Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Soykırım tarihi bir mesele değildir

    5 Haziran 2025

    İsrail: 1300 Akademisyenden Gazze Savaşı’na karşı “Siyah Bayrak”

    5 Haziran 2025

    Aleniyet olmadan güven olmaz

    5 Haziran 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Ortadoğu
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

      2 Haziran 2025

      Yaban domuzunun günahı ne?

      31 Mayıs 2025

      Artı Değer Van Spor ve Marx’ın teorisi üzerine mizahi bir deneme

      28 Mayıs 2025

      Ahmet Saymadi’nin ilk duruşması: “Tutukluluk halinin devamına…”

      21 Mayıs 2025

      Tarihin sustuğu yüzyıl: Kürtler, Lozan ve barışın hikâyesi

      18 Mayıs 2025
    • Seçtiklerimiz

      Soykırım tarihi bir mesele değildir

      5 Haziran 2025

      Aleniyet olmadan güven olmaz

      5 Haziran 2025

      İzmir, Talat ve ‘derin’ CHP

      4 Haziran 2025

      Pekin’den Ramallah’a: Karahindiba Savaşçıları

      4 Haziran 2025

      10 soruda aşırı sağ tehlike nasıl yükseldi?

      3 Haziran 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler

      31 Mayıs 2025

      Mahir Sayın: Yeni çıkış sosyalistler açısından sağlam bir başlangıç noktası

      22 Mayıs 2025

      Tsitsekun’un 161’inci yılında: “Yas günü”nün ötesine nasıl geçeceğiz?

      21 Mayıs 2025

      Bir Türkiye hikâyesi olarak Golik: ‘Görülmüştür’ damgalı Kürtçe mizah dergisi, nasıl dava konusu oldu?

      21 Mayıs 2025

      Gençler geleceksizliğe mahkum edilişilerine baş kaldırıyor – Ertuğrul Kürkçü

      23 Mart 2025
    • Dosyalar
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Kuyular derin

    Kuyular derin

    ŞEBNEM KORUR FİNCANCI Evrensel için yazdı: "Son 19 yıl içinde tutuklu ve hükümlü sayısında görülen beş buçuk mislinden fazla artış, tutuklu ve hükümlülerin hapishanelere giriş çıkış sirkülasyonunda ve mahpus sayısı artışında görülen yüksek hız, hapishanelerdeki mahpus sayısının toplam nüfusa oranının yüksekliği hep birlikte değerlendirildiğinde; hapsetmenin siyasal iktidar açısından nasıl asli yönetim tekniği haline geldiği ve bu durumun Türkiye’nin toplumsal ve siyasal bakımdan en temel sorunu olduğu açıktır."
    Şebnem Korur Fincancı19 Temmuz 2024
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Hapishaneler her gün biraz daha koşulları ağırlaştırılarak hayatımızda varlığını sürdürüyor. Yargının araçsallaştırıldığı, toplumun farklılıklara, farklı sözlere tahammülsüzlüğü artarken devlet aygıtının bu farklılıkları özgürlüğünden alıkoyma gerekçesi kıldığı koşullarda hapishanelerin kendisi bir ceza aracı olarak kullanılıyor. Uzun yıllar tabutluklar ile başlayıp, F tipi hapishanelerin hapsetme biçimi ve mimari yapısı ile ne tür sağlık sorunlarına yol açacağını anlatmaya çalışırken şimdilerde hayatımıza “yüksek güvenlikli” “S” ve “Y” harfleri de eklendi. Havalandırmaları yerin yedi kat altında, gökyüzünün uzaklardan izlenmesi bile çok görülüp tel kafeslerle kapatılmış, kuşlarla, börtü böcekle iletişim kurmak zinhar yasaklanmış, bu kuyuya çıkmak dahi bir, bir buçuk saatle sınırlandırılmışken bu derin yalıtılmışlık halinin kendisinin bir cezalandırmaya dönüştüğü açık.

    Denetimli serbestlikten yararlanan yarım milyonu aşkın insan ve hapishanelerdeki sayı düşünüldüğünde, diğer dolaylı gözetim/denetim araçlarını bir yana bıraktığımızda dahi memlekette yaklaşık her 148 yurttaştan birinin doğrudan/çıplak gözetim altında olduğu bir ülkede yaşıyoruz. İnfaz kanunundaki değişikliklere dayalı olarak 2020 ve 2023 yıllarında “siyasi mahpuslar ve sadece eleştirel veya muhalif görüşlerini ifade ettiği için alıkonulanlar” yararlandırılmayıp, bunların dışında kalanların son dört yılda yaklaşık 200 bininin hapishanelerden salındığı gözükmesine karşın, hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısı son dört yılda yaklaşık 47 bin yükselmiş, son 19 yıl içinde tutuklu ve hükümlü sayısında görülen beş buçuk mislinden fazla artış, tutuklu ve hükümlülerin hapishanelere giriş çıkış sirkülasyonunda ve mahpus sayısı artışında görülen yüksek hız, hapishanelerdeki mahpus sayısının toplam nüfusa oranının yüksekliği hep birlikte değerlendirildiğinde; hapsetmenin siyasal iktidar açısından nasıl asli yönetim tekniği haline geldiği ve bu durumun Türkiye’nin toplumsal ve siyasal bakımdan en temel sorunu olduğu açıktır.

