HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Kobanê soruşturmasını Leipzig Davası’na benzeterek, “6-8 Ekim olaylarının başlıca sorumlusu AKP’dir. Arkadaşlarımız, birer Dimitrov gibi AKP’yi yargılayacaklar” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, online gerçekleştirilen Parti Meclis (PM) toplantısında konuştu. Siyasal gelişmeler ve HDP’nin önümüzdeki dönem hazırlıklarının ele alındığı toplantıda Sancar, 2020 yılının zor ama umut dolu bir yıl olduğunu vurguladı. Sancar, “Çünkü umudu yaratan mücadele vardı ve bu mücadelenin motor gücü de HDP’ydi. Bütün zorbalıklara, baskılara rağmen ayakta durmayı başardı, dimdik durmayı başardı. Bununla kalmadı, büyümeyi de sürdürdü. HDP halkların umudu olmaya devam ediyor. O nedenle zorluklardan değil, umuttan bahsetmemiz gerekiyor 2021’i konuşurken. Bu umudu her yerde ciddi bir malzeme olarak konuşmamız gerekiyor. Bütün zorluklara rağmen mücadele mümkün ve gereklidir. Umut da bu mücadeleden doğar” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın konuşmasından başlıklar şöyle:
“Saldırılar sadece HDP’yi hedef almıyor”
Sancar, HDP’ye dönük saldırılara dikkat çekerek, “Bunun çok yönlü sebepleri var. HDP’ye yönelik saldırılar sadece HDP’yi hedef almıyor. Sadece HDP’nin meselesi değil, aynı zamanda Kürt halkına yöneliktir. Ama sadece Kürt halkının da meselesi değildir. Tam tersine bütün Türkiye toplumunun, bütün Türkiye halklarının meselesidir. Sadece Türkiye haklarını da ilgilendirmiyor, bölgeyi de derinden etkiliyor. Yani bu iktidarın HDP’ye karşı, Kürt halkına karşı yürüttüğü politikalar bütün Türkiye halklarına yönelik. Aynı zamanda Ortadoğu politikaları da tam bu saldırılar üzerine kurulmaktadır” ifadelerini kullandı.
İktidarın adım adım ülkeyi “faşizme” sürüklediğini dile getiren Sancar, “Faşizmi kurumsallaştırmak için her yolu deniyor ama karşısında bir direnç olduğunu biliyor ve bu direncin kaynağının yine HDP olduğunun farkında. O nedenle HDP’yi devre dışı bırakmak için her yolu deniyor ama başaramıyor. Başaramayacak da. Biz bundan eminiz, onların da emin olacağı noktayı göstereceğimizi biliyoruz” dedi.
Kobane’de AKP’nin Ortadoğu politikası çöktü
“Kobanê soruşturması” kapsamında hazırlanan iddianameye ilişkin Sancar, Kobanê’de sadece DAİŞ’in yenilmediğini, aynı zamanda AKP’nin Suriye ve Ortadoğu politikalarının da çöktüğünü belirtti. Sancar, “Çünkü AKP iktidarının temel politikası, o dönem Suriye’den başlayacak bir Müslüman Kardeşler iktidarı aracılığıyla, Sünni bir eksen yaratmak ve mezhepçi Sünni eksenin hamiliğini üstlenerek Ortadoğu’da hegemonyal hayallerini hayata geçirmekti. İşte bu yolda ilerleyebilmek için Kobanî’nin IŞİD tarafından düşürülmesi gerekiyordu. AKP iktidarının yatırımları bu yöndeydi. Bütün çabaları da bu yöndeydi. Bütün dünya halkları tarafından bu gerçek biliniyor. IŞİD’in yenilgisi ile AKP’nin Suriye planları ve hayalleri suya düştü. Bu bozgunun yarattığı öfke dinmedi” diye belirtti.
