Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Barış Ünlü: “AKP ‘Türklük Sözleşmesi’nin devlet ayağını çökertti”

    6 Haziran 2025

    Soykırım tarihi bir mesele değildir

    5 Haziran 2025

    İsrail: 1300 Akademisyenden Gazze Savaşı’na karşı “Siyah Bayrak” çağrısı

    5 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025

      Yaban domuzunun günahı ne?

      31 Mayıs 2025

      Artı Değer Van Spor ve Marx’ın teorisi üzerine mizahi bir deneme

      28 Mayıs 2025

      Ahmet Saymadi’nin ilk duruşması: “Tutukluluk halinin devamına…”

      21 Mayıs 2025

      Tarihin sustuğu yüzyıl: Kürtler, Lozan ve barışın hikâyesi

      18 Mayıs 2025
    • Seçtiklerimiz

      Soykırım tarihi bir mesele değildir

      5 Haziran 2025

      Aleniyet olmadan güven olmaz

      5 Haziran 2025

      İzmir, Talat ve ‘derin’ CHP

      4 Haziran 2025

      Pekin’den Ramallah’a: Karahindiba Savaşçıları

      4 Haziran 2025

      10 soruda aşırı sağ tehlike nasıl yükseldi?

      3 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler

      31 Mayıs 2025

      Mahir Sayın: Yeni çıkış sosyalistler açısından sağlam bir başlangıç noktası

      22 Mayıs 2025

      Tsitsekun’un 161’inci yılında: “Yas günü”nün ötesine nasıl geçeceğiz?

      21 Mayıs 2025

      Bir Türkiye hikâyesi olarak Golik: ‘Görülmüştür’ damgalı Kürtçe mizah dergisi, nasıl dava konusu oldu?

      21 Mayıs 2025

      Gençler geleceksizliğe mahkum edilişilerine baş kaldırıyor – Ertuğrul Kürkçü

      23 Mart 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Laskiye’de bir sürrealist: Adonis

    Laskiye’de bir sürrealist: Adonis

    Siyasi Haber31 Temmuz 2017
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    MUSTAFA KEMAL ERSÖZ yazdı:“Adonis’in edebi görüşleri ve tutumlarıyla siyasi mülahazaları ve tutumları da bir bütünlük arz eder. Bir şair ve edebiyat teorisyeni olarak kimse, siyasal olarak da aynı kişidir. Uslanmaz bir muhalif, cüretkâr bir devrimci ve radikal bir ilerici… Şair olarak da siyasal kişilik olarak da peygambervari bir edayla seslenir.”

    MUSTAFA KEMAL ERSÖZ


    Ali Ahmad Said İsber ya da kendine verdiği maruf adıyla Adonis, hiç şüphesiz ki modern Arap şiirinin öncülerinden biridir. Arap şiirine yeni bakış açıları kazandırmış, Arap kültüründe modernleşmeyi radikal bir biçimde savunanların başında gelmiştir. Edebiyat dünyasındaki cesur ve güçlü isimlerden biri olarak bilinen Adonis eski şiir anlayışlarının değişmesi için devrimci, provokatif fikirler üretip ve bu fikirleri neredeyse militan bir biçimde savunarak hayata geçirmiştir. Arap şiirini yeniden canlandırmak için edebiyat ve şiir mecralarında geçmişten gelen anlayışlar üzerine çalışmalar yürüten Adonis’i bu yönleriyle yaratıcı yeni ufuklar açarak Arap şiirini yeni bir yola sokmak isteyen devrimci ve etkili bir figür olarak tanımlamak abartılı bir görüş olmasa gerek.


