Mezopotamya Özgürlük Partisi Yürütme Konseyi, Asuri, Süryani, Keldani halkları adına, Paris Katliamı’nın 4. yılında, Silopi’de 3 Kürt siyasetçinin yaşamını yitirmesine ilişkin açıklama yaptı.
Asuri, Süryani, Keldani halkları adına yapıldığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi:
"Türk Devlet’i tarfından yapılan Paris katliamını dördüncü yılında kınırken, aynı ayda Silopi şehrinde Türk Devleti tarafından hedef alınan Seve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar bu değerli üç siyasi Kürt kadını katledilmiştir. Paris ve Silopi şehirlerinde aynı İslamcı Faşist Türk Devleti tarfından katledilen bu insanlar birer özgürlük, demokarsi ve eşitlik emekçisiydi. Halkların, demokrasi’nin, özgürlüğün ve eşitliğin temsili olan bu onurlu kadınları saygı, hürmet ile anarken, onları katleden Türk Devlet sistemini, zihniyetini lanetliyor, kınıyoruz!
Türk Devlet zihniyeti ve Ortadoğu gericiliği: Özgürlüğü, demokrasiyi ve eşitliği savunan zihniyetten korktukları kadar, bunların asıl korkuları: İslamcı faşist zihniyeti, gericiliği ve fanatizmi al aşağı edecek olan Kadın Özgürlük Mücadelesi olması nedeniyle, demokratik kadın kesimine bu kadar vahşice saldırmaktadırlar. Türk Devleti, bu saldırılarla nasıl bir iflasın içinde olduğunu göstermektedir. Mezopotamya/Kürdistan’da Kadın Özgürlük Mücadelesi, Ortadoğu’da parlayan demokrasi, medeniyet ve yeni yaşam yıldızıdır.
Bu Soykırımcı, Katliamcı zihniyet, 1915 zihniyeti ile Kürt halkına, onun değerlerine, kutsallıklarına ve onurulu duruşuna yönelmektedir. Aslında bu yönelim her ne kadar Kürt halkına yönelikse, oysa halkların üçüncü demokratik alternatif öncülüğünde yakaldıkları tarihi kazanımlara yönelik bir Soykırımdır. Türk Devleti 1915'ten günümüze halklara, dinlere, inançlara, mezheplere, kültürlere ve sosyalistlere karşı yürüttüğü soykırımcı, katliamcı politikayı devam ettirmektedir. O dönem, bu dönemde bir tek farklı olan; halkları farklı dinlerinden, inançlarından ve ırklarından dolayı karşı, karşıya getirilemiyor oluşu. Birde Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin konumu farklıdır.
Bizler Parti olarak, Kürt kadınına, gençliğine, savunmasına, mücadelesine ve halkına yönelik bu soykırımcı politikayı, halkımıza, insanlığa ve demokrasi kesimlerine yönelik bir saldırı olarak görüyor, Kürt halkının yanlız olmadığını, onunla birlikte olduğumuzu belirtiyoruz! Böylece demokrasiden yana olan herkesi: İnsanlık onurunu katletmek isteyen, İslamcı faşist Türk Devleti’ne karşı, birlikte olmaya davet ediyoruz..
Böylesi bir dönemde Dünya kamuoyunun Türk Devleti’nin vahşetine seyirci kalması, bölge açısından pek mantıklı değildir. Bu pasif yaklaşım, Türk Devleti’nin daha fazla saldırgan olmasına, ilşikide olduğu İŞİD, El Nusra vb. barbar guruhların insanlığa daha fazla zarar vermelerine zemin sunmaktadır. Dünya Kamuoyunun Türkiye’de yaşanan iç savaşı görmesini, Türk Devleti’ni, PKK’yi karşılıklı ateşkese, siyasi çözüme ve kalıcı müzakereye zorlamasını bekliyoruz. "