Lice’de başlatılan operasyonun ‘Üç Hilal’ isimli geniş çaplı bir harekatın parçası olduğu iddia edildi. DBP ve HDP ise 18 köyden haber alınamadığını belirtti.
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı 18 köyde 5 Mart günü ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” sonrası 7 bin asker, polis ve korucunun katılımıyla başlatılan operasyonlarla ilgili açıklama yapan DBP ve HDP 18 köyden haber alınamadığını belirtti. Operasyonlara dikkat çekmek için DBP Yenişehir ilçe binasında basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamada konuşan HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, bölgedeki antidemokratik uygulamalara vurgu yaparak “Evet çalışması yapsaydık, polis bizleri koruyacaktı, ama konu Kürtler olunca her şey yasadışı sayılıyor. Lice’de 18 köy abluka altında binlerce insanın temel ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamadığını bilmiyoruz. Bu ülkenin vatandaşı olan Lice halkı ne yaşıyor bilmiyoruz, haber alamıyoruz” dedi. Yiğitalp, Kürt sorununun baskıyla çözülmediğini, bu politikalarla milliyetçi tabana oynandığını ifade ederek, “Yayınlanan genelgeyle polise yine sınırsız yetki veriliyor. Lice’deki operasyonla yüzyıllık Kürt sorununu çözecek misiniz? Bu işin yolu yöntemi müzakeredir” dedi.
'Üç hilal' iddiası
Bölgedeki 16 ilin valisine Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu imzasıyla bir operasyon genelgesi gönderildiği iddia edildi. Genelgenin ‘talimatlar’ bölümünde ise ‘önceden belirlenen hedeflerin ayırım yapılmaksızın imha edileceği’ ve ‘lojistik destek sağlayan, haber taşıyan, kuryelik yapan ve operasyon güçlerine yardımda isteksiz davranan unsurların gözetim altına alınacağı’, ‘psikolojik üstünlüğün sağlanması için bütün imkanların kullanılacağı’ gibi ifadelerin olduğu öne sürüldü.
Söz konusu genelge Diyarbakır, Dersim, Bingöl, Elazığ, Erzurum, Ağrı, Şırnak, Muş, Bitlis, Siirt, Hakkari, Van, Mardin, Urfa, Adıyaman ve Maraş illerine yollandığı ifade edildi.
İllere yollanan genelgede PKK’ye yönelik ‘Üç Hilal’ isimli bir operasyonun startının verileceğinin deklare edildiği öne sürülüyor.
Operasyon ve ‘tedbirler’e ilişkin
Söz konusu Bakanlık talimatında operasyonların yanı sıra gözaltı operasyonlarına da ‘hız verilmesinin’ istendiği belirtiliyor.
Ayrıca genelgede, yürütülecek operasyonlarla ilgili “5 bin güvenlik gücümüzü feda etmek gerekirse edeceğiz” ifadesinin yer aldığı iddia ediliyor.
IMP News’teki habere göre söz konusu genelgede ‘güvenlik ve asayişin sağlanmasına yönelik tedbirler’ kısmında operasyona katılacak birimlere ‘yerel birimlerin kolaylık sağlayacağı’, ‘belirlenen yerleşim yerlerine giriş ve çıkışların kapatılacağı’ ve ‘PKK’yle olan tüm bağlantıların kontrol altına alınarak bu sürenin operasyon yapan birliklerin tasarrufunda olacağı’ da kaydediliyor.
Yine ‘önceden belirlenen hedeflerin ayırım yapılmaksızın imha edileceği’ ve ‘lojistik destek sağlayan, haber taşıyan, kuryelik yapan ve operasyon güçlerine yardımda isteksiz davranan unsurların gözetim altına alınacağı’, ‘psikolojik üstünlüğün sağlanması için bütün imkanların kullanılacağı’ da söz konusu genelgedeki ‘tedbirler’ arasında yer alıyor.
Haberde "Güvenlik güçlerine yardım etmede tereddüt gösterenler daha önce haklarında bilgi sahibi olunanlar, çocukları, yakınları terör örgütü içinde olanlar, terör örgütünün taşeronu olan mevcut partinin destekçileri arasında bulunanlara özel bir özen gösterilmesi." ifadeleri yer alıyor.
