Dünyanın Filistin devletini tanıdığı gün, fotoğrafçı Alex Levac ile birlikte Batı Şeria’nın doğusunda, ücra bir Filistin köyüne doğru yola çıktım.
Bir gün önce, civardaki yeni gayriresmî karakollardan gelen yerleşimciler, silahlı ve şiddet dolu bir baskında köyün onlarca koyununu çalmıştı.
Birleşmiş Milletler’in iki devletli çözüm üzerine üst düzey bir konferans düzenlediği ve on Batılı devletin zaten hayali olan bu devleti tanıyan uzun ülke listesine eklendiği gün, Alon yolunda neredeyse hiç Filistinli araç yoktu. Batı Şeria’daki yolların çoğu artık, İsrail askeri komutanlarının keyfine göre açılıp kapatılan demir kapılarla kapatılmış durumda.
159 devletin düşler ülkesini tanıdığı gün, 81 yaşındaki çoban Sadık Farhana evinde yatıyor, acı içinde inliyordu. Bir gün önce yerleşimciler, yaşına aldırmadan onu sopalarla acımasızca dövmüş, iki kolunu da kırmıştı. Yanında oturan torununun başı sargılıydı: O da yerleşimcilerin gerçekleştirdiği soygunda yaralanmıştı.
İsrail polisi ise hiç vakit kaybetmeden, soruşturma yapmaksızın Filistinli çobanları suçladı, yerleşimcileri soymakla itham etti. Yeni tanınan devletin kendi halkını koruyacak bir polis gücü bile yok.
Fransa Cumhurbaşkanı diplomatik bir zaferi kutlarken, Filistin devletliği her zamankinden daha uzak görünüyordu. Hiçbir zaman, bir devlet hayali ile sahadaki gerçeklik bu kadar kopuk olmamıştı.
Birleşmiş Milletler’deki ikiyüzlülük
Kurulmakta olan devletin başkanı Mahmud Abbas, ülkesini tartışan konferansa katılmak üzere ABD’ye bile gelemedi; bu, ABD’nin BM ile yaptığı anlaşmayı açıkça ihlal etmesiydi. Aynı anda, insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin en çok aranan kişisi Benjamin Netanyahu New York seyahatine hazırlanıyordu. Neredeyse tüm dünyanın “tanıdığı” devletin başkanı BM Genel Kurulu’na video bağlantısıyla katılırken, UCM’nin bir numaralı sanığı kürsüye çıkıp salona hitap edecekti.
Dünyanın Filistin devletini tanıdığı gün, Gazze’de 61 kişi öldürüldü. Yaklaşık aynı sayı bir gün önce ve bir gün sonra da öldürüldü; son aylarda her gün olduğu gibi. Tanıma, tek bir Gazze’li çocuğu bile bombalardan kurtarmadı, kurtarmayacak.
Gazze yaşanmaz hâle gelmiş durumda; Batı Şeria’daki Filistinlilerin koşulları da giderek aynı hâle yaklaşıyor. Dövülen yaşlı adamın, bu tanımadan haberi olup olmadığı bile şüpheli. Britanya ve Fransa’nın beyanları onun için hiçbir şeyi değiştirmedi; Andorra ve Monako da katılsa kaderi değişmezdi; Lüksemburg da listeye eklense çalınan koyunları geri dönmeyecekti.
Dünya, özellikle de kendini beğenmiş Avrupa, bu hafta Gazze ve Batı Şeria’daki kurbanlara yine boş sözlerle seslendi.
Gazze’de soykırım hız kesmeden sürerken ve Batı Şeria’da yerleşimciler orduyla birlikte terör estirirken, dünya ancak en asgari yükümlülüğünü yerine getirdi: muhtemelen hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir devleti tanıdı.
Tanıma soykırımı durdurmuyor
Tanımak ne kadar kolay, soykırımı durdurmak ne kadar zor. İsrail her zamanki gibi “antisemitizm” diye bağırdı. İsrail muhalefetindeki tüm Yahudi partiler – Yair Golan’ın Demokratları da dahil – tanımayı kınamada hükümetin yanında saf tuttu.
Benim gibi, dünyadan Gazze’deki sistematik katliam ve yıkımı hemen durduracak acil ve dramatik bir adım bekleyenler, bunun yerine işleri daha da kötüleştirecek bir hamleyle karşılaştı. Devlet başkanları artık kendilerini ve öfkeli vatandaşlarını teskin edebilir: Suçluyu cezalandırdık, kurbana ödül verdik. Artık Gazze için parmağımızı kıpırdatmamıza gerek yok, görevimizi yaptık.
Trajik bir şekilde, şimdi Filistin devletini tanımak akıl almaz, neredeyse delice bir şey. Şu anda iki devletli çözüme dair bir muhatap yok; ne İsrail’de ne de Filistin’de. Gazze yıkıldı, Batı Şeria’da ise devlet kurulacak bir alan kalmadı; geriye yalnızca birer bantustanlar bütünü kaldı.
Gazze’nin kalan halkını kurtarmak mı istiyorsunuz? İsrail’e derhâl sert yaptırımlar uygulanmalı.
Uzun vadeli bir vizyon mu istiyorsunuz? Şeria’dan Akdeniz’e kadar tüm halklar için demokrasi.
* Gideon Levy’nin Haaretz’de yayımlanan makalesini Tuncay Yılmaz Siyasi Haber için çevirdi: