Aydın’da yoğunlaşan Jeotermal Enerji Santralleri (JES) nedeniyle 1 kilometre boyunca ilerleyen dev arazi yarılmaları yaşanmıştı. Konya coğrafyasında ise binlerce obruk oluşumu yaşanırken obruklara her gün yenileri eklenmekte. Aydın’da ortaya çıkan yarılmalarla ve yer altı suyu derinlere kaçarken, kuyulardan alınan sularda arsenik dahil birçok ağır metal ortaya çıktı. Diğer yandan Konya coğrafyasında obrukların ortaya çıkma nedeni de yeraltı suyunun yoğun kullanımıydı. Aydın’ı yaşanmaz yer haline getiren JES’lerin Konya coğrafyasına taşınması bölgede yaşamın ve tarımın adeta idam fermanı olacak.
5bin metreye su sondajı
Hassondaj şirketi, Konya’nın Selçuklu İlçesi, Yazır Köyü coğrafyasında 12 milyon 044 bin 700 metrekare tarım arazisi içinde jeotermal sondajına başlayacağı duyurdu. Bölgede mevsimsel şartlara göre yılda 12 ay, 300 gün ve günde 8 saat sondajlama yapılacağı açıklandı. Konya Ovası’nda yer altı sularının çekilmesine yönelik yapılan ölçümlerde 2023 yılına oranla 2024’te yer altı sularında yaklaşık 20 metre düşümler meydana geldiği raporlandı. Geçtiğimiz günlerde Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nce (KOSKİ) 5000 metre derinlikte su sondaj çalışması yapılmasına karar verilerek, 31 Ocak günü ihale yapılacağı duyurulurken, 5 bin metre derinliklerden çekilecek ‘su’ ancak JES akışkanı olabilir.
‘Konya tamamen kurudu’
Bundan 10 yıl önce eski Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Konya’nın resmen kuruduğunu açıklamıştı. Yaşanan kuraklık nedeniyle tarıma kısıtlama getirdiklerini, su sıkıntısı yaşanabilecek bölgelerin tamamında sadece meyve bahçelerine su verileceğini, diğer (buğday, pancar vb.) tarım alanlarına ise su verilemeyeceğini, sulamanın rotasyonla yapılacağını, ikinci üretimin yapılmaması gerektiğini bunun yerine az su tüketen bitkilerin ekilmesine yönelik uygulamaların başladığını sıralamıştı. Son 10 yılda ise binlerce obruğun ortaya çıktığı Konya’da Eroğlu’nun su kısıtı uygulanmazken, bölgede bulunan tüm akarsular Eroğlu’nun eliyle barajlara hapsedilerek yeraltı sularının beslenememesine ve bölgede kuraklığın büyümesine yol açtı.
Göller Bölgesi kuruyor
Konya, Afyon, Antalya, Burdur, Denizli ve Isparta’yı kapsayan göller bölgesindeki irili ufaklı göllerin bazıları Beyşehir, Eğirdir, Akşehir, Burdur, Eber, Gölmarmara, Acıgöl, Suğla, Ilgın (Çavuşçu Göl), Salda ve Kovada. Göller bölgesinde bulunan bu göller her geçen gün kuruyarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda. Göllerin neredeyse yarısı kurudu, diğer yarısı ise can çekişiyor. Bu gölleri besleyen hemen hemen her akarsu üzerine inşa edilen barajların etkisiyle göller beslenemez hale geldi. Aşırı su kullanımını da bu sürece eklediğimizde göllerin kuruması dışında başka bir sonuçla karşılaşmak olanaksızdı.
Binlerce obruğun kaydı yok
Konya Teknik Üniversitesi Obruk Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, “Konya kapalı havzası içerisinde özellikle Çumra ve Karapınar bölgesindeki obruklardan sonra Karaman’da, Aksaray’da ve diğer illerimizde de obruklar oluşmaya başladı. Kayıtlı, derinliği 1 metreden fazla obruk sayısı 604 iken bu yılki güncellemelerle bu sayının 650’ye ulaşacağını düşünüyoruz. Tabii ki 1 metreden sığ olan obrukları düşündüğümüz zaman ‘binlerce obruk’ daha ilave edilebilir. Çünkü bölge içerisine baktığımız zaman bunların pek çoğunun obruk envanteri içerisinde yer almadığını görüyoruz. Oysa bunları da tabii risk oluşturan çökme yapılar olarak söyleyebiliriz” diye konuştu.
Yer altı su rezervi 18 milyar m3
Obruklarla ilgili araştırmalar yapan Aksaray Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatim Elhatip yaptığı bir açıklamada, “Yer altında sanki deniz varmış gibi sürekli çekiyoruz. Bundan sonraki seviye, yer altı suyunu tamamen kaybetme noktasıdır” sözleri ile durumun ciddiyetini ortaya koymuştu. DSİ verilerine göre, Türkiye’de yer altı sularının kullanımında mevcut 18 milyar metreküplük yer altı suyu işletme rezervi bulunurken, bunun 16,62 milyar metreküpü tahsis edilmiş durumda. Bu tahsislere rağmen yer altı barajları kurulmaya başlanan Türkiye’de yer yüzü ve yer altı tamamen sermeye çıkarlarına bağlanıp adeta yok oluşa sürüklenmekteyiz.
