Evrensel Gazetesi Muhabiri Metin Göktepe, “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gittiği haberde, 8 Ocak 1996’da gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Göktepe bugün mezarı başında anıldı.
Gazeteci Metin Göktepe, katledilişinin 21. yılında mezarı başında anıldı.
İstanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığı’ndaki anmaya Metin Göktepe’nin gazetesi Evrensel'in çalışanları, ailesi, meslektaşları, basın örgütlerinin temsilcileri ve dostları katıldı.
Dövülerek katledildi
Metin Göktepe 10 Nisan 1968'de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde doğdu. Gazeteciliğe 1992'de Haberde ve Yorumda Gerçek dergisinde başladı. 7 Haziran 1995'te kurulan Evrensel gazetesinde başından itibaren yer aldı.
Göktepe 8 Ocak 1996'da Ümraniye Cezaevi'nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek için Alibeyköy'e gitti. Ancak, basın kartı olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmadı. Yüzlerce insanla birlikte gözaltına alındı ve Eyüp Kapalı Spor Salonu'na götürüldü. Burada polislerin şiddetine maruz kaldı, öldürüldü.
Yalanlar: Spor salonunda duvardan, çay bahçesinde sandalyeden düştü
Devlet yetkilileri çelişkili açıklamalar yaparak cinayeti gizlemeye çalıştı. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve İstanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Metin Göktepe’nin gözaltına alınmadığını; Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan gözaltına alındığını ancak sonra çay bahçesinde otururken fenalaşarak sandalyeden düştüğünü; İçişleri Bakanı Teoman Ünüsan ise spor salonunun duvarından düşerek öldüğünü iddia etti.
Dava tanığı ifadesinde şunları söylüyordu: “O sırada Metin getirildi. Amirlerden biri "özel muamele" dedi. On kişi Metin"in üzerine çullandı. Cop, kazma sapı gibi şeylerle vuruyorlardı. Metin bayıldı. Su döküp ayılttılar. Tekrar dövmeye başladılar. Çok kan kaybediyordu. Tuvalete götürüp yıkadılar. İçlerinden biri "ölecek galiba, hastaneye götürelim" diyordu. Diğerleri "ölürse ölsün" diyerek dövmeye devam ettiler, Metin artık hareket etmiyordu.”
Çevik Kuvvet memuru Şuayip Mutluer, 1. Sınıf Emniyet Müdürü Yaşar Gökışık"a verdiği ifadede ise şöyle diyordu:
“Ben salona döndüğümde yerde yatan şahsı (Metin Göktepe) sordum, polis memuru Metin Kuşat, gazeteci olduğunu İstiklal Marşını bilmediğini söyledi. Ben de "boş ver" dedim, bir tekme de ben attım. O sırada polis memuru Saffet Hızarcı"nın yerde bulunan şahsa "Bu Ali için, bu Rüştü için, bu da Süleyman için" diyerek vurduğunu gördüm. Sonradan adamı dövmekten copunun kırıldığını öğrendim.”
"İstemeden insan öldürmek"
Metin Göktepe"yi döverek öldürenler, dava açıldığında “istemeden adam öldürmek suçu” ile yargılandılar.
Avukat Fikret İlkiz'in Afyon Ağır Ceza Mahkemesi'nde söyledikleri:
Eğer istemiyorsanız, bir kere vurduktan sonra geri çekilirsiniz. Yere düşmüş insanın kafasına kırk kere kalasla vurmazsınız! Metin Göktepe seçilerek alınmış, Evrensel muhabiri olması nedeniyle bilinçli olarak dövülmüş ve isteyerek öldürülmüştür!
İstanbul'dan Aydın'a ve "güvenlik" gerekçesiyle Afyon'a taşınan Göktepe Davası, 28 Eylül 2000'de beş polis memuruna "kastı aşan insan öldürmek" ve "faili belli olmayacak şekilde insan öldürmek" suçlarından verilen yedişer yıl altışar ay hapis cezasının onanmasıyla bitti. Bir polis memuru ise Yargıtay'ın kararı bozmasından sonra 20 ay hapis ve beş ay kamu hizmetlerden uzaklaştırma cezası aldı.
Mahkum polislerin cezalarının tamamlamalarına 19 Aralık 2000'de yürürlüğe giren Şartlı Tahliye ve Ceza Erteleme Yasası engel oldu.
Anne Fatma Göktepe'nin Metin Göktepe'nin cenazesinde yaktığı ağıt..
(EVRENSEL), (BİANET)