    Adonis nehri (İbrahim Nehri olarak da bilinir) Lübnan’nın Byblos bölgesinden Akdeniz vadilerine doğru akan ve taştığı zamanlarda demir madenlerinden kopararak beraberinde sürüklediği alüvyonlardan ötürü kırmızı akmaya başlayan suyundan mülhem kimi mitolojik anlatılara konu olmuş bir nehirdir. Anlatı odur ki bereketin ve verimliliğin tanrıçası Astarte’nin âşık olduğu yakışıklı genç Adonis sevgilisinin tüm uyarılarına rağmen avlanmaya gider ve bir yaban domuz tarafından ölümcül bir şekilde yaralanır. Ona kızgınlığına rağmen Adonis’in yalvarışlarına dayanamayan Astarte, sevgilisini kurtarır ve altı ay boyunca yer altı dünyasında saklar. Bu yer altı inzivasında tanrılara yakarışları, çabaları neticesinde sevgilisini yeniden hayata döndürmeyi başarır. Ancak ne var ki artık bir nehir olarak…  Ve işte Adonis’in bir akarsuya dönüşüp akmaya başladığına inanılan İslam öncesi Suriye’de bu efsane adına her yıl kutlamalar düzenlenir. Orta çağ İslamiyet dönemlerine dek devam eden Adonis’in yer altı dünyasından bizim dünyamıza geri dönüşü için yapılan kutlamalar halen batı Suriye’nin sahil şeridindeki dağ köylerinde farklı formlarla da olsa devam etmektedir. Adonis ile ilgili efsaneler ve pagan Suriye dönemlerine ait figürler 1940 ile 50’li yıllarda yükselen Suriye milliyetçiliğini ifade etmek, buna bağlı bir Suriye tarihi yaratmak ve Suriyelilik kimliği inşa etmek için sıkça başvurulan unsurlardan biri olarak yeniden revaç görmeye başlar.


    İlk gençlik yıllarında Arap milliyetçisi, hususiyetle de Suriye milliyetçisi fikirlerden etkilenen ve bu fikri arka planla Adonis mahlasını alan şair Ali Ahmad Said 1930 yılında Suriye’nin Lâskîye kırsalındaki Quasibin kasabasında çiftçi bir ailenin ilk oğlu olarak doğar. Quasibin aynı zamanda Adonis efsanesinin yaygınlaştığı bölgeye 200 km uzaklıkta halkının küçük çaplı tarımcılıkla iaşesini sağladığı ve kahhar ekseriyetin okuma yazma bilmediği bir kasabadır.  Gelecekte Nobel’e aday dünya çapında tanınan bir şair olacak olan Adonis 12 yaşına gelinceye kadar hayatında hiç araba ya da radyo görmeden gündüzleri vadilerde çalışarak, akşamları da babasının kendisine okuduğu ve öğrettiği Arap halk deyişleriyle okuma yazmayı öğrenmeye çalışarak büyür. Adonis Identité Inachevée (“Gerçekdışı bir Kimlik”) başlığı altında kendisiyle yapılan röportajlardan derlenen kitabında evlerine gelen misafirlere ezberlediği şiirleri yüksek sesle okuduğu bu çocukluk günlerini kendisinde şiir fikrinin ve duygusunun özgün bir biçimde geliştiği, bir süre sonra kendi şiirlerini yazmaya başladığı bir dönem olarak anlatır. Gerçekten de dağ, nehir, rüzgar ve deniz Adonis temasının metaforik bir biçimde en sık tekrarlanan imgeleridir.


    Öyle ki Adonis’in yaşamı boyunca etrafında dolandığı fikirler, peşini sürdüğü akımlar ve yolunu açmaya çalıştığı değişimlerle kendi yaşam hikâyesi arasında hayret uyandırıcı bir iç içelik, gizemli bir kontekst bulunur. Sufilik, İslam öncesi Arap efsaneleri, mitoloji, mistisizm, modernizm…  Radikal kopuşlar, tılsımlı tesadüfler yahut dokunuşlar neticesinde değişen imkânlar, her açıdan başka âlemlerden denebilecek dünyaların birbiriye çarpışması ve küllerinden yeniden doğması beklenen kayıp bir medeniyet…


