KESK yöneticileri düzenledikleri basın toplantısında orman yangınlarının yaşandığı alanlara dair tespit ve gözlemlerini paylaşarak, “Yangının neden çıktığı üzerine başlayan tartışma yapay bir tartışma, asıl sorun yangınların neden söndürülemediğidir” dedi.
Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci nedeniyle İzmir’e gelen ve konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyen KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ve İzmir şube temsilcileri orman yangınlarının yaşandığı alanlarda gerçekleştirdikleri gözlemleri paylaştı.
Yangınlarla ilgili tartışmaların yapay olduğunu belirten KESK Eş Genel Başkanı Yeşil, asıl sorunun ‘yangınların neden söndürülemediği’ olduğunu kaydetti. KESK temsilcileri de itfaiyecilerin hala meslek grubu olarak tanınmadığını, itfaiye araçlarının kaskosu olmadığı için olası kazalarda şoförün tazminat ödemeye mahkûm olduğunu, yangınları söndürürken yaşamını yitiren itfaiye çalışanlarına tazminat ödenmediğini belirtti.
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, Muğla-Milas’ta gerçekleştirdikleri inceleme gezisi hakkında da bilgi verdi. Yeşil, itfaiye mensuplarının yangınlarının başlangıcından bugüne dağlık ve çukur bir alan olan bölgede havadan müdahalenin şart olduğunu belirtmelerine karşın dikkate alınmaları yönünde kendilerine bilgi verdiğini söyledi.
“Sebep, alınmayan önlemler ve geçiştirilen süreçler”
Yangının neden çıktığı üzerine başlayan tartışmanın yapay bir tartışma olduğunu, asıl sorunun yangınların neden söndürülemediği olduğunu kaydeden KESK Eş Genel Başkanı Yeşil, “Yangının neden çıktığı üzerine başlatılan tartışma yapay tartışmadır. Yangınlar neden söndürülemiyor esas soru. Yangın söndürme hizmetlerinin satılmış olması. Yerel belediyelere yüklenmeye çalışılıyor. Yangınların doğal afet gibi belirtilmesi yeterli bir açıklama değil. Alınmayan önlemlerle ve geçiştirilen süreçlerle yangınların büyümesi, can kaybının artması sonucu ortaya çıktı” değerlendirmesini yaptı.
“Karadan müdahale ile yangın kontrol edilemez”
KESK Eş Genel Başkanı Yeşil, açıklamalarını, “Bütün ülkede 9’uncu güne giren ve belirli nedenlerden dolayı söndürülemeyen yangınlarla ilgili iki gün önce Milas’taydık. Dün itibariyle yangının temas ettiği yerlerin kontrol altına alındığı söylendi. Termik santralini de ziyaret ettik. Koordinasyon merkezindeydik. İnsanlar ellerindeki olanakları sonuna kadar kullanıp müdahale etmeye çalışıyor. Bölge dağlık ve çukur bir arazi olduğu için yangın belli yere kadar söndürülüyordu. Karadan müdahale ile bu yangının kontrol altına alınamayacağını belirtiyor itfaiye. Sınırlı sayıda havadan müdahale başladı ne yazık ki. Yangında yaşamını yitiren vatandaşlara başsağlığı diliyoruz” şeklinde sürdürdü.
Müdahale yetersiz
Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Buse Elbir, itfaiye erlerinin meslek grubunun hala tanımlanmadığını, iş yaptıkları sırada yaşamlarını yitirmeleri durumunda kazanın iş kazası olarak sayılmadığını vurgulayarak, “Kamu hizmetlerini üreten emekçilere teba muamelesi yapılıyor. Bu yangınların çok büyük bir felaket olduğu ortada. Belediyelere sorumluluğun atılması kabul edilemez. Yapılan müdahaleler yetersiz kalıyor. Yaşadığımız aslında kamu istihdam rejimindeki silsilenin devamı. İtfaiye ekipleri 24-48 esasına göre çalışıyor. Günlük mesaiye tabi değiller. Şu anda canları pahasına yangınlara müdahale etmeye çalışıyorlar ancak geçirdikleri kazada öldükleri zaman iş kazası dahi sayılmıyor” dedi.
Şube Başkanı Buse Elbir, İzmir dâhil birçok kentte milyonlarca lira değerindeki itfaiye araçlarının kaskosunun bile bulunmadığına dikkat çekerek, olası kaza durumunda araçların kaskosuz olması nedeniyle aracı kullanan şoförün tazminat ödeme durumunda kaldığını söyledi.
İtfaiye araçlarının kaskosu yok
Tüm Bel-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Buse Elbir, “İtfaiye araçlarının kasko yapılmadığı zaman kaza durumunda aracı kullanan şoförün bu kazanın tazminatı şoförden alınıyor. İzmir İtfaiyesinin araçlarının hiçbirinin kaskosu yok. 4-5 milyonluk araçlarının hasar oranları bin iki bin lira değil. Kamuda güvenceli çalışmak istiyoruz” diye konuştu.
Çalışanların yıpranma hakları yok
Tüm Bel-Sen Merkez Kadın Sekreteri Nazife Bayrak Tosu da, itfaiye çalışanlarının meslek sınıfına dahi sahip olmadığını, yıpranma paylarının olmadığını kaydetti.
İtfayeciler meslek grubu olarak tanınmıyor
Tosu, şu tespitleri yaptı: “Sahaya gittiğimizde Ören’de termik santrale yakın noktada bu arkadaşlarımız hiçbir şekilde aşağıya inemiyordu. Orada, o ateşin sıcağında dinlenmeye çalışıyordu. Can siperane bir şekilde kendilerini ortaya koyarken, onlara hiçbir hak verilmiyor. Israrla yangınlar bu şekilde sonlandırılamaz dedi itfaiyeciler. Mutlaka havadan müdahale edilmesi şart dediler bize. Orman yangınlarıyla birlikte kamu özellikle itfaiye çalışanlarının ne kadar zor koşullarda çalıştığını görüyoruz.
Tüm canlılar ateşten kaçarken alanlardalar. Ne yazık ki bu çalışma grubundaki arkadaşlarımız meslek sınıfına dahil değiller. 8-5 çalışan kamu çalışanı gibi genel idari hizmetler sınıfındalar. 300 yıllık geçmişi olan teşkilatta itfaiyeciler hala meslek grubu olarak tanınmıyorlar. Yıpranma hakları yok bu arkadaşlarımızın. Ciddi anlamda meslek hastalarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Birçok arkadaşımız yaşarken de sonrasında kanser, kalp kriziyle karşı karşıya. Hayatlarını kaybettiklerinde ne yazık ki herhangi bir tazminat ödenmiyor.”