ERKİN BAŞER yazdı: Devletin harcamaları ve faiz ödemeleri artıyor. Büyümeyi destekleyecek ciddi bir yatırım planı yok. İşsizlik artacak. İhracat azalacak. Devlet daha fazla vergi toplayacak. Borç yükü günden güne artacak. Türkiye ekonomisinin felakete gidişi hızlanıyor. Topyekûn batmayalım diye emekçilerin sırtındaki kambur büyüyor.
ERKİN BAŞER
Hükümet adına ilgili bakanlar, düzenledikleri basın toplantısı ile 2018-2020 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programı (OVP) açıkladılar. Hükümetin bu ekonomi programını uygulayabilmesi için 130 maddelik bir torba kanun teklifi hazırlandı. Bütçe tasarrufları ve gelirlerini düzenleyerek devletin ekonomisini, dolayısıyla ülke ekonomisini kurtarmak için yine yeni bir plan hazırlanmış. Artık bu plan, mevcut hükümet için köprüden önceki son çıkış olabilir. Yeni düzenlemelerin özü, emekçinin daha fazla sömürülmesine dayanıyor bekleneceği gibi. Ve bakanların da açıkladığı gibi, bütçenin en çok artışa ihtiyaç duyan kısmı savunma sanayi fonu; yani savaş bütçesi.
Orta Vadeli Program’da ne var?
Hükümet her yıl bu aylarda, önündeki üç yılı kapsayan OVP’ler açıklar. Bu üç yıllık ekonomik planlar, her yıl revize edilir. Şimdi, sadece bir önceki OVP’ye bakarak yeni açıklanan programda ne gibi değişikler öngörüldüğüne bakalım.
2017-2019 planlamasında, 15 Temmuz’un ekonomiye verdiği zararlar da dikkate alınarak hedefler ortaya konmuş ve ekonomik göstergelerde öngörülerde bulunulmuştu. Geçen gün açıklanan yenisi ile kıyasladığımızda çok ciddi değişiklikler görüyoruz. Ekonominin büyüme, millî gelir, kişi başına gelir gibi temel göstergelerinde hedefler büyütülmüş durumda. Ama buna tezat oluşturacak şekilde, başta kamu kesimi göstergeleri olmak üzere birçok veride kötüye gidiş kabul edilmiş durumda.
- Enflasyonun 2018’de yüzde 5 olacağı hedefinden vazgeçilmiş, yüzde 7’de karar kılınmış.
- İşsizlik için 2018’de yüzde 10,1’den 10,5’e dönülmüş.
- İhracatın 2019’da 193 milyar dolar olmasından vazgeçilmiş, 182 milyar dolarla yetinilmiş.
- Enerji ithalatının 2019’da 41 milyar dolar olması hedefinden 45 milyar dolar hedefine çıkılmış. Hatta 2020’de 49 milyar dolar öngörülmüş.
Hele bütçe verileri için planlamaya bir bakın;
- Özelleştirme hedefi, 2018’de ve 2019’da 2’şer milyar TL artırılmış.
- Kamu kesimi genel dengesi, 2018 yılında 38,4 milyar TL açık verir diye düşünülürken, şimdiden 72,5 milyar TL’ye çıkarılmış.
- Merkezî yönetimin bütçe açığına 2018’de 22 milyar TL, 2019’da 33 milyar TL daha eklenmiş.
- Faiz ödemelerinin sürekli artacağı (2020’de 101 milyar TL), toplam devlet harcamalarının da 2018 için 72 milyar TL, 2019 için 96 milyar TL daha fazla olacağı kabul edilmiş.
- Vergi gelirlerinin 2018’de 28,5 milyar TL, 2019’da da 35,5 milyar TL daha fazla olmasına karar verilmiş.
- Hazinenin borçlanma yetkisi 37 milyar TL artırılıyor.
Bir toplam alalım: Devletin harcamaları ve faiz ödemeleri artıyor. Büyümeyi destekleyecek ciddi bir yatırım planı yok. İşsizlik artacak. İhracat azalacak. Devlet daha fazla vergi toplayacak.
Şunu açıkça belirtelim, her yıl bu hedefler tutturulamadığı için revize ediliyor. Öyleyse yeni açıklanan hedefler de ülke için en iyimser veriler. Hatta gerçekleşmesi imkânsız denebilir. Ülkenin borç yükünün millî gelirinin yarısına ulaştığı açıklandı dün. Demek ki, daha da artacak. Çünkü özel sektör bir yana, devletin daha çok paraya ihtiyacı olduğu kesin. Geçen hafta zaten iç borçlanmayı nasıl artıracaklarını açıklamışlardı. Bunu dış borçların artışı izleyecek.
Torba yasa ile emekçilere yüklen!