    İşte bu iç içe geçmişliğin neredeyse binbir gece masallarından biriymiş hissi uyandıran alametlerinden ilk ve belki de en belirleyicisi, Adonis’in, 1947 yılında Fransa sömürgeliğinden çıkıp bağımsızlığını kazanmış olan Suriye’nin ilk cumhurbaşkanı Shukri al-Quwatli’yle, Laskiye’ye yaptığı bir ziyaret sırasındaki tanışma hikâyesidir. Şiirleriyle cumhurbaşkanını etkilemek isteyen Adonis köyünden Laskiye’ye değin vadiler içerisinden geçerek kilometrelerce mesafeyi yürümüştür ama Laskiye’ye geç ulaşmıştır. Yine de cumhurbaşkanına yazdığı şiirlerden birini okuyabilmek için yetkililere yalvaran Adonis’in çabaları netice vermiş, böylelikle şiirlerinden birini cumhurbaşkanına okuma fırsatını yakalamış ve cumhurbaşkanını etkilemiştir. Adonis’i ödüllendirmek isteyen Cumhurbaşkanı ona ne istediğini sormuş, Adonis ise “Eğitim almak istiyorum” diye cevap vermiştir. Cumhurbaşkanı’nın emriyle Laskiye’de bir Fransız lisesine kaydedilen Adonis için mistik sayılabilecek bir yolculuk başlamış gibidir.  Daha sonrasında Şam Üniversitesi’nde Felsefe Bölümü’nde Sufi bilimleri ile ilgili eğitim alır. 1961 yılında Paris’te eğitim almak üzere burs kazanır. 1962 yılında Roma’da Arap edebiyatına ilişkin konferanslara katılır. 1978 yılında ise Beyrut St. Joseph Üniversitesi’nde doktorasını tamamlar. 1970 ile 1985 yılları arasında Lübnan Üniversitesi’nde Arap Edebiyatı Bölümü’nde, 1976 yılında Şam Üniversitesi’nde, 1980 yılında Lübnan iç savaşı nedeniyle iltica ettiği Paris’in, Sorbonne Üniversitesi’nde, 1985 yılında ise nihai olarak yerleştiği ABD’nin Georgetown Üniversitesin’de akademik görevler üstlenmiş ve UNESCO Arap Cemiyeti’nin kalıcı temsilcisi olmuştur.


    Yukarıda sözünü ettiğimiz hasletlerin kim unsurları Adonis’in siyasal ve edebi yaşamı/mücadelesi için de geçerli gibidir.  Üniversite öğrencisi olduğu yıllarda Suriye Toplumsal Milliyetçi Partisi’ne üye olmuş ve Arap milliyetçi akımına karşı Filistin, Lübnan, Kıbrıs ve hatta Irak’ın bir kısmını içine alan Büyük Suriye siyasetini savunan karizmatik bir kişilik olan parti lideri Antun Sa’ada ile tanışmıştır. Lübnan’da girişilen başarısız bir darbe denemesinin ardından 1949 yılında Sa’ada’nın idamıyla birlikte hapishaneyle tanışan Adonis’in büyük iddiaların, radikal kopuşların, aynı ölçekteki büyük suküt-u hayallerin peşinde sürgünlerle geçen siyasi ve edebi yolculuğu başlamıştır. Suriye’de istihbarat takibatları, tutuklamalarla geçen yılların ardından sürgün edildiği Beyrut’ta sürgün edilmiş yazarlar ile sanatçılardan oluşan zengin bir topluluğun en gözde üyelerinden biri ve edebi tartışmaların, çıkışların odağındaki aktörlerden biri olmayı başardı. Lübnan’da önce Sa’ada’nın takipçilerinden biri olan şair Yusuf al-Khal ile Shi’r (“Şiir”)  daha sonra da Arap eleştirmen Kamal Abu-Deeb ile beraber “Mawaqif” isimli eski Arap şiir yapısını yıkan, literatüre pek çok yenilikler ve elbette beraberinde büyük, canlı tartışmalar getiren ücretsiz edebiyat dergileri yayınladı. Arap dünyasının büyük çalkantılar ve değişimler yaşadığı bir dönemin cüretkâr bir devrimcisi olan Adonis’in Lübnan yaşantısı da sürgünle nihayetlendi ve Paris’e gitti. Son Beyrut yıllarıyla birlikte bu sürgün yılları, Adonis’in siyasi ve edebi hayatının farklı bir merhaleye girdiği, şiir ve yazılarında sıklıkla hem toplumsal, hem kişisel planlarda yaşadığı hayal kırıklığı konusunu işlediği bir dönem oldu. Bu yeni aşamadan itibaren şiirlerinden değişim ve sürgün temalarını işledi. Bu nedenlerle Adonis’in ana şiir temasının sürgün şiirleri olarak tanımlanması hiç de şaşırtıcı olmasa gerek.


