SYKP İzmir İl Örgütü’nün düzenlediği “Kamusal, Demokratik, Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim” paneli gerçekleştirildi. Panelde eğitimin sorunları ele alınarak laiklik ve demokrasi olmadan bilimsel ve kamusal eğitimin olamayacağı vurgulandı.
SiyasiHaber – İzmir
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) İzmir İl Örgütü “Kamusal, Demokratik, Bilimsel, Laik ve Anadilde Eğitim” Paneli 13 Ocak Cumartesi günü Fuar Gençlik Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi. SYKP İzmir İl Eşbaşkanı Av. Aslıhan Oğurlu yönetirken; SYKP Kurucu Eşbaşkanı ve Ankara Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Nejla Kurul, Ege Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen İzmir Dayanışma Akademisi’nden Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç ve Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi Sözcüsü Betül Öztürk konuşmacı olarak katıldılar.
İlk konuşmayı yapan Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç, laikliğin demokrasinin ve cumhuriyetin kurucu unsurlarının başında geldiğini ifade etti. Toker şunları söyledi: “Laiklik, vatandaşlar olarak bir arada yaşamanın ve demokratik değerlerin var olabilmesinin vazgeçilmez ilkesidir. Farklı laiklik anlayışlarını tartışabiliriz. Ama ne olursa olsun, bir eğitim sistemi de ancak bu temelde inşa edilebilir. Laiklik ve demokrasi olmadan, zaten bilimsel veya kamusal bir eğitimden de bahsedemeyiz. Diğer taraftan insanların küçük yaştan itibaren kendini gerçekleştirebilmesinin bir koşulu da anadillerinde eğitim almalarıdır.” Prof. Toker, sorular üzerine yaptığı ikinci konuşmasında, Türkiye’de şu an bir eğitim sisteminden bahsetmenin mümkün olmadığını, üniversite diye bir kurumun artık var olmadığını ve yeni bir toplumu kuracaksak her şeyden önce çocukların ve gençlerin yaratıcı dünyalarına güvenmek gerektiğini belirtti.
İkinci konuşmacı Prof. Dr. Nejla Kurul, mevcut eğitimin her yanıyla çürüdüğünü ve yeni yöntemler geliştirmek gerektiğini ifade etti. Prof. Kurul, “Türkiye’de kamusal, demokratik, bilimsel, laik veya anadilinde bir eğitimden söz edemeyiz. Yeni bir yaklaşıma ihtiyaç bulunuyor. Bugünkü eğitim, bize ne olmaması gerektiğini gösteriyor yalnızca. Finlandiya gibi ülkelerde daha demokratik, katılımcı ve yaratıcı yöntemler uygulanıyor. Çocukları ve gençleri, neşelendirecek her şey onların gelişimini sağlayacaktır. Oysa bugün korku, baskı ve yasaklamalar üzerine kurulu bir eğitimden söz ediyoruz” şeklinde konuştu. Prof. Kurul, eğitimin piyasalaştığını ve gericileştiğini artık tüm toplum kesimlerinin bunun farkına vardığını vurgulayarak, “Bugün birleşik bir toplumsal muhalefet eğitim alanından, mahallelerden başlayarak örülebilir” dedi.
Bilimsel ve Laik Eğitim Hareketi Sözcüsü Betül Öztürk, bugüne kadar ne tür çalışmalar yaptıklarını anlattı ve Türkiye’deki eğitimin her kademesinin nasıl gericileştiğini gördüklerini ifade etti. Cemaatlerin okullara nüfuz ettiğine, özellikle okul müdürlerinin bundaki rolüne işaret etti. Öztürk, “Bizler, her okula ulaşmak istiyoruz. Bir kampanya başlattık. Ve bunun da parça parça olumlu sonuçlarını alıyoruz. Her okuldan en az bir veliyi örgütlemek istiyoruz. Böylece okullarda neler olup bittiğini göreceğiz, yapabiliyorsak oradaki sorunlara müdahale edeceğiz. Çocuklarımızın geleceğini karartmalarına asla izin vermeyeceğiz” sözlerini kullandı. Öztürk, demokratik bir muhalefetin sokaktan, okuldan, mahalleden geçtiğini, bu konuda kararlı olduklarını ve tüm örgütlü güçlerle yan yana ortak çalışmalarla eğitim alanından başlayarak iktidara dur diyebileceklerini belirtti.