Leipzig hatırlatması
“Bakın 6-8 Ekim olayları gerekçesiyle açılan dava hiçbir mantıkla açıklanamayacak bir kurguya sahiptir. Bırakın hukuku. Hukukla bu süreci açıklamanın bir gereği ve anlamı yoktur çünkü ortada hukuk garabetinin ötesinde bir durum vardır. Bu hem absürt bir durumdur hem de tehlikelidir. Bu tehlikeyi herkesin mutlaka görmesi gerekiyor. Ben iddianameyi okuduğumda aklıma ilk 1933 tarihinde yaşanan Alman Reichstag yangını geldi. 1933 yılının Şubat aylarında Alman Parlamento binası yakıldı. Hangi şartlarda gerçekleşti bu olay? Hitler şansölye olmuştu, Başbakan olmuştu ve genel seçim kararı almıştı. Bu genel seçim kararı, kendisi için diktatörlüğe giden en önemli hamlelerden biriydi. Genel seçim ortamında diğer partileri susturmak için oyunlar tezgahladılar. Alman Parlamentosu binası 27 Şubat akşamı ateşe verildi, yakıldı. Ertesi gün operasyonlar başladı. Hitler ve kadroları bu yangını komünistlerin çıkardığını iddia ettiler. Hemen yasakları devreye soktular. Kendilerine yakın bir parti hariç bütün diğer partilerin seçim çalışmalarını yasakladılar. Daha sonra da bir dava açıldı. Leipzig kentinde görüldü bu dava.”
“Arkadaşlarımız, birer Dimitrov gibi AKP’yi yargılayacaklar”
“Tarihi bir davadır, dünya kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim üzerinden yürütüldü bu dava; Dimitrov. Fakat yargılanan Dimitrov olmadı. Tam tersi oldu. Dimitrov, tarihe parlak Leipzig Savunması olarak geçen bir savunma yaptı ve Nazi rejimini yargıladı. Evet, yargı kendilerinin elindeydi. Belki devlet aygıtı kontrol ediliyordu, belki kamuoyu kontrolü tam olarak sağlanmıştı ama direniş de vardı. İşte bu iddianamesi kabul edilen 6-8 Ekim protestoları yargılamalarını abartısız Leipzig Davası’na benzetebiliriz. Leipzig Davası, Hitler’in diktatörlüğe giderken kullandığı en önemli araçtı, en önemli bahaneydi. Daha sonra bu yangını Nazilerin çıkardığı anlaşıldı, asıl kendileri bir komplo ile Parlamento binasını yakmışlardı ve daha sonra da muhalefeti, devrimci güçleri tasfiye etmek için bu yangını bahane olarak kullandılar.”
“Yargılanacak arkadaşlarımız, AKP’yi yargılayacak. Sanırım ilk duruşma 25 Nisan’da görülecek. Burada yargılanacak arkadaşlarımız AKP’yi yargılayacaklarından hiç şüphemiz yok. Birer Dimitrov gibi AKP’yi yargılayacaklar. 6-8 Ekim olaylarının hesabı mutlaka sorulacaktır. Bu yargılama, bunun için güçlü bir platform olacaktır. Bizlere düşen bu sürece tam olarak hazırlanmak, her aşamasını titizlikle takip etmek her adımımızı aynı özenle oluşturmaktır. Buradan kazanarak çıkacağız. Türkiye halkları kazanarak çıkacaktır. Faşizme giden yolda bu davayı boşa çıkaracağız. Bu davanın Alman Parlamentosu yangını davasına benzeyen bir diğer yanı da Nazilerin faşizmi yaratmaya çalışırken geçtikleri en önemli dönemeç olmasıdır. Buradan da Türkiye’deki tüm demokrasi güçlerinin ders çıkarması gerektiğini hatırlatayım. Eğer gerçekten bu iktidar, bu planında başarılı olursa Ertuğrul Kürkçü’nün güzel ifadesiyle, Türkiye halkları için ebedi kış başlayacaktır. O nedenle biz direneceğimizi biliyoruz. Haklılığımıza inancımız tamdır. Halkımızın desteğinden zerre şüphemiz yok. Ama bu mesele sadece HDP’ye bırakılamaz. Türkiye’de bütün demokrasi güçleri, adalet isteyen, faşizmin kurumsallaşmasına karşı çıkan bütün güçler, kendi görevlerini dikkatle tartışmalı ve bunun gereğini yerine getirmek için mutlaka hareket etmelidir. Bu çağrı mutlaka dikkate alınmalı mutlaka kayda geçmeli ve mutlaka en ciddi şekilde tartışılmalıdır.”
(MA)