    Aynı dönem Adonis, Büyük Suriye düşüncesinden kopup, pan-Arabist Arap milliyetçiliğini benimserken edebi planda da sürrealizm ve Fransız edebiyatında sürrealist sanatçıları keşfetti. Böylelikle Arap şiir mirasına sürrealizm etkilerini de katmış oldu. 1985 yılında kaleme aldığı Arap Şiirine Giriş adlı kitabında bu hususa ilişkin şöyle yazacaktı


    “Baudelaire okurken Abu Nuwas hakkında düşüncelerim değişti ve şiirde kalite ile modernizmin olması gerektiğine inanıyorum ayrıca Mallarmé’nin çalışmalarına baktığımda Abu Tammam’ın şiir dilindeki gizemliliği ve modernliği daha iyi anlıyorum. Rimbaud, Nerval ve Breton üzerine yaptığım okumalar mistik şairlerin benzersizliğini ve etkileyiciliğini keşfetmemi sağladı.”


    Güçlü ve zengin bir mistik şiir geleneği olan Fars edebiyatına nazaran Arap edebiyatında böyle bir gelenekten bahsedebilmek oldukça güçtür. Ünlü Iraklı Şair Al-Niffari’nin sınırlı katkısına rağmen orta çağda filizlenen Arap mistik şiirleri genellikle klişeler üzerine yazılan, sınırlı ve dini şiirlerdi. Arap edebiyatında sürrealist bir atılım için literatürde ilgili bir damar arayan Adonis, bunu Al-Niffari de bulmuştur. İlahiyat üzerine oldukça enerjik, iddialı, öfke dolu ve tuhaf metaforlarla dolu yazılar yazan Al-Niffari’nin okurlarının farklı bir dünyaya yolculuk yapmasını sağlayan üslubüyla toplumsal ve edebiyat konularındaki devrimci ve radikal görüşleri Adonis’i ciddi şekilde etkilemiştir ve onun da bu tür şiirler yazmasına neden olmuştur.


    Ondokuzuncu yüzyılın Abbasi Alevi şairlerinden olan Abu Nuwas da Adonis’i etkileyen önemli figürlerden biridir. Aynı şekilde onbirinci yüzyılın eleştirel şairlerinden ve hicivcilerinden biri olan al-Ma’arri de Adonis’i etkilemiştir. Belki de Adonis’i en çok etkileyen ve İslam öncesi Arap figürlerini kullanan bir şair olmasına neden olan önemli kişilerden biri de altıncı yüzyılda sürgün edilinceye kadar yaşayan Imru’l-Qays’dır. Imru’l-Qays’ın, nostaljik, erotik ve zengin hayal gücü ile yazılmış Mu’allaqa şiiri üzerine çok da düşünen ve yazan Adonis, aradığı modern çıkışın modern zamanlara ait olmayan kökenlerini bulmuş gibidir.


