Yargılandıkları Kobane Davası’nda tutukluluk incelemeleri yapılan siyasetçiler, davanın Türkiye yargı ve demokrasi tarihine kapkara bir leke olarak geçeceğini söyleyerek, mahkeme heyetinden bu rezalete son verilmesini istedi.
IŞİD’in Kobane’ye yönelik saldırısı sonucu 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında ülke genelinde yaşanan protesto eylemleri dolayısıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 108 kişi hakkında açılan dava 26 Nisan’da görülmeye başlanacak. Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ilk duruşma öncesi, yapılan ara duruşma ile dosya kapsamında tutuklu bulunan 28 siyasetçinin tutukluluk incelemelerine başlandı.
Sağlık sorunları bulunan HDP’li eski vekil Aysel Tuğluk ile partinin eski MYK üyesi Bülent Parmaksız dışındaki tüm tutuklu siyasetçiler bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. Yine çok sayıda avukat duruşmaya katıldı.
HDP milletvekilleri Hüseyin Kaçmaz, Sait Dede, Tülay Hatimoğulları, Dilan Dirayet Taşdemir ve Oya Ersoy da adliye önünde yaptıkları basın açıklamasının ardından duruşmayı izledi.
Duruşmada savunmaların alınmasına devam ediliyor. Şuana kadar savunmaları alınan isimlerin ifadelerinden satırbaşları şöyle:
Selahattin Demirtaş: MHP Genel Merkezinde hazırlanıp AKP Genel Merkezinde son hali verilen bu pespaye iddianameyi reddediyoruz
“Beyanda bulunmadan önce bütün arkadaşlarımı selamlıyorum. Burada bulunan, çalışma yapan arkadaşlarımı selamlıyorum, hepsinin sağlığının ve moralinin iyi olduğunu umuyorum. Kendilerine iyi baksınlar. Mütalaaya karşı şunu söyleyeyim. Siz de heyet olarak, savcı da bugüne kadar mütalaası da dahil olmak üzere siyasi saiklerle oluşturulmuş kararlara imza attınız. AİHM Büyük Daire kararında heyetiniz de dahil olmak üzere bugüne kadar bizi tutuklayan, yargılayan, tutukluluğa devam kararları veren tüm yargı siyasi saiklerle hareket etmiştir, siyasi saikle tutuklama yapmıştır. Türkiye’de siyaseti dizayn etme, seçimlere müdahale etme ve anayasal düzeni kökünden değiştirip tek adam diktatöryal değişimine destek olma suçunu işlemiştir. Biz bunları duruşmada çok daha detaylı bir şekilde ortaya koyacağız. Mahkemeniz de aldığı tüm ara kararlarda açıkça hukuku ihlal etmiştir, yasaları çiğnemiştir.
Mahkemenizin yapması gereken şey şuydu. İki gün önce Anayasa Mahkemesinin HDP kapatma iddianamesine yönelik aldığı kararı sizin de almanız gereken bir karardı. Bilmem kaç yüz sayfalık “Kobane iddianamesi” adı altında düzenlenmiş pespaye belgeyi iade etmeliydiniz. MHP Genel Merkezinde hazırlandığı ve AKP Genel Merkezinde son halinin verildiği açık olan o pespaye iddianameyi reddediyoruz, mütalaayı da reddediyoruz. Benim kendimle ilgili hiçbir talebim yok, bütün arkadaşlarımın özgürlüğünü talep ediyorum. Arkadaşlarım ülkenin onurlu siyasetçileridir, hepsinin tahliyelerini talep ediyorum. Kendim hariç. Teşekkür ediyorum.”
Figen Yüksekdağ: Ele güne karşı daha fazla rezil olmamanız için sizi hukuka uygun davranmaya davet ediyorum
“Herkesi, buradaki bütün arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Ortada hukuki açıdan değerlendirilecek bir şey yok, meselenin siyasi olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu garabete bir son verilmesini talep ediyorum. Bir garabetle, anti demokratik bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Bu sadece bize yönelik de değil bütün Türkiye’ye yönelik düzenlenmiş bir saldırı ve hazırlanmış bir garabettir. O nedenle buna son verilmesi gerekiyor. Son dönemlerde yapılan açıklamalar, siyasetin seyri ve gidişatı bu yargılamaların ne anlama geldiğini çok açık ve net biçimde ortaya koyuyor. Bizler siyasi bir operasyonla karşı karşıyayız, bu hukuki bir yargılama değildir. Sizleri hiç değilse ele güne karşı en azından daha fazla rezil kepaze olmamanız için hukuka uygun davranmaya davet ediyorum.
