Close Menu
Siyasi HaberSiyasi Haber

    Subscribe to Updates

    Get the latest creative news from FooBar about art, design and business.

    What's Hot

    Humus’ta Alevi camisine bombalı saldırı: En az 8 ölü, DEM Parti’den kınama

    27 Aralık 2025

    Muş Alparslan Üniversitesi’nde öğrencilere saldırı: Fail serbest, mağdurlar kentten ayrıldı

    27 Aralık 2025

    Cumartesi Anneleri 1083. haftada Mehmet Özdemir için adalet istedi

    27 Aralık 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Facebook X (Twitter) Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Güncel
      • Ekonomi
      • Politika
      • Dış Haberler
        • Dünya
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Ekoloji ve Kent
      • Haklar ve özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen
        • Çocuk
        • Engelli Hakları
      • Yaşam
        • Eğitim
        • Sağlık
        • Kültür Sanat
        • Bilim Teknoloji
    • Yazılar

      Devletten kadınlara 11. Yargı Paketi mesajı: “Sizi korumak önceliğim değil”

      26 Aralık 2025

      Şam ile Rojava arasında “anlaşma” krizi

      26 Aralık 2025

      Dekolonizasyon şart abiler*

      24 Aralık 2025

      Hafıza ve pozitif barış; Barış Anneleri

      23 Aralık 2025

      Bir kuşağın cebine kurulan tuzak: Uyuşturucu kullanımı ve sanal kumarın kesişiminde gençlik, yoksulluk ve sosyal politikalar

      20 Aralık 2025
    • Seçtiklerimiz

      Manisa’da işçiyi savuran o şiddetli fırtına!

      23 Aralık 2025

      İklim krizi gökte mi, yerde mi?

      22 Aralık 2025

      Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

      19 Aralık 2025

      Misafir işçi programları işgücü sömürüsünün aracıdır

      17 Aralık 2025

      İmamoğlu davasındaki 4 bin 600 günlük (12 yıl 6 ay) sürenin mucidi kim?

      15 Aralık 2025
    • Röportaj/Söyleşiler

      Piyangocu Meryem hepimiz için ilham kaynağı

      26 Aralık 2025

      Avrupa Süryaniler Birliği: “Noel Bayramı eşit yurttaşlığın bir gereğidir”

      24 Aralık 2025

      Duygusal Olan Politiktir – KESK’li Kadınların Mücadele Deneyimleri

      24 Aralık 2025

      Özlem Tolu: 2026 bütçesi eğitimin daha fazla piyasalaşacağı bir dönemin habercisi.

      15 Aralık 2025

      Onur Hamzaoğlu: “Sağlık Bakanlığı’nın bütçedeki payı yüzde 15’in altında olmamalı”

      13 Aralık 2025
    • Dosyalar
      • “Süreç” ve Sol
      • 30 Mart Kızıldere Direnişi
      • 8 Mart Dünya Kadınlar Günü 2022
      • AKP-MHP iktidar blokunun Kürt politikası
      • Cumhurbaşkanlığı Seçimleri
      • Ekim Devrimi 103 yaşında!
      • Endüstri 4.0 üzerine yazılar
      • HDK-HDP Tartışmaları
      • Kaypakkaya’nın tarihsel mirası
      • Ölümünün 69. yılında Josef Stalin
      • Mustafa Kahya’nın anısına
    • Çeviriler
    • Arşiv
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » KESK: 452 üyemiz işlerinden el çektirildi 10 üyemiz tutuklu

    KESK: 452 üyemiz işlerinden el çektirildi 10 üyemiz tutuklu

    Siyasi Haber20 Ağustos 2016
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Reddit Tumblr Email
    Share
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    KESK, 15 Temmuz sonrasında KESK’e bağlı sendika üyelerinden toplam 452 kişinin işten el çektirildiğini, 6 kişinin ihraç edildiğini, 10 kişinin tutuklandığını açıkladı.

    Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) basın açıklaması yaparak OHAL kapsamında gerçekleştirilen hukuksuz ve keyfi uygulamalarla ‘Cemaat’le ve darbeyle mücadele’ adı altında tüm muhaliflere saldırıldığını, 15 Temmuz sonrasında KESK’e bağlı sendika üyelerinden toplam 452 kişinin işten el çektirildiğini, 6 kişinin ihraç edildiğini, 10 kişinin tutuklandığını açıkladı.