    Toplum farklılıkları içine hapsolmuş yaşarken, farklı olmanın kendisinin hak ihlallerini sıradanlaştırıp meşrulaştırdığı bir çağda yaşıyoruz ne yazık ki! Her biri insan hakkı ihlali olan bu koşullar, “ama katil ama tecavüzcü, daha da ama terörist” nidalarıyla alkışlanıp, “Asmayıp da besleyecek miydik?” sözü yankılanıyor gök kubbede bir diktatörün sesiyle. Hak kavramını anlatıp, tüm canlıları kapsayan, suçu kanıtlanmış insanların da suçundan bağımsız bir hak öznesi olarak tanımlandığı bir dünya için mücadele ettik yıllardır. Bizden öncekilerden devraldığımız bayrağı taşımaya gayret ettik. Tüm değerler aşınıp, anomiye doğru savrulurken, bizden sonra da hak kavramının sarsılmadan kalabilmesi için bugünden yarına mücadele gerekiyor. Hele ki tüm sınırlar bulanıklaşmış, adil bir yargılama hayal olmuşken, kanıtlanmış suçun cezasının dahi özgürlüğünden alıkonmanın ötesine taşınması hak ihlali olarak değerlendirilmeliyken, şimdilerde o kuyulardan yükselen seslere kulaklar sağır.

    İzolasyon ya da bu denli yalıtılmışlığın yaratacağı uyaran azlığının duyu ve algı bozukluklarına, ruhsal etkilenmelere, bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açtığını biliyoruz. Bu yeni mimari koşulların ve kapatılmanın dar alanlara sıkıştırılmasının hareketi sınırlayarak kas-iskelet sistemi hastalıkları ile diyabet, hipertansiyon, kanser gibi birçok hastalığa davetiye çıkaracağını da… Mahpusların çeşitlilik, bir aradalık, sosyallik olanaklarından yoksun olduğu, insansızlaştırmayı ve yalnızlaştırmayı amaçlayan açık bir tecrit pratiği ölüme davetiye çıkartıyor. Oysa mahpusların iyilik ve esenliğinden devletler sorumlu. Hapsetmenin asli yönetim biçimi olarak benimsendiği, yeni tip hapishanelerin kapatmanın ötesinde bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığı koşullarda devletten bu yükümlülüğü yerine getirmesini bekleyebilir miyiz diye soruyorum o zaman. Devletler ödevlerini yerine getirmediğinde yapacağımız hiçbir şey yok demeden, hepimizin hak öznesi yurttaşlar olarak bir diğerinin hak öznesi olma durumundan çıkartılmasının bizim de hak öznesi niteliğimizi ortadan kaldıracağı bilinciyle davranmamız, sorumlu yurttaşlar olarak ses nereden yükseliyorsa kulak verip o sesleri büyütüp yaygınlaştırma sorumluluğumuz var. Kuyu ne denli derin olursa olsun…

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Soykırım tarihi bir mesele değildir

    5 Haziran 2025

    Aleniyet olmadan güven olmaz

    5 Haziran 2025

    İzmir, Talat ve ‘derin’ CHP

    4 Haziran 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    Coşkun Özdemir

    NATO’nun çürüyen tahtı; Emperyalizmin hırsızlık imparatorluğu çöküyor mu?

    Mehmet Murat Yıldırım

    Yaban domuzunun günahı ne?

    Zeynel A. Göçer

    Artı Değer Van Spor ve Marx’ın teorisi üzerine mizahi bir deneme

    Siyasi Haber

    Ahmet Saymadi’nin ilk duruşması: “Tutukluluk halinin devamına…”

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ohannes Kılıçdağı

    Soykırım tarihi bir mesele değildir

    Ali Sinemilli

    Aleniyet olmadan güven olmaz

    Zafer Yörük

    İzmir, Talat ve ‘derin’ CHP

    Kıvanç Eliaçık

    Pekin’den Ramallah’a: Karahindiba Savaşçıları

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Emeğin Son Çaresi: Boykot Stratejisini Anlamak – Eric Dirnbach

    7 Nisan 2025

    Ankara Tabip Odası, TTB, KESK, TMMOB: Barışçıl protesto haklarına müdahaleye son verin

    28 Mart 2025

    DİSK ve KESK’ten adliye önünde açıklama

    26 Mart 2025
    KADIN

    Kadının İnsan Hakları Derneği, İstanbul Sözleşmesi’ni AİHM’e taşıdı

    3 Mayıs 2025

    DEM Parti Kadın Meclisi’nden Saadet Partisi’ne ziyaret

    14 Mart 2025

    Kadınlar Taksim’de yasağa rağmen yürüdü: Susmuyor, isyan ediyoruz

    8 Mart 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.