    İslam öncesi Arap edebiyatı ve klasik Arap şiirinden beslenen ancak bunları aşarak konu ve içerik çeşitliliği dışında farklı uyaklarda, bazan düz yazı şeklinde yazılan farklı formlar deneyen Adonis, kendine has yeni bir şiir evreni yaratabilmiştir. Denilebilir ki Adonis’in evreni solipsist tiyatro vizyonuna sahiptir. Söylemek istediğini gizli bir şekilde verir ve anlaşılması zordur. Tarihin sonunda yeniden ortaya çıkacağı düşünülen Mehdi gibi kavramları şiirlerinde anlatan Adonis kıyamet ile ilgili de tuhaf kehanetler söylemiştir, kıyamette kimin kurtulup kurtulamayacağını bilmediğini ifade eder. Şam, Adonis’in şiirlerinde önemli bir yer tutar. Şair genellikle bağlam olarak Şam’ı kullanmıştır ancak bu şehri sürrealist bir metafor üzerinden vermiş ve tuhaf bir şekilde efsaneler ile betimlemiştir. Adonis’in evreni amblemlerle doludur: şehir, deniz, rüzgar, ayna, ağaç, hayal. Objeler ve anlamları çocuksu ve anlaşılmaz bir şekilde betimlemektedir. Örneğin rüzgarın omuzlarında ağlayan bir çocuk olduğunu yazmıştır. Hayallerin yaşlanan bir yetişkin olduğunu ifade etmiştir. Dünyanın kanatlı bir kuş olduğunu ve hayallerin yuvasında saklandığını söylemiştir. Tüm bu betimlemelerin sürrealist betimlemeler olduğunu ifade etmek mümkündür.


    Adonis sürrealizmin, mistisizmin Tanrısız bir formu olduğunu ileri sürmüş ve Sufizmin inanç ve geleneksel din ile ilgisi olmadığını düşündüğünü ifade eder. Sürrealizm ve Sufizm Adonis’e göre gizli dünya ile ilgili şeylerle ilgilenen iki alandır ve görülmeyen, konuşulmayan ve anlaşılamayanı ele alırlar. Adonis yukarıda da bahsedildiği üzere André Breton, al-Niffari ve “oryantal Sufi” olarak tanımladığı Rimbaud’dan çokça etkilenmiştir.


    Adonis’in edebi görüşleri ve tutumlarıyla siyasi mülahazaları ve tutumları da bir bütünlük arz eder. Bir şair ve edebiyat teorisyeni olarak kimse, siyasal olarak da aynı kişidir.  Uslanmaz bir muhalif, cüretkâr bir devrimci ve radikal bir ilerici… Şair olarak da siyasal kişilik olarak da peygambervari bir edayla seslenir. Öyle ki şairler ve peygamberler arasında bir analoji kurar. Her ikisinin de toplumu sosyal olarak değişmeye ve adil olmaya zorlayabileceklerini düşünür. Peygambervari bir şair ve siyaset insanı olarak odaklandığı iki cephe söz konusudur. İlki kurumsal İslam, geçmiş ve Arap kültürünün ataerkil yapısıdır. Ona göre toplumun kadına yönelmesi gerekmektedir. İkincisi ise Batı materyalizmi, emperyalizm ve Ortadoğu kültürünün Batıya bağımlılığıdır. Adonis Batının Arap dünyasının yozlaşmış, ataerkil bir toplum olarak kalması için uğraştığını ve Batının Arapların İslami temeller üzerinde yaşamasını istediğini düşünür. Ona göre Arap dünyası Batı temelleri üzerine modern bir kültür inşa edemez. İyi bilinen şiirlerinden biri olan “A Grave for New York”ta Özgürlük Heykelinin bir elinde özgürlük adı verilen paçavrayı tuttuğunu diğer eliyle ise dünya adındaki çocuğu boğduğunu düşündüğünü yazmıştı. Bir başka yerde ise Avrupa’nın solucanların yediği bir ceset olduğunu ifade eder. Yine de Adonis Batı konusunda her zaman karmaşık ve çelişkili duygular içinde olmuştur diyebiliriz.


    Nihayet Adonis İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin en önemli Arap yazarlarından biridir. Hem bir şair hem edebiyat teorisyeni hem de tastamam bir devrimcidir. Şiire ve Arap siyasetine radikal bir bakış açısı getirmiştir. Adı halen isyan, reddetme, radikal manifestolar gibi pek çok kavramla beraber anılmaktadır. Şiirleri bu alana radikallik getirmiş ve sonraki dönemi güçlü bir biçimde etkilemiştir. Bir bütün olarak Ortadoğu coğrafyasının içinde bulunduğu ahval ve şerait düşünüldüğünde Adonis’in güncelliği ve bi’vesile hatırlanmasının gerekliliği açık bir biçimde anlaşılacaktır.