    KESK genel merkezinde üye sendikaların Eş/Genel Başkan ile MYK üyelerinin gerçekleştirdiği basın toplantısında basın açıklamasını Eş Genel Başkan Şaziye Köse yaptı. Köse, “McCarty dönemini kat be kat aşan bir ihbarcılık almış başını gidiyor. Komisyonlar hiçbir gerekçe göstermeden sadece tebliğ etmeler yoluyla insanların gelecekleri hakkında bir çırpıda karar verebiliyor. Giderek darbe bir gerekçeye dönüşmüş, idarelerin tasvip etmediği, beğenmediği, siyasi iktidar yandaşı olmayan tüm kesimler “darbeci” nitelemesiyle topun ağzına girmiş durumdadır” dedi.


    KESK’in basın açıklaması metni şöyle:


    Ülkemizdeki gelişmeler tüm kamuoyunun gözleri önünde seyrediyor ve ne yazık ki geçen her gün geleceğe dair kaygılarımız büyüyor.


    AKP ve Cumhurbaşkanı yaşananları İkinci Kurtuluş Savaşı olarak değerlendiriyor. Ancak “düşman kim, yıllarca destekleyenler kimlerdi, kimler iktidar olanaklarını peşkeş çekti, kimler yardım ve yataklık yaptı” sorularının cevabı verilmiş değil. “Ne istediler de vermedik” sözü ile itiraf edilen işbirliğinin darbe girişiminde gelinen noktada AKP iktidarının sorumluluğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hal böyle iken “Kandırıldık, bilmiyorduk” denilerek suçtan muaf olunamaz. Bu durum en başta hukuka ve mevcut yasalara aykırılık teşkil etmektedir.


    On binlerce kamu emekçisi açığa alınmış, binlercesi memuriyetten atılmış, on binlerce kişi gözaltına alınmış ve binlercesi tutuklanmış bir cemaatin eseri olan uygulama ve politikalara yönelik hala en ufak bir değişimin olmaması ortada hiç de bir kurtuluş savaşı olmadığını göstermektedir. AKP iktidarı boyunca neredeyse ülkenin tümü özelleştirilerek haraç mezat satıldı. Bu özelleştirmelerde Cemaate hangi paylar verildi, teşvikler, kamu ihaleleri, hibeler kimlere dağıtıldı, hangi kaynaklar aktarıldı, açığa çıkarılmış değil.


    Örneğin 4+4+4 eğitim sistemi ve eğitimin ticarileştirilerek cemaatin özel okullar eliyle kadrolaşması, örgütlenmesi açık iken hala eğitim politikasında bir değişime gidilmemekte; laik, bilimsel, demokratik ve anadilinde bir eğitim sistemi getirilmemektedir. Aksine bu kez de farklı cemaatlere alan açılmakta, olanaklar sunulmaktadır.


    Darbenin bastırılması onu da içinde büyüten sistemin değişmesi anlamına gelmiyor. Cemaat denilen yapılanma salt karolardan, militanlardan, sempatizanlardan ya da darbeci askerlerden, polislerden oluşmamaktadır. Cemaatin kullandığı yol, yöntem ve politikalar onun ayırt edici karakteridir. Cemaatin AKP eliyle iktidar politikalarına yön verdiği dönemlerde muhalif kurum ve kişilere nefes aldırmadığı, toplu gözaltı ve tutuklamalara başvurduğu, devlet şiddetini öne çıkardığı, tek’liği esas aldığı bilinmektedir. Hatırlatmak isteriz ki, Konfederasyonumuz yönetici ve üyelerine yönelik özellikle 2009-2013 yılları arasında “örgüt üyeliği” iddiasıyla soruşturma ve dava açan polis, savcı ve hâkimler terör örgütü üyeliğinden tutuklanmışlardır.


    Ancak bu davalar hala düşürülmediği gibi muhalif kurumlara yönelik kriminalize etme yaklaşımlarından da vazgeçilmemiştir.


    Bugün darbe gerekçe yapılarak hayata geçirilen OHAL, çıkarılan KHK’lar ve cemaatle sınırlı olmayan açığa almalar, gazete kapatmalar ve çalışanlarını gözaltına almalar, ev baskınları vb. birçok yöntem tümüyle aynı nitelikte uygulamalardır. AKP daha önce Cemaat ile birlikte hayata geçirdiklerini bugün tek başına hayata geçirmektedir.


