İki sene önce 2 Nisan tarihinde, Koç Üniversitesi’nde 161 taşeron işçi onur kırıcı bir şekilde işten çıkartıldı. Ancak sonrasında yaşanan süreç, işverenin umut ettiği şekilde değil; tam aksine 7 gün süren şanlı bir işçi-öğrenci-akademisyen direnişine şahit oldu. Bu direniş zaferle sonuçlandı ve 161 işçi üniversitedeki işlerine iade edildi.
Ancak 2013 direnişinden bu yana geçen 2 sene içerisinde, Koç Üniversitesi yönetimi geçmişten hiçbir şekilde ders almadığını defalarca gösterdi. Taşeron işçiler ve akademik kadro üzerindeki baskı gün geçtikçe arttı. Nitekim birçok taşeron işçi işten çıkartıldığı gibi önemli sayıda akademisyen de içeriği belli olmayan performans kriterleri bahane edilerek işten çıkartılma tehdidi altında.
Yine önemli sayıda akademisyene geçmişten kaynaklanan hukuki haklarının tırpanlandığı sözleşmeler dayatılıyor. Okul doktora ve yüksek lisans öğrencileri, sosyal sigortaları yapılmadan çalıştırıldığı gibi son birkaç yıldır adına burs denilen maaşlarında enflasyon ayarlamaları dahi yapılmıyor. Dolayısıyla gelinen noktada Koç Üniversitesi bir kamu hizmeti vermesi gereken bir vakıf üniversitesinden çok özel bir şirket gibi yönetiliyor. Üniversite yönetimi ise işçi, öğrenci ve akademisyenlerin bu zamana kadar yapılmış bütün diyalog çağrılarını elinin tersiyle itmeye devam ediyor.
Bütün bu sorunlar ışığında Koç Üniversitesi işçi, öğrenci ve akademisyenleri 26 Mart tarihinde geniş katılımlı bir forum düzenledi ve akabinde de direnişin 2. yıl dönümü olan 2 Nisan 2015 tarihinde 400’e yakın kişinin katılımıyla bir yürüyüş düzenledi. Okul spor salonu önünden başlayan yürüyüş, sloganlarla okul kapısına kadar devam etti. Yürüyüş boyunca “Müşteri değil, öğrenciyiz”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “Taşerona hayır, bu kadro bizim” sloganları atıldı. Okul kapısında kitle, içerisinde Vakıf Üniversiteleri Dayanışması (VÜEDA), Eğitim-Sen, Öğretim Üyeleri Derneği, ÇHD İstanbul, Umut-Sen, Plaza Çalışanları Platformu, Sarıyer Halk Evleri, Kent Dayanışma, Direnen Divan İşçileri, HDP Sarıyer İlçe Örgütü , Sarıyer Akader, VİDA ve Birleşik Haziran Hareketi temsilcilerinin de bulunduğu kitle ile buluştu. Burada basın açıklaması okundu.
Basın açıklaması şöyle:
“Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri bugün 2 Nisan direnişimizin yıldönümünü kutluyoruz. Aradan geçen iki yılda dayanışmamızı büyüttük, güçlendirdik. Ama yaşadığımız sorunlar ve maruz kaldığımız haksızlıklar da bu süre içinde çoğaldı, büyüdü.
Koç Üniversitesi yönetimi birçok öğretim üyesinin sözleşmesinin performans kriterlerine dayanarak yenilenmeyeceğini duyurdu. Ancak, söz konusu kriterleri açıklamadı. Hocalarımız şeffaf olmayan, tepeden inme kararlarla işten çıkarılıyor.
Koç Üniversitesi yönetimi, okutmanların üzerinde baskı kuruyor. Üniversitenin ders yükünün büyük kısmını üstlenen okutmanlarımıza hem statülerini hem de maaşlarını değiştiren sözleşmeler dayatılıyor.
Koç Üniversitesi yönetimi yüksek lisans ve doktora öğrencilerini sigortasız ve güvencesiz çalışmaya mahkum ediyor. Bir yandan eğitimlerine devam ederken, diğer yandan da tanımsız akademik ve idari işler yapmakla yükümlü tutulan asistanların son birkaç yıldır maaşlarında artış yapılmıyor. Yüksek lisans öğrencilerine verilen maaşların ise tamamen ortadan kaldırılması planlanıyor. Daha önceden verilen yol ödeneği kesilirken, yüksek lisans öğrencileri ise hem yol hem de yemek ödeneğinden mahrum bırakılıyor.
Koç Üniversitesi, iki yıl önce rektörün altına imzasını attığı Taşeron İzleme Kurulu’nu tanımamakta ısrar ediyor. İşten atılmalar devam ediyor. Yeni işçi istihdam edilmediği için işçi başına düşen iş yükü artıyor.
Bütün bu sorunlar en çok Koç Üniversitesi öğrencilerini etkiliyor. Öğretim üyelerinin, okutmanların ve asistanların içinde bulunduğu güvencesiz çalışma ortamı üniversitede verilen eğitimin niteliğini etkiliyor. Sınıflar her dönem biraz daha kalabalıklaşıyor ve öğrenciler istedikleri derslere kayıt olmakta güçlük çekiyorlar. İşçi sayısının sürekli azalması kampüste verilen temizlik hizmetlerini kesintiye uğratıyor. Yurtların barınma kapasitesi koşullar dikkate alınmadan sürekli artırılıyor. Eğitim, yurt, yemek ve ulaşım ücretleri katlanarak artıyor.
Bu sorunlarımızla ilgili üniversite yönetimine defalarca sunduğumuz toplu dilekçelere ciddi bir yanıt verilmiyor, yaşadığımız sorunlar görmezden geliniyor.
Biz Koç Üniversitesi Bileşenleri olarak diyoruz ki: sizin tepeden inme kararlarınız varsa bizim de gittikçe büyüyen ve güçlenen bir dayanışmamız var. Koç Üniversitesi şirket değil, kamu hizmeti veren bir eğitim kurumudur. Bütün kararlar buna uygun olarak alınmalıdır. Bu temelde, üniversite yönetimini taleplerimizi yerine getirmeye davet ediyoruz.
Tüm üniversite çalışanlarına iş güvencesi sağlansın.
Akademik personelin maaş dâhil olmak üzere kazanılmış haklarının gasp edilmesine son verilsin.
Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine sigortalı ve güvenceli çalışma hakkı verilsin.
Taşeron işçilerinin işten çıkarılmasına son verilsin. Daha fazla sayıda işçi istihdam edilsin. İşçilerin iş yükü ağırlaştırılmasın.
Taşeron İzleme Kurulu üniversite yönetimi tarafından resmen tanınsın.
Üniversitemizdeki karar alma süreçleri, tüm bileşenlerin katılımıyla şeffaf ve demokratik bir hale getirilsin.
Sorunlarımız ortak, çözümümüz tek: Üniversite şirket gibi yönetilemez.
Türkiye’deki diğer vakıf üniversitelerinde de benzer sorunların yaşandığını biliyoruz. Sorunlarımız ortak, mücadelemiz ortak, ilk dersimiz dayanışma!
Üniversitelerinde demokratik seçim mücadelesi veren tüm İstanbul Üniversitesi öğrencilerine selam olsun!
Bizle benzer sorunlar yaşayan, mücadeleyi Toronto, Londra ve Amsterdam’da sürdüren arkadaşlarımızın da desteğini aldık. Onlara da selam olsun! ”