1 Mayıs günü yaklaşıyor. Valilik Taksim hariç her yeri kutlama alanı ilan etse de, insanlar 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya kararlılar. DİSK de 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için hazırlıklara başladı. Ancak DİSK’in hükümet yetkilileri ile görüşmelerinin, çalışmaların nasıl ilerlediği bir merak konusu. Genel seçimler bu kadar yakınken, bunun işçiler ve 1 Mayıs üzerinde etkisi ne olacak? Hazırlıklar nasıl gidiyor? 1 Mayıs ile ilgili akıllardaki tüm soruları ve bunun tarihi önemini Yarın Gazetesi’nden Onur Toper DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile konuştu.
Normal bir miting olsa başka yerde yapabiliriz ancak konu Taksim’de 1977’de arkadaşlarımıza açılan ateş sonucu 37 işçi arkadaşımızın faşist katiller tarafından katledilmiş olması. Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen devlet bu konuda ‘sorumlular bunlardır’ demedi. Anayasanın 90. maddesi diyor ki; “Usule göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalar ve kanunların farklı farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek anlaşmazlıklarda milletler arası anlaşma hükümleri esas alınır.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye’de 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü kutlanacaksa kentlerin en geniş merkezi alanlarında kutlanması gerek diye altını çizmiş. Hatta Taksim, 1 Mayıs alanı olarak işaretlenmiş. Bununla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şöyle bir ifade kullanmış: “Türkiye Cumhuriyeti silahsız yapılacak bu kutlamaya yardımcı olur ve katkıda bulunur”. Bu haklı gerekçelerden dolayı eğer İstanbul’da bir kutlama yapılacaksa burası Taksim olmalı.
Valilik ile görüştük. İstanbul’da sekize yakın miting yapılacak yer açıldığını ve yapılacak yer varsa oralarda yapılması gerektiğini söyledi. Biz de bunun herhangi bir miting olmadığını, 1 Mayıs Katliamı’nı, yasaları hatırlattık. Bunu değerlendireceklerini söylediler.Önümüzde genel seçimler var. Her seçim önemli ancak 7 Haziran seçimleri Türkiye açısından daha da önemli. Bu seçimleri de fazla riske atmamak için HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşme kararı aldık. İzmir’de Sayın Demirtaş’la görüştük.
Olumluydu. ‘Sizin alacağınız karar doğrultusunda hareket ederiz’ dedi. “Siz Taksim’e çıkmak konusundsa eğer bir karar alacaksanız biz de o kararın içerisinde o gün oluruz” dendi.
Türkiye’de demokrasi, insan hakları, barış, sendikal haklar ve özgürlükler hiç bir zaman durmayacak, kimse de durduramayacak. AKP hükümeti bunu biliyor. Geçen ay İç Güvenlik Yasası’nı çıkardı. Bu yasa eğer uygulanmaya başlanırsa, önümüzdeki günlerde Türkiye’de sıkı yönetim ilan edilecek. Böyle devam ederse Türkiye açık cezaevine dönüşecek. Mutlaka Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gereken bir yasa olarak görüyorum ben bunu.
Duruşmadaki tanıklardan dinledik. Madenciler eğitimden geçirilmemiş ve ellerindeki sertifikalar sadece para karşılığı verilmiş ve 301 işçi kardeşimiz ölmüş. Bunun sorumluları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve bu madenleri Soma Holding’e sorumsuzca teslim edip orada çok çağ dışı rödovans dediğimiz sözleşmelerini imzalayan TKİ yöneticileridir. Burada birinci derecede bu insanlar ve kurumlar yargılanmazsa Akhisar’dan adalet çıkmaz. Oradan ders alacağımız bir mahkeme kararı çıkması gerekiyor ki, bu zamana kadar iş cinayetlerinde kaybettiğimiz arkadaşlarımızı bundan sonra kaybetmememiz gerekir diye düşünüyorum.
Biz 1 Mayıs ile ilgili el bildirileri hazırladık ve tüm illere ilçelere gönderdik. Afişlerimizi hazırladık. İşyerlerinde işçi temsilcisi olan arladaşlarımız 1 Mayıs ile ilgili hazırlıklarını yapıyorlar. Türkiye’nin bir çok alanlarında temsilci arkadaşlarımız 1 Mayıs’ı halkımızla birlikte yapma becerisini gösterecekler.