Operasyonun adı olan ‘Üç Hilal’e ilişkin ise şu bilgiler var:
"Diyarbakır ve Tunceli illerimizde ve Elazığ ve Bingöl illerimizin kesiştiği alanlar da dahil olmak üzere terör örgütünün hiçbir ferdi bir başka alana geçemeyecek ve kaçamayacak şekilde 3 hilal operasyonunun gerektiği şekilde ifa edilmesine, Mart ayı itibarıyla dağlarda bulunan tonlarca karın hava unsurlarıyla atılacak ses bombalarıyla düşmesi sağlanarak boğaz ve kaçış noktalarının kapatılmasına azami özen gösterilmesine."
Genelgede ‘yol kontrolü uygulaması’, ‘ilçe yollarının belli aralıklarla kapatılması’, ‘istihbari çalışmalara yerel halkın katılmasının sağlanması’, hanelerin yaptıkları alışverişlerin ‘aile fertlerinin sayıları ve kaç günlük olduklarıyla uyumlu olması konusunda dikkat edilmesi’ gibi talimatlar da var.
Operasyonlar kapsamında ‘yerel kanaat önderleri ve aşiret liderlerinin sunacakları olanak ve desteklerin de en iyi şekilde değerlendirilmesi’ gerekliliğinin de vurgulandığı genelgede ayrıca, “Operasyonlara katılacak personelin hiç kimseye merhamet duygusu ile yaklaşmaması, gereken şeyin anında yapılması gerektiği bilinciyle hareket etmeleri zaruri bir meseledir” ifadesinin yer aldığı da haberde aktarılıyor.
Genelgedeki ‘tedbirlerden’ öne çıkanlar ise özet şu şekilde:
Enerji dağıtım merkezleri, petrol ve doğalgaz boru hatları öncelikli olarak korunacak.
Korucu ve gönüllü koruculardan azami şekilde faydalanılacak ve onların alan tanıma kabiliyetlerinden yararlanılacak.
Siyasi parti binaları, belediye binaları, umumi meydanlarda vatandaşların toplu olarak bulunmasına, güvenlik personelini engelleme, zorluk çıkartma durumlarına kesinlikle izin verilmeyecek.
Baskı yoluyla seçmenin kararını değiştirme, engelleme, oy sandıklarını kaçırma ya da yakma gibi faaliyetlere karşı tedbirler üst seviyede alınacak.
Korucular operasyonlar boyunca ek tazminat alacak. Harcırah konusunda korucular da, jandarma ve polisle aynı şekilde ek tazminat alacak.
Korucular silah için artık harç ödemeyecek ve kesintiler de bir kararname ile kaldırılacak.
Koruköy en yakın örnek
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy’de de (Xerabe Bava) tıpkı Lice’deki gibi yasak ilan edilmiş ve ardından bölgede operasyon başlatılmıştı.
Koruköy’deki yasak 11 Şubat Cumartesi günü ilan edilmiş, yasakla birlikte operasyonun startı verilmişti.
Ancak yasakla birlikte köy, işkence ve ölüm iddialarıyla kamuoyunun gündemine gelmişti.
Bunun üzerine siyasi partiler ile insan hakları kuruluşları köyde incelemelerde bulunmak istemiş ancak bu, yetkililerce engellenmişti.
Bazı köylülerden günlerce haber alınamazken, gözaltına alınan köylülerle ilgili bilgilere ise ancak 2 hafta sonra ulaşılabilmişti.
İnsan Hakları Derneği ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu’nun Koruköy’de yaşananlara ilişkin hazırladığı raporlarda gözaltında işkence gördüğünü belirtilen köylülerin tanık anlatımları ise orada olup bitenlere dair ipuçları vermişti.
Bu raporlarda tanıklar, köyde evlerin yakılıp yıkıldığını, operasyon nedeniyle yem verilemeyen hayvanların yaşamlarını yitirdiğini ve gözaltına alınanlara işkence yapıldığını anlatmıştı.
Koruköy’de gözaltında işkence gördüğüne dair fotoğrafları çıkan Abdi Aykut’un durumu ise kamuoyunda en çok tartışılan konulardan biri olmuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Aykut’a yapılan işkenceyi ‘Hukuk çerçevesinde’ diyerek savunmuş, nitekim gözaltındaki Abdi Aykut bu açıklamanın ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Son olarak Koruköy’den gelen fotoğraflar ise köyde yaşananların boyutlarını gözler önüne sermişti. Fotoğraflarda köyde bazı evlerin yakıldığı, bazılarının yıkıldığı görülürken, kepçelerle ağaçların bile köklerinden söküldüğü ortaya çıkmıştı.
(GAZETE KARINCA, EVRENSEL)