Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan son gelişmelere dair Ronahî Tv’ye değerlendirmelerde bulundu.
Özerk Yönetim’e bağlı tüm meclis, kurum ve yönetim binalarına Suriye bayrağının asılması kararı, Süleyman Şah Türbesi, Minbiç saldırıları, Kobani’ye dönük saldırı girişimleri, Derazor’da yaşanalar, HTŞ ile görüşme ve Kürtlerin birliği konularında yöneltilen soruları yanıtlayan Mazlum Abdi, Türkiye ile “Uluslararası koalisyon aracılığıyla kalıcı bir ateşkes için görüşüyoruz” dedi.
Minbiç’te ateşkes
SMO’nun saldırdığı Minbiç Kantonu’na dair sorulan soruyu yanıtlayan Mazlum Abdi, “Bir ateşkes ilan ettik. Uluslararası güçlerde içinde, Türkiye ile görüşmüşlerdi ve bizde bunu kabul ettik. Ancak şimdiye kadar saldırılar bitmiş değil. Karakozak ve Minbiç’in içinde -orada da güçlerimiz var- durdu. Minbiç’te askeri güçlerin kalmaması, Minbiçlilerin kendi kendini yönetmesi yönünde bir anlaşma oldu. Minbic’te olan güçler şuan bunu uygulamıyor çünkü bu anlaşma daha yürürlüğe girmedi. Yarın bu anlaşmanın yürürlüğe girmesini umut ediyoruz. Ne kadar uyacaklarını göreceğiz” diye konuştu.
‘Birliğe ihtiyaç var’
“Kürt tarafları bir araya gelerek hareket etmeli” diyen Mazlum Abdi, Irak Federe Kürdistan Bölgesi yönetimine de çağrıda bulunarak “Ayrıştırma olmaz. Kendi içimizde görüş farklılıklarımız olabilir ama dışarıya karşı bir olmamız gerek. Federe Kurdistan’daki güçlerin de bu sürece olumlu katmasını umut ediyoruz” dedi.
Mazlum Abdi, “Uluslararası güçler ile üzerinden anlaştığınız bir şey var mı” sorusuna da şu yanıtı verdi: “Bu konuda şeffaf olmamız gerek. Bu güne kadar Şahba, Til Rifat ve Minbic üzerinde saldırılar oldu. Türkiye saldırılarını devam ettirmek istiyor. Türkiye’nin saldırılarını durdurması için üzerinden bir baskı var ama bu saldırıların son bulacağı anlamına gelmiyor. Büyük bir baskı olduğunu biliyoruz. Genel bir ateşkes için çalışmalar var, diplomatik girişimlerimiz var. Dostlarımız aramızda gidip geliyorlar. Silahsız bir bölgeden bahsediliyor, biz her şeyi görüşmeye hazırız. Tehlike geçmedi. Hala tehditler var. Halkımız uyanık olmalı. Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Her zamankinden fazla birliğimize ihtiyacımız var. Halkımız güçlerinin yanından yer almalı. Bu zahmetli günleri daha önce de yaşadık. Halkımızın desteği ile bunları geçtik, yine geçeceğiz.”
Suriye Bayrağı
Kuzey ve Doğu Suriye’ye bağlı tüm meclis, kurum ve yönetim binalarına bugün itibarı ile Suriye bayrağının asılması kararına değinen Mazlum Abdi, “YPG’nin ilk kongresinde bu bayrağı biz kabul etmiştik. Bizim bu bayrağa karşı bir düşmanlığımız yok. Suriye iki parçaya ayrılmış, bir tarafta şu ana kadar BAAS bayrağı vardı bir tarafta da şu an kabul ettiğimiz kesimin kullandığı bayrak vardı. İç savaştan kaynaklı biz kendi özel bayraklarımızı kullandık. Ancak şu an farklı bir durum çıktı ortaya. Suriye genelinde bir bayrak üzerine anlaşma oldu. Bütün halkları bu bağımsızlık bayrağını dalgalandırıyor. Bu bayrak bizim için uygundur. Çünkü bu bayrak tekçi Suriye Arap Cumhuriyeti’nin bir bayrağı değil. Biz de bu yönde bir karar aldık. Ve bu kararın doğru olduğunu düşünüyorum. Bu bizim Suriye’nin bir parçası olduğumuzu gösterir. Suriye halklarının bir bayrak üzerinden anlaşmasından kaynaklı biz de bir parçası olduğumuz için bu şekilde bir karar aldık” ifadelerini kullandı.