OVP’yi hayata geçirmek için Meclis’e sunulan 130 maddelik torba yasa teklifinde yukarıdaki olumsuz gidişatın kime yük olacağı da ortaya çıkmış durumdadır. Emekçi sınıflar yükün altında bırakılacaklardır.
Vergilere zamlar yapılacak. Bunların çok büyük kısmı emekçilerin ödediği vergiler. Gelir vergisi dilimlerine göre alınan vergiler farklılık gösterir. Bu yıl 30.000 ile 110.000 TL brüt yıllık ücret alanlardan yüzde 27 gelir vergisi alınıyordu. Bu oran yüzde 30’a çıkarılıyor. Bunları aylık hesabına çevirelim; 2.500 TL ile 9166 TL arası brüt gelir eder. Yüzde 27 vergiyi düşelim; 1825 – 6690 TL eder. Yani tüm memurlar, orta ve yüksek vasıflı işçiler, bankacılar vb. bu aralıkta yer alıyor. Şimdi bunlardan fazladan aylık ortalama 75 – 275 TL fazladan vergi alınacak.
Şans oyunlarından kazanılacak ikramiyelerden alınan vergi iki katına çıkarılıyor. Kim oynuyor bu oyunları? Sarma sigara kâğıdından bile vergi alınacak. Kim sigara sarıyor? Gazozdan bile fazladan vergi alınacak. BES’in kapsamı genişletilecek. Kime zorunlu BES uygulanıyor? Engellilere sağlanan ÖTV’siz otomobil alma imkânı sınırlandırılıyor. Sonra bir de deniliyor ki, asgarî ücret 1404 TL’nin altına düşmeyecek. Yani zam yapmamızı beklemeyin.
Motorlu taşıtlar vergisine binek araçlarda yüzde 40 zam yapılıyor. Böylece otomobil satışlarının yüzde 10-15 düşeceği tahmin ediliyor. E-ticaret vergilendiriliyor. Özellikle şöyle belirtiliyor; “kamu gelirlerini artırmak için gelir, katma değer ve emlak vergileri güncellenebilir.” Yani vergilere daha da zam yapacağız diyorlar.
Daha bitmedi. Yukarıdakiler emekçinin cebinden doğrudan alınanlar. Bir de devletin kamusal kaynaklar için tasarladıklarına bakalım. Atatürk Orman Çiftliği içindeki ANKAPARK, 30 yıllığına kiralanıyor. Kent içindeki ve sahillerdeki kamu malları ile lojmanlar satılacak. Kamu hizmet binası, mümkünse hiç yapılmayacak. Bu durumda, hizmet binaları yoksa hizmetler de olmaz.
Durun durun, daha neler var. 3 yıl için 30 milyar TL’lik özelleştirme yapılacak. Hazineye ait tarım arazileri satılacak. Hazine taşınmazları, mevcut kiracılarına doğrudan satılacak. Âtıl durumdaki taşınmazlar da kiralanacak. Hazine taşınmazları üzerinde izinsiz yapılan binaların sahiplerine (üstüne konanlara) satışı için binaların 2003’ten önce yapılma şartı, 2010 yılına çekilecek. Yani daha fazla rant sağlanacak.
Hükümet ekonomiyi düzeltmek için, yurt dışı yatırım fonlarının ülkeye yapacakları yatırımlar için Hazine’den kaynak aktarmayı planlıyor. Yani siz gelin ülkeye, biz size ek sermaye bile veririz. Peki kimin cebinden? Hazinenin gelirlerinin çoğunu kim sağlıyor? Emekçiler.
Kürdistan referandumunun ülke ekonomisine verdiği zararların yukarıdaki planlamaya dâhil edilmediği çok net. Sınır ticareti olumsuz etkileniyor. Uzun vadeli anlaşmalar iptal edilebilir. Dolar yükseliyor.
Ve bakanlar, açıklıyor; “Savunma Sanayi Fonu’na 2018’de fazladan 8 milyar TL aktaracağız.” Suriye’de savaş, Irak’ta savaş… Türkiye, doğrudan veya dolaylı olarak savaştan etkileniyor. Kamu hizmetlerini veya sivil sanayi yatırımlarını artıracağı yerde, savaş ekonomisi bütçesi planlıyor.
Türkiye ekonomisinin felakete gidişi hızlanıyor. Topyekûn batmayalım diye emekçilerin sırtındaki kambur büyüyor. Oysa köprüden önceki son çıkış tabelası geçilmek üzere. Sermaye sınıfı için de çanlar çalıyor. İşte o zaman, ne vergi zamları ne de özelleştirme ekonomiyi, daha doğrusu piyasa sistemini kurtaracak.
*Karikatür: Ergin Asyalı