    Açıkça uyarıyoruz, bu yol yol değildir, dönüp dolaşıp getireceği yer yeni krizler, kaos ve tıkanmadır. Nitekim kontrolden çıkan araba misali herkese yönelebilecek hukuksal zeminden çıkan bir süreçten geçmekteyiz.


    AKP, OHAL yasalarına ve Kanun Hükmünde Kararnamelere dayanarak kamu emekçilerinin açığa alınmaları ya da tümüyle memuriyetlerine son verilmelerinde iş çığırından çıkmıştır. Daha önce Başbakanlık bünyesinde ve Bakanlıklardan üst düzey temsilcilerinden oluştuğu söylenen komisyon eliyle yapılan açığa almalar bugünlerde illerde İl Olağanüstü Hal Bürolarında oluşturulan komisyonlar aracılığıyla yapılmaktadır. McCarty dönemini kat be kat aşan bir ihbarcılık almış başını gidiyor. Komisyonlar hiçbir gerekçe göstermeden sadece tebliğ etmeler yoluyla insanların gelecekleri hakkında bir çırpıda karar verebiliyor. Giderek darbe bir gerekçeye dönüşmüş, idarelerin tasvip etmediği, beğenmediği, siyasi iktidar yandaşı olmayan tüm kesimler “darbeci” nitelemesiyle topun ağzına girmiş durumdadır. Buradan birkaç örnekle durumun vahametini sizlerle paylaşmak istiyoruz.


    Darbe girişimi sonrasında farklı tarihlerde Konfederasyonumuza bağlı sendikamız EĞİTİM SEN Erzurum Şube Başkanı Ferit AĞYÜREK ile üye Halil TOP, BTS Erzurum Temsilcisi Mustafa ACI, KÜLTÜR SANAT SEN Erzurum temsilcisi Hasan Gazi GÜLEY, Erzurum Valiliği’nin şifahi emri ile Erzurum OHAL Bürosunca herhangi bir gerekçe gösterilmeden görevinden uzaklaştırılmıştır. Yine Kocaeli Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İl Müdürlüğünde çalışan Sendikamız ESM üyesi Mutena Güneyligil’e yazılı herhangi bir belge verilmeksizin ve gerekçesi açıklanmaksızın memuriyetten atılmıştır. Burada dikkat çekici olan, Hükümetin hukuksal zeminden kayılmayacağı iddiasına rağmen bu kadar ciddi bir kararların OHAL gerekçesi ile şifahi talimatlarla, somut herhangi bir bilgi-belge olmadan yapılmasıdır. Valiler ve diğer idarecilerin, KHK’lar ile kendilerine tanınan “yargılanmama” garantisinden güç aldıkları anlaşılmaktadır.


    Bitlis Valiliğinin 31.07.2016 tarihli, Bitlis Şubeler Platformumuza gönderdiği yazı içinden geçtiğimiz sürecin adeta kısa bir özeti niteliğindedir. Valilik, şubeler platformumuzdan temel hak ve özgürlüklerden olan toplantı ve gösteri yürüyüşü etkinliklerine katılanları ispiyonlamasını, üyelerimizden arkadaşlarının sosyal medya paylaşımlarını izlemelerini ve Bitlis OHAL Bürosuna bildirmelerini istemiştir.


    Ankara’da ASKİ personeline dağıtılan ve doldurmaları zorunlu kılınan formlar ise açıkça bir fişleme çalışması yürütüldüğünü göstermektedir.


    Manisa Valiliği İl Olağanüstü Hal Bürosu kaymakamlıklara, kamu kurum ve kuruluşlarına gönderdiği 27.07.2016 tarihli yazısı ile inisiyatifi tamamen kuruma bırakarak, “terör örgütlerine veya Milli güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olduğu değerlendirilen” personelin tespit edilerek hakkında idari işlem yapılmasını, görevden uzaklaştırılmasını ve adli işlem yapılması için Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesini istemiştir. Kanun Hükmünde Kararnamelerde de karşımıza çıkan “değerlendirilen” kavramına dikkatinizi çekmek istiyoruz. Ortada hukuki bir kriter olmadığı gibi delil arama ihtiyacı da duyulmayarak, idarenin “ben seni değerlendirdim, terör örgütüyle ilişkin var” deme keyfine bırakılmaktadır. Yine dağıtılan “Detaylı Personel Bilgi Formu”nda kişilerin kurban derilerini nereye bağışladıklarından tutalım, hangi bankada hesabının olduğu, sosyal medya adresleri ve üyesi olunan derneklere kadar kullanılan temel hak ve özgürlüklerden suç üretmeye çalışan bir yaklaşım öne çıkmaktadır.


