Koç Üniversitesi’nde Nisan 2013’te yaşanan taşeron işçi direnişinden beri sular durulmuyor. Hatırlanacağı gibi Nisan 2013’te üniversite yönetimi hiç bir bildirimde bulunmadan taşeron işçileri işten çıkarmış, üniversite bileşenlerinin 1 haftalık direnişiyle geri adım atmak zorunda kalmıştı. Bu süreç ardından kurulan Taşeron İzleme Kurulu uzun bir süredir yönetim tarafından işlevsiz bir hale getirilmeye çalışılıyordu. Aynı zamanda 2 seneyi aşkın bir süredir Koç Üniversiteliler Dayanışması üniversite yönetiminin şeffaflaşması, emek sömürüsünün son bulması, akademik baskıların kaldırılması ve asistanların iş güvencesizliğinin sonlandırılması gibi konularda eylemler düzenliyordu.
En son süreçte üniversite yönetimi onu aşkın akademisyenin işine son verdi. Üniversitede yıllardır Türkiye Devrim Tarihi derslerini veren 8 okutmanın işine ise hiç bir ön bildirim yapılmadan 31 Ağustos’ta son verildi. Alınan bilgilere göre okutmanlara statüleri gerekçe gösterilerek tazminat da verilmedi.
Tarih okutmanlarından Efe Baysal konuyla ilgili sosyal medyada şöyle bir açıklama yaptı:
”2001’de öğrenci olarak girdiğim, 2007’den itibaren ise okutman olarak devam ettiğim Koç Üniversitesi macerasının bugün itibariyle sonuna gelmiş bulunuyorum. Söylenecek çok şey olsa da üniversite yönetimi, 2013 Nisan’ında üniversitede taşeron işçilerin atılmasıyla başlayan ve işçilerin işe geri alınmasıyla sonuçlanan direnişten yayılan umudu ve hareketi zamana yayarak yavaş yavaş boğdu. Direniş ardından yönetim tarafından sıkça dile getirilen “Hatalarımızdan ders aldık”, “bundan böyle daha şeffaf olacağız” sözleri birer birer unutuldu (ya da daha doğrusu zaten hiç bir zaman o sözler tam anlamıyla tutulmadı). Akademik hayatı, öğrenci ve işçi dostları etkileyecek kararlarda tepeden inmecilik daha da şiddetlenerek devam etti. En son süreçte tasfiye edilenler sosyal bilimlerden 3 hocamız ve 9 kişilik Yakın Türkiye Tarihi okutmanları oldu. Tasfiye edilmemizle ezberci bir sistemin tornasından geçen öğrenci arkadaşlara ülkenin yaşadığı sosyopolitik ekonomik ve kültürel dönüşümleri farklı perspektiflerden göstermeye / eleştirel düzlemde farklı tartışmalar açmaya yönelik Hist 301 – Hist 302 dersleri de dönemin ruhuna uygun bir şekilde tek dönemlik 50şer dakikalık ezbere amfi dersine çevrildi. Böylece senelerdir verilmiş emek çöpe atılmış oldu.
Senelerin emeğini “en iyisini ben bilirim” diyerek harcayan yönetim, akademisyenleri de makale basma makinasına çevirerek Koç’tan “Stanford” yaratma hülyalarına kapıladursun hepimiz kalabalıklaşan sınıflar, yaşanan iş güvencesizlikleri ve artan akademik yük karşısında okulda ciddi bir eğitim kalitesi düşüşü olduğunu biliyorduk. Eğitim kalitesindeki düşüşle ilgili konuları farklı mecralarda dile getirdiğimizde her seferinde “büyük resmi görmüyorsunuz” diyerek bize sırt dönen yönetim, aynı zamanda üniversitenin bileşenlerinin istisnasız hepsinde yaşanan huzursuzluğun da baş sorumlusudur.
Gözümüzün içine bakarak “ben sizin yanınızdayım, sizin için çabalıyorum” derken arkamızdan ali cengiz oyunları çevirerek hakkımızda dedikodular yayan, koltuk sevdasına kapılınca eski öğrencilerini ve çalışma arkadaşlarını bir kalemde silmede beis görmeyen yöneticiler hakkında da söylenecekler olacak elbet.
Yaşanan bütün huzursuzluklara rağmen yaptığım işe şevkle tutunmamı sağlayan tüm öğrenci dostlar ve senelerdir dayanışma içinde olduğumuz çalışma arkadaşlarım; Hepiniz iyi ki varsınız. Bıkkınlık anlarında tutunabildiysek şayet bu bir arada durmamızın sayesindedir.
Bundan sonra da bir arada mücadeleye devam!”