta güvenliği tartışmak için bir araya geliyoruz. Ve normalde dış güvenliğimize yönelik tehditlerden bahsediyoruz. Bugün burada birçok büyük askeri liderin bir araya geldiğini görüyorum. Ancak Trump yönetimi Avrupa güvenliği konusunda çok endişeli ve Rusya ile Ukrayna arasında makul bir anlaşmaya varabileceğimize inanıyor ve ayrıca, önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın kendi savunmasını sağlamak için büyük bir adım atmasının önemli olduğuna inanıyor olsak da, Avrupa’ya karşı en çok endişelendiğim tehdit Rusya değil, Çin değil, başka bir dış aktör değil. Endişelendiğim şey içeriden gelen tehdit. Avrupa’nın, Amerika Birleşik Devletleri ile paylaşılan en temel değerlerinden bazılarından geri çekilmesidir.” (Mattias Schrader/AP)
JD Vance’in örnekleri ilginçtir. Kürtaj nedeniyle bir cezalandırmadan söz ediyor. Romanya seçimlerinin iptalini eleştiriyor. Sağ ve sol popülist partilerin sözcülerinin toplantıya katılmasının engellenmesine değiniyor. Nükteyle ilave ediyor: “Eğer Amerikan demokrasisi Greta Thunberg’in (İsveçli çevreci aktivist -b.n.) 10 yıllık azarlamalarına dayanabiliyorsa sizler de birkaç aylık Elon Musk’a dayanabilirsiniz.” (a.y.)
Aslında şu birkaç cümle Trump yönetiminin Avrupa ile “değerlerde” temel farklarını özetliyor. Elbette en önemlisi Alman faşist partisi AfD’nin Elon Musk tarafından açıkça savunulmasıdır. “Demokrasiye inanmak, vatandaşlarımızın her birinin bilgeliğe ve bir sese sahip olduğunu anlamaktır. Ve bu sesi dinlemeyi reddedersek, en başarılı mücadelelerimiz bile çok az şey kazandıracaktır.” (a.y.)
Böyle bir açıklamayı Trump’ın yardımcısından duymak şaşırtıcı değil. Bunu ve daha nicelerini kaç yıldır tekrarlıyorlar. “Gerçek ötesi” bir dünyada yaşıyoruz, demokrasiye inandığının ortada bir kanıtı olmamasına rağmen, Kongre binasını basanları hemen affeden Trump’ın yardımcısı Avrupa’ya demokrasi dersi veriyor.
Avrupa’nın üzerinde hiç silinmeyecek bir faşizm lekesi var; ayrıca Ukrayna-Rusya savaşı başladığında Tolstoyların, Dostoyevskilerin ve hatta Kuğu Gölü balesinin yasaklandığı bir Avrupa’yı dehşetle izledik. Nasıl da hızla eski korkunç günlere dönülebileceğinin ürkütücü bir örneği yaşandı.
“Münih’teki Avrupalı yetkililer, Vance’in haksız ve gerçek dışı iddiaları ve bunları ABD desteğiyle ilişkilendirmesi karşısında dehşete düştüler. Üst düzey bir Avrupalı diplomat, ‘Çılgıncaydı, tamamen çılgıncaydı,’ dedi. ‘Ve çok tehlikeliydi.’ Bazı yetkililer, konuşmayı Vladimir Putin’in 2007’de aynı etkinlikteki konuşmasıyla karşılaştırdı. O konuşmada, Rusya Devlet Başkanı NATO genişlemesinin Moskova ile çatışma riski taşıdığı konusunda uyarmıştı. Üst düzey bir AB diplomatı, ‘Bize ders verdi, bizi aşağıladı,’ dedi. ‘Odadaki ruh hali tıpkı Putin’in 2007 konuşması gibiydi… çirkindi.”‘ (Financial Times)
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov birkaç hafta önce, “Trump politikaları Avrupa’yı ayıltabilir” diyerek uyarmıştı.
Avrupa ayılacak mı? Göreceğiz. Ancak JD Vance’in Avrupa için tehdidin dışarıdan, yani Rusya ve Çin’den değil, içeriden olduğunu vurgulaması konferansı dinleyenlerin sinirlerini fazlasıyla bozmuştur. Ukrayna için bütün mühimmat depoları boşalan, üstelik Rusya’nın ucuz enerji kaynaklarından olup ABD’nin pahalı enerjisinin esiri olan Avrupa, sadece bunlara değil, aynı zamanda tamamen Avrupa’yı kurban eden Biden stratejine öfkelenmekle kalmayacak, Trump’la ne kadar yol yürüyebileceğinin hesaplarını yapmak zorunda kalacaktır.
Sovyetler çöktükten sonra 90’lı yılların başındaki Körfez savaşı sırasında Atlantiğin iki yakası birbirinden uzaklaşmaya başlamış; konu Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir” tesbitine kadar gelip dayanmıştı. Ukrayna-Rusya savaşı henüz çözümlenmedi. Bu savaşın çözümlenme tarzı Atlantiğin iki yakası arasındaki ilişkiler için bir dönüm noktası olabilir.
Büyük dünya sahnesine ilk sunulduğundan itibaren “Ukrayna-Rusya oyunu” küresel güney tarafından tutulmadı. Sahnedeki oyuncular ve yönetmenin performansı hiç göz doldurmadı. Trump Amerikası sahneyi Pasifik gölgesine taşımaya hazırlanırken sırtında Avrupa’daki kalitesiz oyunun yükünü fazlasıyla taşıyor.
JD Vance Avrupa’yı aşağılarken şu çarpıcı tespiti yapmaktan da geri durmuyor: “Kendi seçmenlerinizden korkarak yaşıyorsanız, Amerika sizin için hiçbir şey yapamaz.” (a.y.) Yani eğer yükselen faşizme yol vermezseniz “Washington’daki şerifin” sizin için yapacağı bir şey yoktur.