Manisa’da birçok aile, Vestel’de çalışarak yaşamını sürdürüyordu. Yılda binlerce TV ve beyaz eşya üretiyorlardı. Vestel sektörün Ege’deki en büyük iş kompleksiydi aynı zamanda. Ama 17 bin işçinin çalıştığı Vestel Şirketler Grubu’nda, kuruluşundan bu yana en büyük toplu işten çıkarmalarından biri gerçekleşti. Mayıs ve Haziran’da atılanlar binlerle ifade ediliyordu. Son 5 ayda çıkarılan işçilerle bu sayı 6 bine ulaştı. Yan sanayiinin de kapanmasıyla birlikte Manisa’da şimdi 10 bin insanın evine bir para girmiyor. Yaşadıklarını tanımlamak için işçilerin sürekli kullandıkları kelime “kabus”tu. Çünkü tazminat almadan kapı önüne konulmuşlardı. Alacakları uzun vadede ödenecekti…
Türk Metal’in ihaneti
Sektörü sarsan bu tenkisat, “insanlık dışı” olarak nitelendiriliyor. Vestel’de yaşanan kitlesel kıyımlar, yüzlerce çalışanı da belirsizliğe sürüklüyor. Bu fabrika adeta Manisa’nın can damarıydı. Halk şimdi işsizliğin zorluklarının yarattığı baskıyı yaşıyor. Bu şehirde son yıllarda Vestel’de çalışmış ve atılmamış birini bulmak çok zor. Büyük bir endişe içinde olduklarını anlatıyor yeni işsizler. Hâlâ üretime devam edenler ise yarın işsiz kalıp kalamayacaklarını bilemiyor. Bu güvencesiz iş ortamı fabrika çalışanları arasında giderek artan stres kaynağı haline gelmiş. İşçi haklarının bu kadar ayaklar altına alınması gerçekten kaygı verici. Diğer taraftan, birçok işçi, üyesi oldukları Türk Metal Vestel Şubesi yöneticilerinin bu vaka karşısında suskunluğundan çok rahatsız. “İşçiye en büyük ihanet” olarak görüyorlar bu tutumu.
Çiğdem de Aralık’ta atılanlardan. “Altı bin işçinin mağdur olduğu fabrikada belki aidat ödediğimiz sendikamız bir basın açıklaması yapar” diye düşündük. “Ama küçücük bir tepki dahi göstermediler, inanamadık” dedi.

Eşi yatalak Ulviye de Vestel mağduru
Manisa’daki “Vestel City” adı ile anılan devasa kompleksin içinde üretim yapan tam 6 fabrika var. Patronlar bu kıyımları verimlilik artışı için yaptıklarını söylüyor! Bunun işsizler ve aileleri üzerindeki büyük etkisini görmezden geliyorlar. Yeni planlarında “insanlık dışı” sayılacak birçok ayrıntı var. Karı-koca işçiler aynı anda atıldı. İşi aksatmamak için mesai bitimine kadar tuvalete dahi gitmeyen Esra da kendini kapı önünde buldu! 40 yaşındaki Ulviye’nin acil iş bulması gerekiyor çünkü bakmakla yükümlü olduğu yatalak bir kocası var. Evin kirası, çocuklarının masrafları da onun sırtında. Her gün helikopteriyle işe gelen patron için bir şey ifade etmemiş bu durum. Sadece iş üreten bir varlık olarak görülen işçinin çok özel şartlarının işveren için bir anlamının olmaması insanı şaşırtıyor.