Öyle bir iddianame hazırlanmış ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Ben kendi açımdan basit bir örnek vereyim. Şunu soruyorum size, siz hangi tutukluluğumu inceliyorsunuz şu an? Ankara 16’ıncı Ağır Ceza Mahkemesindekini mi yoksa sizin dosyanızdaki tutukluluğu mu? Bu duruşmalar göstermelik yapıyor. Evet, bu yargılamaların ne kadar usulüne uygun ne kadar adil hareket edildiğini göstermesi açısından yapılan bir şey. Ama gerçekten bir eylem bir hareket yapılıyorsa içeriğine uygun olmalıdır. Çok basit soru sordum. Ben Kobane davasında da ve şimdi bir Ağır Ceza Mahkemesi kapsamında yapılan yargılamada da tutukluyum. O nedenle bu garabete son vermek için bu tablonun, bu davanın sürdürülmemesi gerekiyor.
Ben de Selahattin gibi kendi adıma bir şey talep etmiyorum ama içine sürüklendiğimiz bu tablodan çıkış için de sizlerin vicdana göre hareket etmesini bekliyorum. Arkadaşlarımızın serbest bırakılması ve bu davanın kapatılması, bu tablodan çıkışa yardımcı olacaktır. Benim için mesele bundan ibarettir.”
Sebahat Tuncel: Buradan adalet çıkmaz, çıksa çıksa belki iyi bir tiyatro oyunu çıkar
Bu mahkemede yaşananlar trajikomik şeyler. Yargılanma konusu olan iddianame, Kobane iddianamesi. O kadar ilginç bir durum ki, okuyorum okuyorum ve diyorum ki mahkeme bunu nasıl kabul etmiş. Yargılama savcısı ne kadar hızlı ne kadar aceleci hazırlamış. Usullere dahi uyulmamış. Bir ciddiyeti yok. ANF olmasaydı bu iddianame hazırlanamazdı. Alıp alıp yapıştırmışlar. Tek bir somut delil yok.
Türkiye’nin üçüncü büyük partisine, Türkiye demokrasisinin temeli olan bir partiye eş genel başkanlarına, milletvekillerine, yöneticileri hakkında bari gerçekten bir iddianame hazırlayın. Bu Türkiye açısından vahim bir durum. Tiyatro sahnesinde miyiz mahkeme salonunda mıyız? Sırf biz yargılama yaptık, gereğini yaptık, çağırdık demeleri için buradayız. En azından yoldaşlarımızı gördük böyle bir faydası oldu. Buradan bir adalet çıkmaz. Yasalara saygınız varsa herkesi bırakmanız lazım.
Türkiye’de Anayasa askıda, kanunlar askıda. Böyle bir yönetimden insan hakları, demokrasi çıkar mı? Ben kendi adıma tahliye falan istemiyorum ama Türkiye açısından bu trajediye, bu komediye bir son vermek gerekiyor. Biz yaptıklarımızın sorumluluğunu alabilecek durumdayız. Yirmi yıl önce, on yıl önce ne diyorsak bugün de aynı noktadayız, aynı şeyleri söylüyoruz. Türkiye’nin geldiği noktaya baktığımızda bizim ne kadar haklı olduğumuz ortada. Siz de yargılama adı altında bu iddianameyi kabul ederek bu tiyatroya ortak oldunuz. Buradan adalet çıkmaz, çıksa çıksa belki iyi bir tiyatro oyunu çıkar.
Gülten Kışanak: Irkçı ittifak çıksın karşımıza
“Mahkeme heyetine seslenmeyeceğim. Çünkü bu iddianamenin Türkiye yargı demokrasi tarihine kapkara bir leke olarak geçtiğini mahkeme heyeti de biliyor. Bizi de kendilerini de yormasınlar. AKP çıksın karşımıza. Irkçı ittifak çıksın karşımıza biz de onlara sözümüzü söyleyelim. Bedel neyse ödedik, ödemeye de devam edeceğim. Kendim için bir şey istemiyorum ama diğer tüm arkadaşlarımızın özgürlüğünü istiyorum.”
Ayla Akat Ata: 6-7-8 Ekim’e yaptığımız savunmalarla ışık tutacağız
“6 yıl aradan sonra açılan bir davadan bahsediyoruz. İddianameyi en azından 6-7-8 Ekim’e dair bir kronoloji oluşmuş. Ben de o dönem saldırıya uğrayan biriyim. Dosyada müşteki olarak yer almam gerekirken yargılanıyorum. Belki de bu dosyanın açılmasında bir hayır vardır. O süreçte öldürülen her insan adına araştırılmasını, yargılamasını ortaya koyacaktır. Ama şu an bizler yargılanıyoruz. Bizler karanlıklara ışık tuttuk, bu nedenle bugün 6 yıl sonra açılan bir soruşturma var. Bu nedenle mağdur olan arkadaşlarımız sanık olarak yargılanıyorlar. Her işte bir hayır vardır. 6-7-8 Ekim’e yaptığımız savunmalarla ışık tutacağız. Yaptıklarımızı savunacağız, iddianamedeki hiçbir suçlamaya karşı savunma yapmayacağız. Belki bu vesileyle 6-8 Ekim olaylarına ışık tutmuş olacağız. Ne sizin ne de bizim söyleyeceklerimizin bu dosya kapsamında etki etmeyecektir. Bu nedenle kendim için tahliye istemiyorum ama tüm arkadaşlarımın özgürlüğünü istiyorum.”