    Darbe girişimi bahane edilerek AKP ajandasında geçmişten bugüne var olagelen kamunun tasfiyesi politikalarına hız verilmesini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.


    OHAL’i de aşan, sıkıyönetim uygulamalarıyla karşı karşıyayız. Kitlesel işten çıkarmalar, AKP’nin 15Temmuz’dan önce de önüne hedef olarak koyduğu Kamu Personel rejiminin fiilen değiştirildiğini göstermektedir. Nitekim artık iş güvencesi şifahi talimatlarla, gerekçesiz komisyon kararlarıyla ya da asılsız ihbarlarla bir çırpıda ortadan kaldırılmaktadır. Kadrolaşmanın en temel silahı olan sözlü sınav kural haline getirilmektedir.


    Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımız tüm darbelerde en çok saldırıya maruz kalmasına, Cemaatin hedef tahtasında olmasına, yönetici ve üyelerimizin birçok bedel ödemesine rağmen bugün itibariyle 15 Temmuz sonrasında sendika üyelerimizden toplam 452 kişi işten el çektirilmiş, 6 kişi ihraç edilmiş, 10 kişi tutuklanmıştır.


    Cemaat ile mücadele adı altında başlatılan ancak giderek muhalif tüm kesimlere yönelimin en bariz örneği açığa alınan sendikamız EĞİTİM SEN üyelerinden, Barış İçin Akademisyen İnisiyatifinden 25’i akademisyendir. Bu arkadaşlarımız darbe girişimi öncesinde de hükümetin ve cumhurbaşkanının hedef tahtasında idiler.


    Hükümet darbe girişimini bahane ederek torba yasalara kamu emekçilerini yakından ilgilendiren kimi maddeleri ekleyerek pamuk ipliğine bağlı iş güvencemizi ortadan kaldırmayı, personel rejim sistemini tümden değiştirmeyi hedeflemektedir. Şurası çok açık ve net; Hükümet kurtuluş savaşı değil “muhalefetten kurtulma savaşı” vermektedir.


    On binlerce kamu emekçisi sorgusuz sualsiz açığa alınıp binlercesinin memuriyetine son verilirken, kendi üyelerinden de binlercesi bu şekilde mağdur olurken yandaş konfederasyondan en ufak bir itirazın çıkmaması düşündürücüdür. Bizler tüm işlemlerin hukuk zemininde gerçekleşmesini ve darbe girişiminin bir fırsata çevrilmemesi, darbelere karşı mücadelenin darbe yasalarıyla değil demokratik yol ve yöntemlerle olabileceğini savunurken yandaş konfederasyon adeta üç maymunları oynamaktadır. Tıpkı AKP hükümeti gibi bir zamanlar Cemaat ile can ciğer olan, özellikle 4+4+4 eğitim sisteminin hayata geçmesi ve eğitim sisteminde köklü değişiklikleri öngören, FETÖ’nün platformlarında karara bağlanan konuları MEB şuralarına taşıyan Yandaş Konfederasyon da Cemaate karşı şimdi sözde bir karşı tavır almış gibi görünse de sendikal hak ve özgürlüklerin çiğnenmesi karşısında içine girdiği sessizlik ile emek mücadelesinde emekçilerden yana değil iktidardan yana bir tavır sergilemeye devam etmektedir.


    Emekçilere yönelik mutlak “güvencesizleştirme”, taşeronlaştırma, yoksullaştırma politikaları, işçi ve emekçilerin örgütlenme, toplu pazarlık, siyasi hak ve özgürlüklerinin önündeki engeller olduğu gibi durmaktadır.


    Cemaate yıllarca kol kanat gerenler, onunla ortaklık yapanlar en ufak bir hesap vermezken cemaatin her türlü saldırısına maruz kalan Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız üyelerinin açığa alınması asla kabul edilemez. Başta Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere AKP’li belediyelerde çalışan kamu emekçilerine yönelik mobbing, emekliliğe zorlama ve ayrımcı politikalar terk edilmelidir. Bu uygulamalara karşı üyelerimizi yalnız bırakmayacağız. Bu puslu havayı fırsat bilerek ekmeğimize, işimize, aşımıza, geleceğimize yönelik geliştirilen saldırılara fiili, meşru ve örgütlü mücadele ile cevap vereceğiz.


