Üniversitede her seferinde saldırıya uğradı, babasıyla birlikte darp edildi, emniyetin baskısıyla devamsızlıktan sınıfta bırakıldı, sivil araçlarla kaçırılmak istendi, yetmedi “terörist”, “canlı bomba” yazılı fotoğrafları kentin sokaklarına astırıldı. Şakir Bedir’in yaşadıkları, Kürt öğrencilerin maruz kaldığı sistemli saldırıların adeta fotoğrafı.
Vanlı Şakir Bedir'in Bayburt Üniversitesi’nde yaşadıkları, binlerce Kürt öğrencinin karşılaştıklarının bir özeti gibi. Yıllarca birçok Kürt öğrenci, üniversitede uğradığı ırkçı saldırı ve hedef göstermeler yüzünden okulunu bırakmak zorunda kalırken Şakir Bedir’in yaşadıkları da ırkçılığın bir fotoğrafı niteliğinde.
Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’ın haberine göre, Bayburt Üniversitesi İktisat Bölümü'nü 2012 yılında okumaya başlayan Bedir, üniversitede yüzlerce kişi tarafından saldırıya uğradı, babasıyla birlikte gittiği üniversitede darp edildi, emniyetin okula baskı yapmasıyla devamsızlıktan sınıfta bırakıldı, sivil araçlarla kaçırılmak istendi, son olarak altına; ‘terörist', ‘canlı bomba’ yazılan fotoğrafları kentin sokaklarına astırıldı.
Şimdi hukuk okuyor
Yaşanan bu saldırıların ardından Bedir, önce Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne "özel öğrenci" statüsüyle geçiş yapmak istedi; ancak kabul edilmedi. Bedir bu kez de, Dicle Üniversitesi'ne başvurdu. D.Ü.'de bir yıllık eğitiminin ardından 10 dersin tamamını başarıyla veren Bedir, mezuniyet için başvurduğu Bayburt Üniversitesi, 10 dersin 4'ünü kabul edip 6'sını kabul etmeyince mezun olamadı. Yaptığı tüm suç duyuruları, itirazlar ve dilekçeleri reddedilen Bedir, hala Türkiye'de hukuku arıyor.
'Şehirde duramayacak duruma geldik’
Şakir Bedir başından geçenleri, şu sözlerle anlattı: “2012 yılında üniversiteye gittim. Üniversitede sürekli ırkçı saldırılara maruz kaldım. Linç girişimleri oldu üniversite içerisinde. Daha önce bunları defalarca emniyet ve savcılıklara bildirdik. Hepsinde takipsizlik kararı verildi. Sonrasında bu iş çığırından çıktı. Şehirde duramayacak duruma geldik. Ev bulamama durumu oldu, şehirde esnaflar, öğrenciler, yerel halk tarafından sürekli saldırıya uğradım. Evim taşlandı, camlarım kırıldı. Emniyet bunları biliyordu. Yaşadıklarımı anlatmama rağmen emniyet tarafından herhangi bir önlem alınmadı. Üniversite yönetimi de bunun için herhangi bir şey yapmadı.”
'Kentin her yerine fotoğraflarımı astılar'
Üniversiteyi son yılında can güvenliği olmadığı için bırakmak zorunda kaldığını belirten Bedir, şöyle devam etti: “Sürekli tanımadığım araçlar tarafından takip ediliyordum. Bir iki defa araçla alınma durumum oldu. O yüzden okulu bırakmak zorunda kaldım. Üniversite içerisinde okulu bırakmadan önce şehir içerisinde kimi öğrenciler fotoğraflarımı asıp 'Canlı bomba' olduğuma dair paylaşımlar yaptı. Fotoğraflarımı şehrin merkezine, kafelere astılar.”