Temizlik işi de bulunmuyor
Bazıları hayatlarını fabrikaya adar. Ve “Gece gündüz fedakârlık yapıyorum, beni çıkarmazlar” diye düşünür. Sayısı binleri aşan çıkışlar başlayınca nasıl bir psikoloji yaşadılar! Örneğin, eşinden ayrılmış olan ve çocuklarına tek başına bakmak zorunda kalan o kadın işçi. Kirayı tek başına ödemek zorunda kalan Vestelli kadınlar şimdi bir işleri olmadan hayatla nasıl mücadele ediyor. Uzak köylerden gelip Vestel’de işe başlayan birçok genç kadın işçi ev tutmuştu Akhisar’da. Ya onlar? Çiğdem’le bunları da konuşuyoruz. “Haziran ayında çok büyük sayıda çıkışlar başladı. Ama birçok arkadaşın yaş sınırı var. Yaşı 50’yi geçmiş. ‘Bu yaştan sonra biz ne yapacağız şimdi’ diye düşünüyorlar. Temizlikçilik yapmak isteyen çok. Ama bu iş de herkese uygun değil. Manisa’da birkaç eve ve işyerine başvuran arkadaşlar olumsuz cevap aldı.”

Kira ödemeyince ne olur?
Tazminatların daha sonra ödeneceğini söylemişler. Çiğdem anlatmaya devam etti; “Birçok arkadaşımın yuvası dağılmak üzere. Kira ödemeyince o ev nasıl ayakta kalacak. Herkes, ‘Neyle geçineceğiz’ diye birbirini arıyor ağlayarak. Bugün bir kadın arkadaşım diyor ki, ‘Ben mesai sonuna kadar tuvalete bile gitmedim ustabaşılar laf söylemesinler diye. Beni bile çıkarttılar!’ En çok ona canım sıkıldı. İnanın moral vermek için de bir araya gelme imkânımız yok şu an. Herkes gündelik de olsa geçinecek iş arıyor. Artık ekmek aslanın ağzında değil midesinde.” Her işçi gibi o da Türk Metal Vestel Şubesi başkanının basın açıklaması yapmasını beklemiş. Ama sendika susmaya devam etmiş. İşçi-sendika topluluğu bu suskunluğun ne anlama geldiğini biliyor. Sendika, Vestel patronuna “Senin yanındayım” mesajı veriyor!
Çıkış işlemleri hileli
İşçi Ergül ise bu dev kıyımla ilgili şöyle bir paylaşımda bulundu; “Ortalık yangın yeri gibi Akhisar’da. Herkes kendi ekmeğinin derdine düştü. Bizleri çıkartırken öyle dolaplar çevirdiler ki. İşçilere formaliteden bölüm değişikliği gösterdiler. Sonra, ‘Göndermek istediğimiz bölümü kabul etmiyor’ şeklinde evrak düzenlediler. Ve ben de dahil birçok işçiyi ihbar tazminatı ödemeden çıkardılar. Önceden hazırladıkları evrakları imzalattılar. Her bir işçiden en az 100 bin TL’nin üstünde kâr elde ettiler. İhbar tazminatları patronun cebinde kaldı! Bu yasal değil, İhbar vermesi gerekiyordu ‘haydi çık’ dediği işçiye.”
Şirketi ihracat şampiyonu sıralamasına soktuk
Zeynep ise işçi arkadaşlarının ruh halinden söz etti; “Özellikle kadın arkadaşlarımız içinde tek başına evini geçindirmek için mücadele edenler var. Bir de çocuklarının eğitimini devam ettiren, onlara hem anne hem baba olan kadınlar zorluk yaşıyor. Ev kirası için zaten herkes diken üstünde. Hepimiz için öyle ama onlar daha fazla yük altındalar. Atılmayanların, işe devam edenlerin ise psikolojisi bozuldu. ‘Sıra sende mi, bende mi’ devri başladı. Çok tedirgin, huzursuz, endişeli, neşesiz ve gerginler. Geleceğin tamamen belirsiz olduğu bir çalışma ortamı artık burası. Vestel’de o beyaz eşyaları ilmek ilmek üretip, ihracat şampiyonu sıralamasına soktuk şirketi. Fabrika’nın küçülme durumuna gelmesinin sebebi işçiler değil, iş bilmez amirler. Üst yönetim tarafından atanarak gelen yöneticiler her şeyin sorumlusu.”
Sendika susarak cesaret veriyor
Türk Metal Vestel Şubesi yöneticileriyle görüşme olanağı bulamadık. Bu şehirde farklı işkollarında örgütlü sendikalara bazı sorular sorduk. DİSK Gıda-İş Manisa Temsilcisi Ufuktan Öden, bu yeni dönemde devamlı olarak Manisa’da işten çıkarmaların yaşandığına dikkat çekti. İlk kez bu kadar büyük kitlesel kıyım yaşandığı yorumunu yaptı. “Uzlaşmacı, bürokratik sendikaların bir tavır göstermemesi bu toplu kıyımları tetikliyor” dedi. Türk-İş’in tutumu hakkında şunları söyledi Temsilci: “Bırakın bölgedeki şubelerini, kitlesel işten çıkarmalara 1 milyon 250 bin üyeli Türk-İş ağzını açmadı. Çünkü susarak cesaret veriyor. İşçilerde de bir irade olmadı ne yazık ki. Bu anlayışa karşı tepki göstermeyince atılmalar hızlanıyor. Asgari ücrete dahi ses çıkaramıyorlar. ‘Sefalet ücreti bu, arttırılsın’ diyemiyorlar. Çünkü tek neden var. Artık tek önem taşıyan mesele iş güvencesi. ‘İş güvencem var mı, acaba işte kalacak mıyım’ kaygısı var emekçilerde. Bu, ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.” Öden, işyerlerinin adeta kaynadığını, bunun ardından yeni saldırıların geleceğine işaret etti.
On bin kişi işsiz kaldı
Vestel mağduru işçi sayısının 6 binin çok üzerinde olduğunu söylentisi yaygın. Çünkü burada yan sanayii olarak faaliyet gösteren ve Vestel’e iş yapan yüzlerce atölye ve fabrika olduğuna dikkat çekti bölge sendika yöneticileri. Şirketin toplu kıyımları bu işyerlerini çok etkilemiş. İsmini paylaşmak istemeyen bir işçinin anlattıklarını dikkatle dinledik; “Sadece Vestel’e yan sanayi olarak ürün üreten onlarca fabrika ve atölye var bu şehirde. Örneğin Vestel her plastik aksamını bu işyerlerine yaptırır. Küçülme kararı alınca bu işyerleri de ya kapattı ya da işçi çıkarttı. Onlarla işsiz sayısı 10 bini buluyor bölgede.”
Artık iş güvencesi çok önemli
Metal sektöründe örgütlü TOMİS sendikasının Örgütlenme Uzmanı Elif Alçınkaya’dan da yaşanan toplu kıyıma yönelik görüş aldık. Şunları söyledi; “Vestel işçisinin kaygılarını büyüten toplu işten atmalar altında yoğun çalışma koşulları kabul ettiriliyor. Yansıyanlara bakılırsa işe iade davası açmayı engelleyen bir belge imzalamayı dayatıyorlar çıkardıkları işçilere. İmzalayıp imzalamamaya göre tazminatı ödeme biçiminde farklı öneriler sunuyorlar. Vestel’de sendika adına Türk Metal var. Bu da sorunu derinleştiren bir nokta. Bu meseleye müdahale etmek bir yana, normalleştirip kabul ettirme politikası yürütüyor. Her zaman her yerden bildiğimiz Türk Metal pratiği. Ayrıca bu kadar kitlesel işten atma var, devlet de gidip denetlemiyor. Dönemin önemli bir sorunu işten atmalar. Sendikalı yerlerde, hemen toplu sözleşmelerin ardından yaşandığını da görüyoruz. Artık iş güvencesi çok önemli. Sendikaların bu süreçteki tutumu, işçilerin güvenceli iş halinin korunması talebinin öne çıkarılması ve işten atmalara karşı tabandan-kitlesel bir mücadele hattı oluşturulması önemli.”
Kaynak: Kadın İşçi