    Vesile olması umuduyla…


    Adonis'in kendi sesinden, kendi dilinden bir şiiri: İlk Söz (İngilizce altyazılı) Videonun altında Türkçe çevirisi…



    İLK SÖZ


    bir zamanlar olduğum çocuk, uğradı

    bana

    yabancı bir yüzle.

    bir şey demedi. yürüdük

    sessizce birbirimize baktık. adımlarımız

    yabancı akan bir nehir.

    bir araya getirdi bizi, rüzgarda uçuşan bu kağıtlar adına, kökler

    ayrıldık

    bir orman yeryüzünün yazdığı ve mevsimlerin suladığı.

    ey bir zamanlar olduğum çocuk, yaklaş

    bizi birleştiren ne, şimdi, ve ne diyeceğiz birbirimize?


    Çeviri: Musa Ağgün


    Kaynakça:


    http://www.banipal.co.uk/back_issues/79/issue-41/


    http://www.aljazeera.com/indepth/opinion/2011/07/201179124452158992.html


    https://www.memri.org/tv/syrian-poet-adonis-progress-impossible-arab-world-without-separation-religion-and-state


    https://www.theguardian.com/culture/2012/jan/27/adonis-syrian-poet-life-in-writing


    https://www.britannica.com/biography/Adonis-Syrian-born-Lebanese-poet-and-literary-critic


    https://books.google.com.tr/books?id=EfbZD12zyuIC&pg=PA230&lpg=PA230&dq=adonis+syrian+poet&source=bl&ots=bLPfQhnsgo&sig=aJBA8nt2Q77wsbqbPbO7oCdBt10&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwj73-iL9pfVAhUF0xoKHaWsAKI4HhDoAQhbMAc#v=onepage&q=adonis%20syrian%20poet&f=false


    https://theculturetrip.com/middle-east/syria/articles/adonis-cultural-dissident/


    http://www.nybooks.com/daily/2016/04/16/syria-now-writing-starts-interview-adonis/


    http://eprints.soas.ac.uk/17890/1/A-A-Literary_encyclopedia_people_13116-1.pdf

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Bir Türkiye hikâyesi olarak Golik: ‘Görülmüştür’ damgalı Kürtçe mizah dergisi, nasıl dava konusu oldu?

    21 Mayıs 2025

    Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 20 yaşında: Emek ve direniş 3 şehirde, 81 filmle beyazperdede

    2 Mayıs 2025

    Demirtaş’tan yeni roman: ‘Jamal’ 25 Nisan’da raflarda

    10 Nisan 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

    Mehmet Murat Yıldırım

    Yaban domuzunun günahı ne?

    Zeynel A. Göçer

    Artı Değer Van Spor ve Marx’ın teorisi üzerine mizahi bir deneme

    Siyasi Haber

    Ahmet Saymadi’nin ilk duruşması: “Tutukluluk halinin devamına…”

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ohannes Kılıçdağı

    Soykırım tarihi bir mesele değildir

    Ali Sinemilli

    Aleniyet olmadan güven olmaz

    Zafer Yörük

    İzmir, Talat ve ‘derin’ CHP

    Kıvanç Eliaçık

    Pekin’den Ramallah’a: Karahindiba Savaşçıları

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Emeğin Son Çaresi: Boykot Stratejisini Anlamak – Eric Dirnbach

    7 Nisan 2025

    Ankara Tabip Odası, TTB, KESK, TMMOB: Barışçıl protesto haklarına müdahaleye son verin

    28 Mart 2025

    DİSK ve KESK’ten adliye önünde açıklama

    26 Mart 2025
    KADIN

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025

    Kadınlar Taksim’de yasağa rağmen yürüdü: Susmuyor, isyan ediyoruz

    8 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.