‘Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili bir anlaşma yok’
Mazlum Abdi, eskiden Kobani’nin kuzeyinde Karakozak’ta bulunan sonra taşınan Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bugün X hesabından yaptığı paylaşıma dair, “Bir anlaşma yok. Birçok şey söyleniyor. Bu Türkiye’nin hukuki uluslararası bir hakkıdır. Buna dair birçok sorun çıktı. Biz de bu yönde bir sorunumuz olmadığını gösterdik. Daha önce taşınması için gerekli yardımları yapmıştık şimdi de yeniden yerine getirilmesi için ‘gerekli yardımları yapmaya hazırız’ dedik. Biz kimse ile sorun yaşamak istemiyoruz. Uluslararası haklar çerçevesinde yürütülecek her şeye varız. Biz Suriye’nin bir parçasıyız. Buna karşı Türkiye’den her hangi bir cevap almadık. Aramızda bulunan uluslararası koalisyon güçleri Türkiye ile görüş alışverişinde bulunuyor. Onlar Türkiye’den bir cevap alacak. Bize düşen ne olursa yapmaya hazırız” dedi.
Kobani’de neler oluyor?
Kobani’ye dönük saldırı girişimlerine değinen Mazlum Abdi, “Karakozak köprüsü geçildi ve bir saldırı girişimi oldu. Bu da bir tehlike yarattı. Amaçları Kobani’yi ablukaya almaktı. Ancak arkadaşlarımız kahramanlık ile bunu engelledi. Bu önemli bir meseledir. Bu sadece Kobani’yi ve Rojava’yı ilgilendiren bir mesele değil bütün dünyayı ilgilendiriyor. Saldırılara karşı her türlü önlemi aldık. Kobani’den DAİŞ’i nasıl çıkardıysak, bir kez daha çıkartırız. Uluslararası dostlarımız var. Biz Minbiç’te yaptığımız anlaşmanın genele yayılmasını umut ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Fırat sınır olacak’
Deyrezor’da HTŞ’nin Şam’ı aldıktan sonra Suriye ordusunun boşalttığı alanlara SDG’nin geçmesinin DAİŞ’e karşı bir hamle olduğunu vurgulayan Mazlum Abdi, şunları söyledi: “Orada yaşanan farklı. Bir boşluk oldu DAİŞ tehlikesi vardı. Uluslararası koalisyon ile karar aldık ve güvenlik için bir süre kontrol ettik. Söylenen gibi uzun süreli kalmak için geçmedik. Türkiye’nin ‘bunlar fırsat buldu genişliyor’ demesi gibi bir durum yok. HTŞ güçleri geldiğinde bir anlaşma sağladık. Güçlerimiz birkaç gün daha kaldı ve işlerini tamamladıktan sonra eski yerler geri çekildiler. Fırat sınır olacak şekilde bir anlaşma yaptık. Bunun bozulmamasını umut ediyoruz.”
HTŞ ile SDG görüşüyor mu?
“HTŞ ile SDG arasında bir görüşme var mı?” yönünde sorulan soruyu yanıtlayan Mazlum Abdi, “HTŞ Halep’e yönelmeden önce bize haber gönderdiler ve hedefimiz ‘SDG ve Kürtler değil’ dediler. Bu pratikte şimdiye kadar gerçekleşti. Bazı sorunlar yaşandı. Türkiye’ye bağlı gruplar Til Rifat ve Şehba’ya saldırdı. Halkımızı oradan çıkardık. Şuan güçlerimiz Halep’te var. İkimiz arasında görevliler var. Sorunların çözümü için görüşüyorlar. Görüşmelerin genişlemesi lazımdır. Heyetlerimizin Şam’a gitmesi gerek. Bunun için çalışmalarımız var. Biz Suriye’nin bir parçasıyız. Sorunlarımızı Şam ile çözmemiz gerek. Şuan kim Şam’da varsa sadece HTŞ değil herkes ile görüşmemiz doğal bir şey. Kuzey ve Doğu Suriye’den heyetlerin Şam’a giderek sorunların çözümüne dair konuşmaya başlamaları gerek” diye konuştu.
“İki ay önce HTŞ’nin harekete geçeceği yönünde SDG’nin bilgi aldığı halde neden Til Rifat ve Şehba’da bir önlem almadı” yönünde yapılan eleştirilere de değinen Mazlum Abdi, şunları söyledi: “Türkler, Ruslar ile görüştü ve HTŞ’nin saldıracağı bilgisini verdi. Ruslar bize gelerek bizden yardım istedi. Biz de ‘bu konuda yapacağımız bir şey yok, çünkü kendimizi koruyoruz, sorunlarımız var’ dedik. Ve gerçekten bu saldırılar oldu. Türkler doğru söylemişti. Esad bu saldırıyı kırmak için kimi hazırlıklar yapmış ve güçlerini İdlip’e göndermişti. Ama neticede Rusların kandırıldığını, Türklerin durdurduk demesi mümkün görünüyor. Bizim saldıracaklarından haberimiz vardı ancak bizim beklemediğimiz Suriye ordusunun bu denli hızlı gerileyeceğiydi.”