Taksim konusu kesinleşirse Şişli’den ve Beşiktaş’tan yürüyüşe geçeceğiz. Kitlenin dağılmaması için sadece Beşiktaş’tan da yürüyüşe geçebiliriz. Yalnız DİSK Genel Merkez Binası biraz problemli. DİSK Genel Merkezi bir risk olarak o kalabalığı kaldıracak güçte değil. Öyle bir korkumuz da var. Çünkü oraya gelecek binlerce insanı DİSK Genel Merkezi taşıyamaz. Teknik sebeplerden dolayı olmaz.
İşçiler, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü mutlaka çocukları, aileleri ve dostları ile yıllardır çıktığı gibi yine çıkmak istiyorlar. 1 Mayıs’ta işçilerin üzerine tomaları sürmek, biber gazı atmak, hastanelere varıncaya kadar insanları taciz etmek işçi arkadaşlarımızı tedirgin ediyor. Biz de örgütlü bir güç olarak 1 Mayıs’a yakışan koşullarda son dakikaya kadar bütün girişimlerimizi yapacağız. Bu sene Diyarbakır’daki Newroz kutlamalarına iki Milyona yakın insan katıldı ve kimse burnu kanamadan evine döndü. Türkiye’nin bir çok alanında da Newroz etkinliği oldu. Buralarda polis hiç müdahale etmedi. Geçmişteki Newrozları hatırlarsak çok kan döküldü. Demek ki önümüzdeki 1 Mayıs’ta eğer polis müdahale etmezse yüzbinlerce insan Taksim’e de gelse, hiç kimsenin burnu kanamadan coşkulu bir şekilde bu kutlamalar yapılır. Örneğin 2011-2012’de yüzbinlerce insan geldi ve 1 Mayıs’a yakışan bir şekilde kutlamalar yapıldı.
2013 yılı 1 Mayıs’ta çok zorladık Taksim’e çıkmayı, fakat yapamadık. Ancak 1 ay sonra gençler adalet, özgürlük, demokrasi talebiyle başlayan ve Taksim’deki Gezi Parkı’nda ağaçların kesilmesine karşı küçük bir direniş başlattı. Bir çoban ateşiydi. AKP Hükümeti’nin yaptığı baskı sonrasında 1 Mayıs’ta hazırlık yapanlarla, bu genç arkadaşlarımız, örgütlü ve örgütsüz bir şekilde halkımızla birleşince Taksim kapıları zorlanmadan açıldı. Bu bana şunu çağrıştırdı. İtalya’da faşist Mussolini adalet, özgürlük ve demokrasi isteyenlerin grevini ziyaret etmiş ve “sizin ekmeğe ihtiyacınız var” demiş. Çadırdakiler de “Herkesin ekmeğe ihtiyacı var. Ancak en az ekmek kadar adalet, demokrasi ve özgürlüğe de ihtiyacımız var” demişler. Şimdi bunları isteyenler Mussolini’yi al aşağı etmişler; adalet, özgürlük ve demokrasi isteyenler de iktidara geçmişler.
1 Mayısın tarihçesine bakıldığında, köle gibi çalıştırılan işçiler hayatlarını düzene sokmak istemişler. Bunun üzerine o dönemdeki kişiler örgütlü bir güç olarak bunu haykırmışlar. Buna önderlik yapan, liderlik yapan arkadaşlarımızı idam etmişler, kurşuna dizmişler. Bu katliamın yaşandığı dönem de 1 Mayıs’a denk geldiği için, şimdiye kadar 1 Mayıs Birlik ve Dayanışma Mücadele Günü tüm ülkelerde çalışan işçilerin ekonomik, demokratik, siyasi, sendikal ve sosyal hak taleplerini daha fazla yükselttiği hep 1 Mayıs günleri olmuştur. 1 Mayıs’a herkesin sahip çıkması lazım. En azından bize önderlik, liderlik yapan ve bu uğurda şehit olan arkadaşlarımızın anısına bedeli ne olursa olsun bu günü yaşatmalıyız diye düşünüyorum.