Dünyada 50 bin baraj
Dünyanın büyük nehirlerinin üçte ikisi üzerinde su depolamak ve asıl amacı enerji sağlamak olan 50 binden fazla baraj kurularak nehir ekosistemleri yok edildi. Su; enerji, maden, endüstriyel tarım vb. nedenlerle doğadan çalınıp kontrol altına alındı ve buna bağlı olarak ciddi ekolojik yıkımlar yaratıldı. Özellikle suya ihtiyaç duyan tüm canlılar ile milyonlarca insan suya erişemez duruma getirildi ve dünyada ciddi bir ekolojik kriz yaşanırken bu krizi bertaraf etmek adına hiçbir şey yapılmadı. Büyük barajları inşa ederlerken öne sürülen gerekçeler yer altı barajlarında da öne sürülürken, Konya coğrafyasında 7 yer altı barajı projelendirildi.
Aydın’da dev yarıklar
Aydın’da yoğunlaşan Jeotermal Enerji Santraller (JES) bölgeyi zehirler, incir, zeytin ve üzüm bahçeleri kurumaya yüz tutarken, Germencik’e bağlı Hıdırbeyli, Mursallı ve Ömerbeyli Mahalleleri’ndeki tarım arazilerinde 1 kilometre boyunca ilerleyen yarılmalar yaşanmıştı. Yine Aydın Karacasu’da 150’yi aşan sayıda incir ve zeytin ağacı oluşan dev yarıklar tarafından yutuldu. Geçtiğimiz Temmuz ayında ise yarıkların oluştuğu araziler yaklaşık 50 metre yerinden kayarken bu kayma halen sürmekte. Karacasu ile Kuyucak ilçesinde JES kuyularının sayısı 150’ye ulaşırken, bölgede aralıksız kuyu açma çalışmaların sürüyor olması felaketlerin tetikleyicisi olarak öne çıkıyor.
JES’ler suları tüketip kirletiyor
JES’ler, birer termik santral olarak, GWh başına ortalama 2700 m3 su kullanan santrallerin bulunduğu bölgede hava kalitesini bozarken, aynı zamanda yer altından çekilen ve ağır metaller barındıran atık sularını da çevreye yayarak büyük bir ekolojik yıkım yaratmakta. JES’lerin bulunduğu bölgelerde su kıtlığına yol açılırken, aynı zamanda atık suların bir kısmının yer altına deşarj edilmesinden kaynaklı olarak yer altı suları da zehirlenmektedir. Temiz, yenilenebilir enerji iddiası ile süslenen bu işletmeler sabit sermaye gideri dışında işletme giderleri en düşük olan santraller olması bakımından sermayeye çekici gelen yatırımlardır. Santraller, çok az sayıda çalışanla, kömürlü ya da doğal gazlı termik santraller gibi ham madde gideri baskısı olmadan sıfır ham madde gideriyle çalışırlarken, bulundukları bölgeyi zehirleyerek, yaşanmaz yer haline dönüştürerek susuzluğa ve kuraklığa neden olmakta.
227 adet yer altı barajı
Nerede akan su varsa önüne bentler kurulup sular bu bentler ardına hapsediliyor. Yer altı su döngüsünü tamamen yok edecek olan yer altı barajları inşa edilmeye başlandı. 2023 yılı Aralık ayında yapılan, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde ‘22. Türkiye Ulusal Jeodezi Komisyonu Sempozyumu’nda konuşan Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürü Mehmet Akif Balta, 127 yer altı barajı ve suni besleme projesinin tamamlandığını belirterek, “Elimizde de inşaatı devam eden 30 küsur yer altı barajımız var. Proje aşamasında 60-70 de yer altı barajı ve suni besleme projemiz var” açıklaması yaptı.
ABD Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi (NCBI) tarafından 2019 yılı Haziran ayında yayımlanan yer altı barajlarıyla ilgili bir çalışmada, yapay yer altı rezervuarları (yer altı barajları) ile hidrolojik döngünün doğal dengesinin değiştiği belirtiliyor. Çalışma Çin’in Wanghe bölgesinde yapılmış. Doğal dengede yaşanan değişikliğin hem yerel hem de bölgesel düzeyde bir dizi olumsuz çevresel sorunu ortaya çıkardığı belirtiliyor. Çalışmaya, Wanghe yapay yer altı rezervuarının rezervuardaki ve aşağı havzadaki yeraltı suyu akışı ve kalitesi üzerinde yarattığı etkiyi incelemek üzerine başlanmış. Çalışmada, rezervuar inşasından sonra yeraltı suyu akış düzeninin değiştiği ve alt havzadaki akiferlerde ciddi su kayıplarının yaşandığı tespit edilmiş.
Akiferler susuz
Uzun vadeli yer altı suyu seviyesi dalgalanmasının değerlendirilmesi ile, rezervuarın, doğal akış rejimi altında süren yüzey akışının akış aşağı akiferini yoksun bıraktığının görülmüş; yapay yeraltı rezervuarında depolanan suda, tarımsal olarak türetilmiş olan gübreleme ile sulama faaliyetleri sonucunda yoğun nitrat kirliliği ortaya çıkarken, bölgeye düşen yağış miktarı ve denitrifikasyon nedeniyle suyun yapısı zaman içinde önemli ölçüde değişmiş. Yer altı rezervuarlarının su sirkülasyonuna müdahale edilmesiyle su döngüsünün değiştiği görülen çalışmada, özellikle yer altı suyu barajının, akiferin doğal davranışını aniden ve güçlü bir şekilde değiştirerek hem yerel hem de aşağı havza alanlarında yarattığı çevresel etkilerin büyük yıkımlara yol açacağı belirtiliyor.