‘Yeni bir dönem’
Mazlum Abdi, devamında şunları söyledi: “Suriye’de yeni bir dönem başladı. Esad bir siyasi çözüme izin vermedi. Ama şuan siyasi bir çözüm için girişimler var. Bu ne kadar sürecek belli değil, çünkü resmi bir açıklama yapılmış değil. Fırat’ın doğusunda bizim, batısında SMO ve HTŞ’nin kontrol ettiği yerler var. Şuan siyasi bir süreç başlıyor. Biz üstümüze düşeni yapacağız. Her kesimin temsilcileri bu süreçte yer almalı. İlerde ne olacak bilmiyoruz, her şeye karşı tedbirlerimizi alıyoruz. Her yerde haklarımızı almak için birlik olma zamanı.
‘Topraklarına dönme vakti geldi’
Yerinden edilen insanların kendi topraklarına dönmelerinin zamanının geldiğini düşünüyoruz. Sorunların silah ile çözülmesi taraftarı değiliz, buna gerek olmadığını düşünüyoruz. Herkes kendi yerlerine dönmesi gerek. Efrînliler kendi topraklarına dönmeli. Efrîn’e yerleşen kişiler Efrîn’in dışından gelenlerdi ve kendi yerlerine kimisi döndü. Efrîn şuan boşalıyor, Efrînlilerin kendi topraklarına dönmeleri gerek. Bu kendi kendine olmaz, anlaşmalar ile olur. Serêkaniye, Gre Spi’de insanların topraklarına dönmeleri zamanı geldi. Bunun için görüşmelerin olması gerek. Savaş ile değil diyalog ile sorunların çözülmesi gerek.
Daha önce yapılan görüşmelere Kuzey ve Doğu Suriye’nin temsilcileri katılmadı. Suriye halklarının yüzde 40’ı bu görüşmelerde yoktu. Bunun için başarılı olunmadı. Bundan sonra Suriye halklarının katıldığı görüşmeler olacak. Bu bizi mutlu ediyor. Halkımız örgütlü. Daha örgütlü bir şekilde bu sürece katılabilir. Siyasi bir süreç olacaksa hiç kimse dışarıda bırakılmamalı.
PYD Eşbaşkanı: Şam görüşmeleri için hazırlık yapıyoruz, kaybedecek bir yüzyılımız yok
PYD Eşbaşkanı Xerib Hiso, Şam ile yapılacak olası görüşmeleri değerlendirdi.
‘Görüşme için hazırlık yapıyoruz’
Bölgedeki gelişmelerle ilgili MA’ya açıklamalarda bulunan Hiso, Suriye’deki mevcut durumun karmaşıklığına dikkat çekerek, Şam ile görüşmeler için hazırlık yaptıklarını belirtti. “Yaşanan kaos nedeniyle herkesin kaygıları var. HTŞ, başkenti kontrol ediyor ve uluslararası güçler bunu destekliyor. Biz de yoğun toplantılar gerçekleştiriyoruz ve görüşmelere hazırlanıyoruz. Heyetler Şam’a gidip gelecek. Ancak şu an siyasi bir müdahil veya pratik adım yok” dedi.
‘ENKS de katılmalı’
Kürtler arasında birlik sağlanmasının önemine vurgu yapan Hiso, “Kürtler olarak Şam’a tek bir heyetle gitmeliyiz. Parçalı olursak kazanımlarımızı kaybederiz. ENKS’nin de bu sürece dahil olmasını destekliyoruz. Herkesin yer aldığı bir ortak heyet oluşturmalıyız. Kaybedecek bir yüzyılımız yok; birlik olursak irademizi kabul ettiririz” diye konuştu.
‘Demokratik bir Suriye hedefimiz’
Kuzey ve Doğu Suriye’de demokratik bir yönetim kurduklarını hatırlatan Hiso, bu modelin tüm Suriye’ye uygulanması gerektiğini söyledi. “Halkların bir arada yaşadığı bu sistem, Suriye’nin geleceğidir. En makul sistem bizimkidir ve en yaşanabilir kentler bizde. Demokratik bir Suriye için tüm dostlarımızın desteğini bekliyoruz” dedi.