Beyza Üstün: Ne oldu da 6 yıl sonra tekrar düğmeye basıldı?
“Bu demokrasiye, HDP’nin tüm programına müdahale. Ama hiçbir şekilde siyasetimizden ödün vermeyeceğiz. Türkiye için öncü bir siyaset yürütüyoruz. Tam da bu nedenle 6 yıl sonra Kobane soruşturması başlatıldı. Ne oldu da 6 yıl sonra tekrar düğmeye basıldı?
Gözaltına alınma şekli de dahil olmak üzere şuan tutuklu olma durumumuz tamamen hukuksuz. 6 ciltlik iddianamenin tamamına baktık. Derme çatma bir iddianamenin karşısındayız. Tutukluluğumuz inceleniyor ama ortada delil yok. Çünkü suç yok biz siyasetçiyiz ve siyaset yapmaya da devam edeceğiz. Ben bir kadın siyasetçiyim. Hayatımda neyi gördüysem araştırmalar yürüttüm şimdi de siyaset yürütüyorum. Bu bizim özgürlüğümüze müdahaledir. Buna son verin. Hepimiz adına tahliye istiyorum.”
Emine Ayna: Yapılan suçlamalarla iddianame içinde yer alan deliller arasında en ufak bir bağlantı yok
“Uzun yıllardır siyaseti bırakmış biri olarak siyaset yapasım geldi. Asıl mahkeme 26 Nisan’da başlayacak. İddianameye dair bağıra bağıra söylemek istediğim çok şey var, 26 Nisan’a bırakıyorum. Avukatıma savcılık hakkında derhal bir dava açmasını istedim. Çünkü yapılan suçlamalarla iddianame içinde yer alan deliller arasında en ufak bir bağlantı yok. Deliller birkaç yerde yaptığımız konuşmalar. Bu konuşmalarda Öcalan’a özgürlük istemişim. Ne alaka, bunların hepsini tek tek 26 Nisan’da açacağım. Ancak tutuklamanın devamlılığını gerektiren hiçbir şey yok. Bu nedenle hakkım olan tahliye talebimi iletiyorum.”
Meryem Adıbelli: İddianame baştan sona boş
(Savunmasını Kürtçe yaptı) “İddianame baştan sona kadar boş. Suçlanacağımız bir durum yok. Ben dosyayı ve bize dair iddiaları hukuki bulmuyorum. Baştan sona kadar siyasi bir dosya. Bu nedenle hem arkadaşlarımın hem de kendim için tahliye istiyorum.”
Zeynep Ölbeci: Kürt kadınlarına yapılan zulmü dünde kabul etmedik buğun de tüm kadınlara yapılan zulmü kabul etmiyoruz
(Savunmasını Kürtçe yaptı) “Bu davayla bizi korkutmaya çalışıyorlar ve siyasi bir davadır. Kürt kadınlar üzerinde defalarca denediler ama biz korkmuyoruz ve geri adım atmıyoruz. Çünkü bir haklıyız. Erdoğan ‘Kobane düştü düşüyor’ dediğinde İŞİD Ezidi kadınları kaçırıyordu. Kürt kadınlarına yapılan zulmü dünde kabul etmedik buğun de tüm kadınlara yapılan zulmü kabul etmiyoruz. Bu nedenle elimizden ne geliyorsa yapacağım isterlerse yıllarca hapis versinler”
Nazmi Gür: Bu davanın amacı faileri ortaya çıkartmak değil üstünü örtmektir
“İktidarın talimatlarıyla açılmış bir dava olduğunu biz de dünya da biliyor” dedi. AİHM’in Demirtaş kararına da değinen Gür, “Sizin derdiniz 6-7-8 olaylarından ölen insanların gerçek faillerin açığa çıkarması değil. Bunun üstünü örtmektir. Bizi siyasetten alı koymaya çalışıyorsunuz. İktidar açık bir şekilde yargıya talimat vererek dava oluşmuştur. Bu davanın siyasi olduğunun bir diğer kanıtı partimiz hakkında açılan kapatma davasıdır. Hazırlana iddianamenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı’nın iradesiyle açılmadığını siz de çok iyi biliyorsunuz. Bu nedenle adil bir karar vereceğinize inancım kalmadı. Mahkemenin taliye kararı vererek bu utançtan kurtulmasını talep ediyorum.”
Alp Atınörs: İddianamenin tüm içeriği AİHM kararıyla çökmüştür
“AİHM kararı bizleri de ilgilendiriyor. AİHM kararında, iddianamenin tüm içeriği AİHM kararıyla çökmüştür. İddianamenin tüm kurgusu 6 yıl geriye dönük. Ama AİHM mahkemenizi de bağlayan kararda ‘HDP’nin İŞİD terör örgütüne karşı bir çağrı’ yapmıştır diyor. Bizim çağrımız barış ve demokrasi içermektedir. AİHM de bunu net hükme bağlamıştır.”