    Açığa alınan, işine son verilen üyelerimizle ilgili kararlar geri alınmalı, üyelerimizin işlerine dönmeleri sağlanmalıdır.


    Ülkemizin içinden geçtiği bu zorlu ve kritik dönemde sebebi ne olursa olsun kimse kendisini halkın iradesi yerine koymamalıdır.


    Elbette darbe girişimine katılan, destek veren, kolaylaştıran, göz yuman kurum, kuruluş ve kişiler açığa çıkarılmalı, yargılanmalı ve hesap sorulmalıdır. Ancak tüm bunlar uluslararası sözleşmeler ve hukuk normları çerçevesinde yapılmalı, OHAL derhal kaldırılmalıdır.


    Askeri darbe girişimi sivil darbeye dönüştürülerek devam ettirilmemelidir. Özellikle son yıllarda uygulanan ve bugün halklarımızı, emekçileri patlama noktasına getiren, çok tehlikeli bir noktaya varan kutuplaştırma ve gerginlik siyasetine son verilmelidir.


    Gerekçesi ne olursa olsun eğer ortada bir hukuksuzluk söz konusu ise bu hukuksuzluğun karşısında olacağız. Çünkü bu durum herkes için bir tehdit oluşturmaktadır. Kimse kendisine sıra gelmesini beklememeli, toplumsal sözleşme niteliğindeki demokratik hukuk ilkelerinin esas alınması konusunda mücadele edilmelidir.


    Bu çerçevede; Hükümeti, sendikal hak ve özgürlüklerin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve kaygıları ortadan kaldırılmak için anayasaya ve yasalara uygun adımlar atmaya, kamuyu tasfiye planlarından vazgeçmeye çağırıyoruz.

    Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Telegram Email

    İlgili İçerikler

    Piyangocu Meryem hepimiz için ilham kaynağı

    26 Aralık 2025

    Buca Belediyesi’nde maaş krizi yeniden alevlendi: İşçiler iş bıraktı

    26 Aralık 2025

    Asgari Ücret İnisiyatifi:  28 bin 75 TL’lik asgari ücret, sermayenin ve iktidarının emekçiye karşı savaş ilanıdır

    25 Aralık 2025
    Destek Ol
    Yazılar
    İrem Kabataş

    Devletten kadınlara 11. Yargı Paketi mesajı: “Sizi korumak önceliğim değil”

    Ömer Bölüm

    Şam ile Rojava arasında “anlaşma” krizi

    Zeki Yaş

    Dekolonizasyon şart abiler*

    Ercan Jan Aktaş

    Hafıza ve pozitif barış; Barış Anneleri

    Bağlantıda Kalın
    • Facebook
    • Twitter
    Seçtiklerimiz
    Ayla Önder

    Manisa’da işçiyi savuran o şiddetli fırtına!

    Mehmet Horuş

    İklim krizi gökte mi, yerde mi?

    Şebnem Oğuz

    Neoliberal güvencesizlikten geç faşizmin belirsizlik rejimine: Emekçilerin askıda kalan hayatları

    Siyasi Haber

    Misafir işçi programları işgücü sömürüsünün aracıdır

    Güncel Kalın

    E Bültene üye olun gündemden ilk siz haberdar olun.

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook X (Twitter) YouTube
    EMEK

    Piyangocu Meryem hepimiz için ilham kaynağı

    26 Aralık 2025

    Buca Belediyesi’nde maaş krizi yeniden alevlendi: İşçiler iş bıraktı

    26 Aralık 2025

    Asgari Ücret İnisiyatifi:  28 bin 75 TL’lik asgari ücret, sermayenin ve iktidarının emekçiye karşı savaş ilanıdır

    25 Aralık 2025
    KADIN

    Piyangocu Meryem hepimiz için ilham kaynağı

    26 Aralık 2025

    129 kadın ve LGBTİ+ örgütünden Leyla Zana’ya ırkçı saldırı için suç duyurusu

    26 Aralık 2025

    EŞİK’ten 11. Yargı Paketi uyarısı: Binlerce kadına yönelik şiddet faili erken tahliye edilecek

    25 Aralık 2025
    © 2025 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Home
    • Buy Now

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.