Babasıyla birlikte saldırıya uğradı
Okulun ikinci döneminde babasıyla okula gittiğini söyleyen Bedir, orada da saldırıya uğramış. Bedir, “İkinci yarıyıl döneminde hocalarla görüşmek için babamla beraber okula gittim. Can güvenliğim olmadığından derslere değil, sadece sınavlara girmek istediğimi söyledim. Bana 'Böyle bir şey olamaz, derslere girmeden sınav olmaz' dediler. Ben de başka bir hocamın yanına gittim. 'Beni devamsızlıktan tabi tutmayın sadece sınavlara gireyim' dedim. Hoca bana; 'Biz seni zaten devamsızlıktan bırakmayacaktık. Emniyet senin için özel olarak bize yazı gönderdi. Seni devamsızlıktan bırakmamızı istedi' cevabını verdi. Dışarı çıktığımda rektör yardımcısı benimle görüşmek istedi. Rektör yardımcısı bana, 'Burada can güvenliğin yok. Sürekli saldırıya uğruyorsun. Senin için de bizim için de en hayırlısı seni başka üniversiteye özel öğrenci olarak geçiş yaptırmak' dedi. Ben de kabul ettim. Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne geçiş için evraklarımı hazırladım. Dilekçelerimi vermek için öğrenci işlerine gittiğimizde ben ve babam çok sayıda kişinin saldırısına uğradık. Küfürler ve hakaretler ediyorlardı. Emniyete götürdüler bizi. Emniyetin çevresinde de bize saldırdılar. Can güvenliğimiz olmadığı için eve de gidemiyorduk. Ardından emniyet eskortuyla Erzurum’a kadar getirildik.”
‘YÖK’ün kararı dikkate alınmıyor’
Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ne yaptığı başvurunun kabul edilmediğini söyleyen Bedir, "Bayburt Üniversitesi benim hakkımda yasal olmayan bir şekilde bir haber göndererek, 'Bu öğrenciyi üniversiteye almayın' dediklerini öğrendim. Ardından Dicle Üniversitesi’ne özel öğrenci olarak geçiş başvurusu yaptım. Dicle Üniversitesi bunu kabul etti. Orada almam gereken bütün dersleri başarıyla tamamladım. Tekrar bunları dilekçe şeklinde Bayburt Üniversitesi’ne gönderdim. Bu gönderdiğim derslerden sadece 4 tanesi kabul edildi. Okulu arayıp durumu anlattım. Onlar da bana, 'Biz mi seni başka üniversiteye gönderdik?' cevabını aldım. O günden beri ne üniversiteye ulaşabiliyorum, ne de sorunumun çözümünü bulabiliyorum. Aradığım kimse bana yanıt vermiyor, yanıt verenler de hakaret ediyor. Böyle bir durumda biz de bütün yasal yollara başvuru yaptık; ama yine başaramadık. Bu ülkenin vatandaşıysam benim de eğitim hakkım var. YÖK’ün özel öğrenci statüsündekiler için kararları var; ama karar dikkate alınmıyor" dedi.
‘Her defasında ölümle tehdit ediliyorum’
Dicle Üniversitesi’nde 10 ders aldığını ve bu derslerin tamamını verdiğini dile getiren Bedir, “Başvurulacak bütün hukuki yollara başvurdum. Daha önce emniyete 'Can güvenliğim sağlansın gelip kendi üniversitemde derslerimi vermek istiyorum' dedim. Bana gelen yazıda, 'Can güvenliği sorunu yoktur' dendi. Ben Bayburt’a adım atar atmaz saldırıya uğruyorum. Can güvenliğim varsa neden saldırıya uğruyorum? Peşimde tanımadığım bir sürü araç var. Her defasında ölümle tehdit ediliyorum” ifadelerini kullandı.
‘Kürt öğrencilere ayrımcılık var’
Kürt öğrencilere yapılan bu ayrımcılıkların her yerde olduğuna dikkat çeken Bedir, şöyle konuştu: “Nereye gidersek gidelim eğitim hakkımız engelleniyor. Daha önce bir sürü öğrenci arkadaşımız bu olaylar yüzünden eğitim haklarını bırakmak zorunda kaldı. Şuan ya inşaatlar çalışıyor ya da çobanlık yapıyor. Var olan eğitim hakkımız da engelleniyor. Denildiği gibi yasa önünde eşitsek bu eşitliği biz neden göremiyoruz? Savcıların bir an önce bunlara müdahale etmesi lazım. YÖK'e yaşadıklarımla ilgili mektup gönderdim; ama halen cevabını alamadım. Eğer üniversitelerde bir eğitim verilmek isteniyorsa öncelikle bu ırkçı saldırıların önlenmesi gerekiyor. Kürt öğrencilerin okuma hakkı varsa bu okuma hakkının böyle faşist ve hunharca saldırılarla engellenmemesi gerekiyor. Ne olursa olsun bu üniversiteyi bitirmek istiyorum” dedi.
Bedir, tüm dersleri vermesine rağmen mezun olamazken halen Dicle Üniversitesi öğrencisi olarak görüldüğünü, yeni eğitim ve öğretim yılında ne yapacağını bilemediğini söyledi.